Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin mali ve sosyal haklarını içeren, 2024-2025 yıllarını kapsayan “Toplu Sözleşme” görüşmeleri 1 Ağustos 2023 tarihinde başlıyor.

KESK’e üye işkolu sendikaların Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin katılımıyla, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, söz konusu 7. Dönem “Toplu Sözleşme” görüşmelerine ilişkin taleplerini bugün Ankara’da bir otelde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.

Bozgeyik, toplu sözleşme taleplerini “Grevli gerçek bir toplu pazarlık-toplu iş sözleşmesi; yoksulluk sınırının üzerinde ücret; güvenceli istihdam, güvenli gelecek; demokratik, adil bir çalışma yaşamı; halktan yana bir kamu hizmeti; temel gelir güvencesi” şeklinde 6 ana başlık altında duyururken açıklamasında şunları kaydetti:

“Basın toplantısından sonra çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı’na bu taleplerimizi ileteceğiz”

“Bu toplu sözleşme süreci 20 milyona yakın insanı ilgilendiriyor. Hem emeklileri hem kamu çalışanlar ve bunların aileleri ile birlikte düşündüğümüzde toplam nüfusumuzun 4’te 1 oranında bir kesimini ilgilendiren önemli bir süreç olarak ifade ediyoruz. Bugün sizinle paylaşacağımız taleplerimizi, basın toplantısından sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bu taleplerimizi ileteceğiz.

Bu dönem açısından toplu sözleşme başlıklarımızı 6 ana başlıkta toparlamış bulunuyoruz. Bunlardan birincisi grevli gerçek bir toplu pazarlık-toplu iş sözleşmesi; ikincisi, yoksulluk sınırının üzerinde ücret; üçüncüsü, güvenceli istihdam, güvenli gelecek; dördüncüsü, demokratik, adil bir çalışma yaşamı; beşincisi, halktan yana bir kamu hizmeti; yedincisi temel gelir güvencesi başlıklarıyla taleplerimizi toparlamış bulunuyoruz.

“Grevli gerçek bir toplu sözleşme yasasının bir an önce düzenlenmesi ile ilgili taleplerimizi burada ifade ediyoruz”

Sözde masada iki taraf gibi görünse de masada oluşum şekli açısından baktığımızda daha çok işveren tarafının ağırlıkta olduğu bir masa üzerinden ve işverenin yasada öngörülen sadece mali hakları sınırlı talepleri görüştüğü ve bir sonuca ulaşmaya çalıştığı bir düzenekten bahsediyoruz. Bu nedenle toplu sözleşme sürecine itirazlarımızın olduğunu ve demokratik, grevli gerçek bir toplu sözleşme yasasının bir an önce düzenlenmesi ile ilgili taleplerimizi burada ifade ediyoruz. Çünkü uyuşmazlıkta gidilen Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na uyuşmazlık metninin götürülmesi ve hakem kuruluna da itiraz edilmemesi nedeni ile özünde antidemokratik bir yasayı ifade ediyor. Hakem kurulunun oluşum sürecine de baktığımızda 11 kişiden oluşuyor. 6’sı Cumhurbaşkanı tarafından atandığı için demokratik hakem kurulundan söz etmemiz mümkün değil. Yine emekçilerin aleyhinde olan taleplerimizin kabul edilmediği ve sonuçta hakem kurulunun karara bağladığı bir toplu sözleşmeyi de yargıya taşıma açısından da tamamen antidemokratik süreci işlettiği ifade edebiliriz.

Bir kez daha altını çiziyoruz. Gerçek, evrensel bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan mevcut toplu sözleşme sistemi devam ettiği sürece yaşadığımız sorunların çözülmesi mümkün değildir. Bunun için biz KESK olarak öncelikle; 6 milyonu aşkın kamu emekçisinin ve kamu emeklisinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarını temel alan, İktidarın hem işveren olarak tarafı hem hakem olmadığı, her sendikanın, konfederasyonun kendi üyeleri adına masaya oturabildiği, kadın kamu emekçilerinin kendi talepleri ile masada temsil edildiği, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.

Bu iktidarın uzun süreden beri uygulamaya çalıştığı refah payı oyununa 2022’nin ilk altı ay için ‘yüzde 2,5 refah payı veriyoruz’ diye başladıklarını biliyoruz. Ama sözlerini tutmadılar. Maaşlarımızda yapılan yüzde 2,5’luk artışı bile izleyen altı ayın enflasyon farkından düştüler. Refah payı oyunu seçimlere giderken maaşlarımızda toplu sözleşme zammı, enflasyon farkına ilave 13 puanlık artışla sürdürüldü. Ama bu artışın yapıldığı TÜİK enflasyonu yüzde 15,39 iken ENAG enflasyonu yüzde 38,57’ydi.  Buna rağmen iktidar ENAG rakamının 8,5 puan altında kalan artışla her fırsatta övünmeye devam etti.

Son olarak seçimlerden önce ‘En düşük memur maaşını 22 bin TL’ye çıkaracağız, artışı emeklilere de yansıtacağız’ dediler. Ama sözlerini yine tutmadılar. Mevcut emekliyi ve bugünün çalışanı yarının emekli adayı milyonları perişan eden yeni bir ücret-maaş rejimi getirdiler. Buna göre her üçünden ikisi hazine katkısı ile 7 bin 500 TL olan en düşük maaşı alan emekliye ‘Size seyyanen bir ödeme falan yok, yüzde 25 artışla yetinin’ denilerek dalga geçilmiştir. Açlık sınırının 11 Bin TL’yi aştığı koşullarda en düşük kamu emeklisi aylığı 9 bin 875 TL’de kalmıştır.

Çalışmaya devam edenler olarak bizim ise taban maaşlarımız enflasyon farkı ve toplu sözleşme artışı ile toplamda yüzde 17,55 oranında arttırılmıştır. Bunun üzerine ilave seyyanen ödenek adı ile 8 bin 77 TL eklenmiştir Rakamları alt alta toplayınca en düşük memur maaşı dedikleri maaş 22 bin TL’ye ulaşmış gibi görüyor. Ama aldatmaca da zaten burada başlıyor. İlave seyyanen ödenek denen net 8 bin 77 TL taban aylığa yansıtılmadı. Bunun anlamı 8 bin 77 TL’nin emekli aylığımızdan, tazminatlarımıza, eş ve çocuk yardımından ek ders ücretlerimize, döner sermaye payımıza kadar hiçbir kaleme yansıtılmaması demektir.

“2024 yılı ocak ayından itibaren eş, çocuk yardımı ve kira yardımı ile birlikte en az 45 bin tl’ye çıkarılmasını talep ediyoruz”

Bugün en düşük memur maaşı olarak ifade edilen 22 bin TL’nin: 3 bin 390 TL’si hiçbir şekilde emekliliğe yansımayan sabit ek ödeme tutarıdır. 8 bin 138 TL’si `ilave seyyanen ödenek` adı ile verilen tıpkı sabit ek ödeme gibi emekliliğe yansıtılmayan tutardır.  Bin 158 TL’si aile yardımıdır. 382,35 TL’si çocuk yardımıdır. Bu durumda söz konusu kamu emekçisinin emekliliğe yansıyan maaşı 8 bin 929,35 TL’dir. Eline geçen 22 bin TL’nin 13 bin 70 TL’si emekliliğe yansımamaktadır.  Yani söz konusu kamu emekçisinin çalışırken aldığı maaşın sadece yüzde 40’ı emekliliğe yansırken yüzde 60’ı emekliliğe yansıtılmamaktadır. Bunun adı kamu emekçilerine ‘mezarda emeklilik’ dayatmaktır.

KESK olarak TİS teklifimizde yaşanan adaletsizliğin giderilmesi için; öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 8 bin 138 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dâhil edilmesini talep ediyoruz. Emekli kamu görevlilerinin de bu artıştan yararlanmasının tek yolu budur. 2024 yılı artışının bu yeni katsayı üzerinden yapılmasını istiyoruz.  Bu noktada da yoksulluk sınırındaki artış oranının tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınmasını talep ediyoruz.

Buradan hareketle Toplu Sözleşme teklifimizde kamuda en az maaşı alan, eşi çalışmayan, 2 çocuklu, konutu olmayan, 15. Derecenin 1. Kademesindeki hizmetlinin mevcutta 8 bin 77 TL’lik ilave seyyanen ödenekle 22 bin TL olan maaşının 2024 yılı Ocak ayından itibaren eş, çocuk yardımı ve kira yardımı ile birlikte en az 45 bin TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz.

Bunun için mevcutta trajikomik seviyede olan eş ve çocuk yardımlarının asgari gıda harcaması tutarında artırılmasını ve konut sahibi olmayan tüm kamu emekçilerine konut hakkı kapsamında kira yardımı verilmesini istiyoruz 2024 yılından itibaren eş yardımının 3 bin 310 TL’ye, çocuk yardımının her çocuk için 2 bin 220 TL’ye çıkarılmasını, konutu olmayan kamu emekçilerine büyükşehirlerde 7 bin 500 TL, diğer şehirlerde 5 bin  TL kira yardımı verilmesini istiyoruz. Böylece kamuda en az maaşı alan, eşi çalışmayan, 2 çocuklu, konutu olmayan kamu emekçisinin maaşının büyükşehirde görev yapıyorsa 2024 Ocak itibari ile 47 bin 500TL’ye, diğer şehirlerde görev yapıyorsa 45 bin TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz.

Ocak için teklif ettiğimiz bu tutarların her üç ayda bir yoksulluk sınırındaki artış oranında güncellemesini, Güncellenen bu rakamlara refah payı olarak her üç ayda bir resmi olarak açıklanan Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışı (ekonomik büyüme) eklenmesini talep ediyoruz.

Ayrıca TİS teklifimizde ücretlilerden kesilen Gelir Vergisi matrahına esas tutarın yıllık yüzde 15’i geçmeyecek şekilde düzenlenmesini, alınacak Gelir Vergisi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesini istiyoruz.

TİS teklifimizde maaş artışı talebimize ek olarak: İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine Ocak 2024 itibari ile aylık 3.325 TL yemek yardımı, tüm kamu emekçilerine aylık 50 metre küp doğalgaz üzerinden yakacak desteği, tüm kamu emekçilerine işe geliş gidişlerinde ücretsiz servis, Servis imkânından yararlanamayan kamu emekçilerine Türkiye genelinde kamu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanacakları aylık abonman kartı, seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge sözünün tutulmasını, 1. dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesini talep ediyoruz.

Tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, zorunlu BES kesintisinin kaldırılmasını,   Mevcut emekli maaşlarının yoksulluk sınırı temel alınarak artırılmasını, EYT’de hala süren mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini,  kadın çalışanların 20 hizmet yılı, erkek çalışanların 25 hizmet yılı dolduğunda yazılı talepleri halinde emekli olma hakkı kazanmasını, kademeli geçişle ilgili yaş hadleri uygulanmamasını, 5510 sayılı kanunda kademeli geçiş süresinin sonundan itibaren öngörülen yaş hadleri yerine kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaşın dikkate alınmasını talep ediyoruz.   

Ek ödeme adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasını, farklı kamu kurumlarında aynı unvanda çalışan tüm kamu emekçileri arasında ücret eşitliğinin sağlanmasını, adil ücret politikasının esas alınmasını, 4/C den 4/B ye geçen personelin mevcutta yüzde 20 olan ek ödeme tutarının kademeleri temel alınarak yüzde 70 ile yüzde 105 bandına çekilmesini talep ettiğimizi burada ifade etmek isterim.”

Kaynak: anka