Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), haziran ayı enflasyon verilerini açıkladı. Enflasyon Haziran’da aylık bazda yüzde 1,64, yıllık bazda yüzde 71,60 oldu. Açıklanan enflasyon verilerini bakanlık önünde protesto eden Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), kamu emekçileri ve emeklileri bir kez daha TÜİK üzerinden yoksulluğa ve sefalete mahkûm edilmiştir ifadelerini kullandı.
Bakanlık önünde toplanan KESK üyeleri adına açıklamayı okuyan KESK Genel Eş Başkanı Ayfer Koçak, ENAG ve TÜİK verilerini karşılaştırarak hükümete tepki gösterdi. Koçak, “İktidarın ekonomi bürokratları dünya ekonomi tarihine geçecek şekilde kurnazlıklara, hilelere, gerçekleri ters yüz etmeye devam ediyorlar. İktidarın son hilesi TÜFE sepetinde azımsanmayacak bir ağırlığa sahip olan elektriğe yapılan zam oldu. Bu şekilde bırakalım maaşlarımıza yapılacak enflasyon oranındaki artışı alım gücü itibariyle var olanı da elimizden, cebimizden alıyorlar. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı almadığımız gibi TÜİK eliyle her gün biraz daha yoksulluğa, sefalete terk ediliyoruz” dedi.
KESK adına basın açıklamasını yapan Koçak’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Kamu emekçileri bir kez daha TÜİK üzerinden yoksulluğa mahkûm edilmiştir”
TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı kara delik gibi yutmaya devam ediyor. TÜİK’e göre Haziran enflasyonu aylık yüzde 1,64 yıllık enflasyon ise yüzde 71,60! Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 24,73! TÜİK’ten bir saat önce açıklama yapan Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAGrup) göre ise enflasyon Haziranda aylık yüzde 4,27 altı aylık yüzde 41,16 yıllık yüzde 113,08 artmıştır. Kamu emekçileri geçtiğimiz altı ayda sadece %15 toplu sözleşme maaş zammı aldığı ve TÜİK 6 aylık enflasyonu %24,73 olarak açıkladığı için %8,85 enflasyon farkı doğmuştur. Toplu sözleşme gereği önümüzdeki Temmuz - Aralık dönemi maaşlarda %10 artış yapılacağı için Temmuz 2024’ten itibaren kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında enflasyon farkı artı toplu sözleşme zammı %19,31 olacaktır. Kamu emekçileri ve emeklileri bir kez daha TÜİK üzerinden yoksulluğa ve sefalete mahkûm edilmiştir.
“Kamu emekçileri yaşanan gerçek enflasyon altında ezim ezim eziliyor”
İktidarın ekonomi bürokratları dünya ekonomi tarihine geçecek şekilde kurnazlıklara, hilelere, gerçekleri ters yüz etmeye devam ediyorlar. İktidarın son hilesi TÜFE sepetinde azımsanmayacak bir ağırlığa sahip olan elektriğe yapılan zam oldu.
İktidar elektriğe asıl etkisini kış aylarında hissedeceğimiz şekilde yüzde 38’lik zam yaptı. Yapılan zam açıklandığı Haziran ayında değil 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girecek şekilde yapıldı. Böylece yapılan zam Haziran ayı enflasyon hesaplamasında dikkate alınmadı. Bu şekilde emekliler ve kamu emekçilerinin altı aylık maaş artışında yaklaşık 1 puanını gasp ettiler. Bununla da yetinmediler başta akaryakıt olmak üzere iğneden ipliğe yapacakları zamları TÜİK’in altı aylık enflasyon hesaplamasının sonrasına bıraktılar. Bugün ve sonrasında zam yağmuru altında kalacağımızı geçmiş Temmuz aylarından da biliyoruz.
Bu şekilde bırakalım maaşlarımıza yapılacak enflasyon oranındaki artışı alım gücü itibariyle var olanı da elimizden, cebimizden alıyorlar. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı almadığımız gibi TÜİK eliyle her gün biraz daha yoksulluğa, sefalete terk ediliyoruz. Yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı altında kamu emekçileri, emeklileri ezim ezim eziliyor.
Ortalama kira bedelinin en az 15 bin TL olduğu günümüzde 17 bin liraya mahkûm edilen asgari ücretliler inim inim inliyor.
“Bir yoksullaştırma programı ile karşı karşıyayız”
Orta Vadeli Program, Kamuda Verimlilik ve Tasarruf Paketi, yeni vergileri içeren yasa hazırlıkları, sınır ötesi operasyon hazırlığı, 1 Mayıs Taksim yasağı ve tutuklamaları, yeniden başlayan kayyum politikası bunların hepsi bir bütündür ve saldırıların devam edeceği açıktır. Bir yoksullaştırma programı ile karşı karşıyayız. Çünkü AKP-MHP bloku bir avuç sermayedar dışında kalan milyonları için büyük bir yıkım anlamına gelen ekonomi politikalarını hayata geçirmek için baskı ve zorbalığın dozunu artırmayı tercih ediyor.