Haber: Kadir Gürhan
KESK üyeleri, memur zammının belirlenmesi kapsamında yapılan son toplantı devam ederken Ulus Atatürk heykelinde bir araya geldi. Basın açıklamasına birçok memur ve memur emeklisi katıldı. Yapılan basın açıklamasında sık sık ‘sağım solum işkence işte AKP’ sloganı atıldı. Grup adına basın açıklamasını okuyan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Cemal Erdoğan, “Ücretliye yapılan zamlar; vergi dilimi, KDV oranlarındaki artış, yağmur gibi yağan zamlar ve yüksek enflasyon nedeniyle her geçen gün eriyor. Yoksul halk, ücretli kesim bu ağır yük altında ezilirken iktidar sabretmemizi tavsiye ediyor. Oysa bu ülkenin kaymağını yiyen yüzde 10’luk kesim, sermaye sahipleri verilen teşvikler, vergi aflarıyla karlarını ikiye, üçe katlıyorlar” dedi.
KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Cemal Erdoğan’nın yaptığı basın açıklamasının satır başları şöyle;
“11 kişilik heyet 30 milyon kişinin nasıl yaşayacağını belirleyecek”
“KESK olarak bir kez daha Türkiye’nin tüm illerinde alanlardayız. Çünkü tek adam rejiminin uyguladığı vahşi kapitalist politikalar; derelerimize, ormanlarımıza kısaca doğamıza saldırırken bir taraftan da toplumsal yaşama saldırılarını sürdürüyor. ÇEDES Projesiyle okullarımıza imamları sokmaya çalışan iktidar, Talim Terbiye Kurulu kararıyla seçmeli din derslerini de zorunlu hale getirdi. İstanbul Valisinin aldığı kararla insanlarımızın yaşam tarzlarına müdahale kararları art arda geliyor. KESK olarak diyoruz ki doğamıza da, insanımıza da, insan emeğine de, insan haklarına da, demokrasiye de, laikliğe de sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Bugün ağustos ayı boyunca oynanan toplu sözleşme orta oyununun son günü. 7 kişisini iktidarın belirlediği 11 kişilik hakem heyeti bugün milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin 2024 ve 2025 yılları için alacağı maaş zamlarını belirleyecek. Yani aileleriyle birlikte otuz milyon insanın hangi koşullarda yaşayacağını belirleyecek.”
“İktidar, vergi politikaları krizin faturasını yoksulun, ücretli kesimin sırtına yüklüyor”
Türkiye’nin çarpık ekonomik ve toplumsal yapısı, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçileri, yoksulları korumak bir yana yeni yoksullar üretiyor. İktidarın uyguladığı vergi politikaları krizin faturasını yoksulun, ücretli kesimin sırtına yüklüyor. Ücretliye yapılan zamlar; vergi dilimi, KDV oranlarındaki artış, yağmur gibi yağan zamlar ve yüksek enflasyon nedeniyle her geçen gün eriyor. Yoksul halk, ücretli kesim bu ağır yük altında ezilirken iktidar sabretmemizi tavsiye ediyor. Oysa bu ülkenin kaymağını yiyen yüzde 10’luk kesim, sermaye sahipleri verilen teşvikler, vergi aflarıyla karlarını ikiye, üçe katlıyorlar. İşte bu koşullarda yaşanan TİS sürecindeyse iktidar kamu çalışanlarına dalga geçer gibi 2024 için yüzde 25, 2025 için yüzde 11 zam teklif ediyor. Bu teklif yoksul halkın, ücretli çalışanın iki yıl daha açlıkla mücadelesi demektir.
“Mücadele etmek yerine, kazanım elde ettik diye masallar anlatan devlet güdümlü sendikalar var”
“Ağaca balta vurmuşlar, sapı bedenimden demiş.” Bu orta oyununun bir de yandaş sendika ayağı var. Her toplu sözleşmede kamu çalışanları kaybediyorsa iktidar kadar bu sözleşmeleri imzalayan ya da hakem heyetine topu atarak mücadele etmek yerine, durumu kabullenen, kazanım elde ettik diye masallar anlatan yüzde 2’lik, yüzde 3’lük zamları ayakta alkışlayan devlet güdümlü sendikalar var. KESK olarak her şeye rağmen tüm konfederasyonlara sesleniyoruz gelin bir kez olsun birlikte mücadele edelim. Alanlara çıkalım. Üretimden gelen gücümüzü kullanarak hayatı durduralım. İşte o zaman bu soygun düzenini durdurur; emekçilerin, yoksulların hak ettiği ücretleri elde ederiz. KESK olarak bir çift sözümüz de kamu çalışanlarına. Gelin biat eden değil emek ve demokrasi mücadelesi veren, kabullenen değil direnen, haklarımızı savunan KESK ile birlikte mücadele edelim. Kazanılmaz sandığımız hakların nasıl hayata geçtiğini hep birlikte göreceğiz.”