Özel Haber: Halide Tonga
Irak Parlamentosu, geçtiğimiz Haziran ayında 6 Kasım 2023 tarihinde yapılması beklenen yerel seçim (vilayet meclisleri seçimi) tarihini 18 Aralık 2023 olarak açıkladı. Temmuz ayında ise ülke genelinde seçim çalışmaları resmen başlamış oldu. Dolayısıyla Irak, kritik bir süreç içerisine girdi. Irak, federatif bir yönetimsel yapıya sahip. Yani her vilayet kendi içerisinde bir yönetime sahip. Bu yönetimler yerel seçimlerle belirlense de en az genel seçimler kadar önem taşıyor. Ancak 2013 yılından bu yana yerel seçimlerin yapılamadığı Irak’ın Kerkük şehrinde tansiyon yeniden yükseldi.
Kerkük, Arapların, Türkmenlerin ve Kürtlerin yaşadığı adeta ‘Küçük Irak’ı temsil eden kozmik bir şehir. Farklı etnik grupların bir arada yaşadığı şehirde Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasındaki ayrışma sokaklara da yansıyor. Bu durum IKBY’nin Kerkük politikası açısından bir zayıflık yaratmasını olası hale getiriyor.
Kerkük’te yıllardır seçim yapılamıyor
Irak’ta bir önceki seçimin 2018 yılında yapılması planlanmıştı. Siyasi ve güvenlik problemlerinin yaşandığı ülkede seçim iptal edilmişti. 2019 yılında da protesto gösterileri o kadar artmıştı ki vilayet seçimleri yeniden feshedilmişti. 2020 yılına gelindiğinde seçimlerin artık gerçekleşmesi için bazı girişimler yapılmış olsa da sonuç yine başarısız oldu. Son olarak vilayet seçimleri 18 Aralık 2023 tarihi olarak açıklandı ve daha önce belirtildiği gibi en az milletvekili seçimleri kadar kritik bir önem taşıyor.
Peki Kerkük’te neler oluyor? Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, Kerkük'ün huzuru ve toplumsal barışının korunması için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini belirterek, kentteki tüm siyasi parti ve tarafları "şeref belgesi" imzalamaya çağırdı. "Yaşanan infiallere son verilmelidir." diyen Turan, "Tüm taraflar yuvarlak masada oturup şehrin bugünü ve geleceği ile ilgili ortak karar alınmalı." ifadesini kullandı.
Kentte protestolar başladı
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Peşmerge güçleri, 2014'te terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıkmasından sonra Irak ordusunun Kerkük'te boşalttığı üslere konuşlanmaya başlamış ve 3 yıl boyunca kentte denetimi fiilen ele almıştı.Merkezi hükümete bağlı güçler 16 Ekim 2017'de Kerkük'e girerek kentteki Peşmerge varlığına son vermişti.Irak ordusu KDP binasını boşaltıp Kerkük Operasyonlar Komutanlığı karargahı yapmıştı.Binanın Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin talimatıyla boşaltılarak KDP'ye devredilme hazırlıkları yapıldığı iddialarına karşı 25 Ağustos'ta protestolar başladı.
Erdoğan, Kerkük’teki olayların takibi için Fidan ve Kalın’a talimat verdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Rusya ziyareti dönüşü uçakta soruları yanıtlarken, “Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük'ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı. Kerkük'ün yapısını bozacak her eylem, Irak'ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz" dedi ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’a Kerkük’te yaşanan olayları takip etmesi için talimat verdi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İran'da kapsamlı görüşmeler gerçekleştirmesinin ardından yaşanan olaylarda Türkiye’ye verilmek istenen bir mesaj mı var? Bakan Fidan Kerkük'te yaşanan gerginliğe ilişkin İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, "Irak makamları şehirdeki PKK mevcudiyetine son vermeli" dedi. Hemen ardından Kerkük’te tansiyon neden yükseldi? Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Mesut Barzani’nin Kerkük’te güvenliği sağlamak için ortak çalışma yapmaları gerektiğine dair açıklamaları ne anlama geliyor? Tüm bu soruların cevabını Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Mehmet Tütüncü Elipshaber’e yanıtladı.
Barzani yeniden Kerkük’e dönmek istiyor
Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Mehmet Tütüncü, Barzani’nin 2017 yılında Kerkük’ten çıkarıldıktan sonra yeniden kente girmek istediğini ifade etti ve konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Olayın aslı Barzani’nin yani KDP’nin tekrar 2017 yılı sonrasında Kerkük’ten çıkarılmasından sonra, Aralık ayında yapılacak yerel seçimlerden öncesi tekrar Kerkük’e dönmek istemesidir. Aslında bütün partilerin Kerkük’te ve bütün illerde siyasi faaliyetlerini sürdürmesi ile ilgili yasal hakları var. Ancak KDP, özellikle simge haline gelen Ortak Operasyonlar Komutanlığının binasını almak istiyor. Yani oradaki tepki bu binanın onlara verilmesine karşı bir tepkidir. İkinci mesele de peşmergenin herhangi bir ad altında tekrar Kerkük’e girmesine müsaade edilmemesidir. Çünkü daha önce 2003-2017 yılları arasında peşmerge Kerkük’te pek çok faili meçhul olaya karışmış, bombalama eyleminde bulunmuş, fidye karşılığı insan kaçırmıştır. Bunun gibi birçok kanunsuz olaya karışmış bir gruptur. Dolayısıyla bunların hiçbir şekilde Kerkük’e girmesini kabul etmiyoruz. Zaten yasa da buna müsait değil. Çünkü peşmerge Irak güvenlik güçlerinin bir parçasıdır ama sadece Bölgesel Kürt Yönetimi bölgesinde yani Erbil, Süleymaniye ve Duhok’ta görev yapma hakları vardır, bunların dışına çıkma yetkileri yoktur yasal olarak.
Ancak KDP’nin Irak Parlamentosunda milletvekillerine mevcut hükümetin hem ortağıdır hem de aynı zamanda hükümetin bu grubun parlamentoda desteğine ihtiyacı var. Dolayısıyla hükümet kurulurken güven oyu oylamasında Kürtler bir şart getirdiler. “Ancak Kerkük’te biz tüm karargahlarımızı açarsak ve Kerkük’e normal dönüş yaparsak bu olabilir” dediler. Bu da parlamentodan geçti açıkçası. O zaman hükümet mecburiyetten bunu kabul etti.”
İran KYP’yi, Türkiye KDP’yi destekliyor
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Mesut Barzani’nin Kerkük’te güvenliği sağalamak için çalışmalar yapılması gerektiği ile ilgili Tütüncü şu değerlendirmede bulundu:
“İşin iki farklı boyutu var. Bir boyutu İran’dır. İran KYP’yi desteklemektedir. KDP’yi ise Türkiye destekliyor. Yani ikisi de sınır bölgelerinde olduğu için biri Türkiye sınırında, diğeri de İran. KYP tarafı, Süleymaniye’de Talabani grubu ağırlıklıdır ve diğer siyasi partiler o bölgede faaldir ve İran desteklidir. Dolayısıyla İran mümkün oldukça KDP’nin Kerkük’e girmesini istemiyor. Bu işin bir tarafıdır. Mesut Barzani’nin bu açıklamasında kastettiği de budur aslında. Dolayısıyla kendisi de bu olayların buraya tırmanacağını bilmesi ile birlikte ısrarla bahsettiğimiz karargahı almak istiyor. Oysa onlara hükümet tarafından 33 tane daha önce kullandıkları karargahlarını açma yetkisi verildi. Onların içerisinde bir tanesi sorun teşkil ediyor, diğerleri ile ilgili hiç kimse bir şey demiyor.”
Türkmenlerin hatıraları olan karargahı peşmerge almak istiyor
“Normal bir siyasi parti olarak gelip siyasi faaliyetlerini icra etmelerine kimsenin bir itirazı yok. Ancak bu bahsettiğimiz Ortak Operasyonlar Merkezi arazisi kamuya ait yani Irak Devleti’ne ait bir arazidir. Onun üzerine 2003 yılında kanunsuz ve izinsiz şekilde oraya bir bina yapmışlardır. Şu anda o karargahta aynı dönemde yani 2003-2017 yılı döneminde peşmergenin Kerkük’te bulunduğu dönemde pek çok insan, Araplardan, Türkmenlerden ve etnik gruplardan kaçırılıp, orada işkence yapılıp, hapse atılıp hatta öldürülmüştür orada. Dolayısıyla Kerkük halkının o bina ile ilgili hatıralarında geçmişe yönelik çok olumsuz bir takım hatırlar var. Ama 2017’den sonra ise, o karargah artık Kerkük’ün güvenliğini temsil eden bir karargah haline geldi.
Ortak operasyonlar dediğimiz yani Irak ordusu, polisi, istihbaratı, bütün güvenlik güçlerinin ortak bir operasyon merkezidir, oradan yönetilir. Bu simge binanın geçmişe yönelik olumsuz, 2017 yılından sonra da olumlu hatıralarına yönelik bir imajı var. Bu bina, peşmergeye ait değil. Kanunsuz şekilde devlet arazisi üzerine yaptıkları bir binadır ve bu mesele de mahkemeye taşınmıştır. Yani KDP ile Petrol Bakanlığı arasında bir mahkeme konusudur. Bu karargah Irak Devleti’ne bağlı ortak operasyonlar merkezi karargahıdır, burayı KDP alıp kendi parti binası yapmak isiyor. Bağdat hükümeti Kürt milletvekillerinin oyuna ihtiyacı olduğu için istemeyerek de olsa oranın açılması ile ilgili bir karar vermiştir. Kullanım 2017’den beri, peşmergenin Kerkük’ten çıkarıldığından beri devletin kontrolünde bir merkezdir.”
Bu işin içinde İran’ın da eli var
Peşmergelerin almak istediği karargahla ilgili arka planda başka stratejik planların oldğunu vurgulayan Tütüncü, “Bina bir simgedir. İşin arka planında KYB, kendi parti ve yetkililerini korumak için oraya peşmerge getirmek istiyor. Bu asla kabul edilemez. Bu karargah da devlete ait bir karargahtır burasının bir partiye verilmesi mümkün olamaz. Tekrar bir partinin karargahı olmaması gerekir. İran, KYB’yi desteklediği için Barzani’nin Kerkük’te olmasından rahatsız yani bu işin içinde İran’ın da eli var. Burada Kerkük halkının projesi farklıdır, İran’ın projesi farklıdır. Kerkük halkı, oraya peşmergenin girmesinin yasal olmadığını biliyor ve bunlar da daha önce kanunsuz işlere girdiği için oraya girmesini istemiyor. İran’da iş başkadır. İran’da mümkün olduğunca Kerkeük’e KDP girmezse seçimlerde KYB daha yüksek oy alır planı vardır.” dedi.
Bakan Fidan’ın ziyareti sonrası Kerkük’te olaylar başladı, Türkiye’ye mesaj verilmek isteniyor
Geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ziyareti ve yaşanan olaylar arasındaki bağlantıyı değerlendiren Tütüncü şöyle konuştu:
“Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ziyareti çok önemliydi. Tüm gruplarla görüştü orada. Bağdat’ta hükümet yetkilileri ile, parti liderleri ile hatta din otoriteleri ile bile görüştü. Daha sonra Erbil’e gitti, iki yerel yönetimle, Türkmenlerle bir araya geldi. Türkiye’nin PKK’nın o bölgeden çıkarılması isteği gündemdeydi. Irak makamları zaten terör örgütü olarak ilan edilen bu örgütü oradan çıkarmak zorunda. Anayasasında yer alan maddeye göre, “Hiçbir terör örgütü Irak topraklarını mesken olarak tutup, komşu ülkelere herhangi bir terör eylemi düzenleyemez” kuralı var. Önemli gündem maddeleri, petrol, su ve PKK meselesi idi.
Bu kararın bu tarihte Bağdat’ta çıkması bizi düşündürüyor, manidardır. Yani tahminimiz, Irak hükümeti de ikili oynuyor. Bir yandan KDP’nin parlamentodaki oy potansiyelinden kaynaklı baskı altındadır, daha önce verilmiş sözler vardır. Bağdat yönetimi istemese de mecburen bir yerde Barzani’nin isteklerine boyun eğmek zorunda kalıyor ama İran’ın da baskısına karşı koymak zorunda kalıyor. Bağdat hükümeti oyun oynuyor.”
Kerkük pazarlık konusu yapılmamalıdır
“Bizim Türkmenler olarak tavrımız şudur, Kerkük meselesi hiçbir zaman pazarlık konusu yapılmamalıdır. Kerkük çok stratejik bir petrol şehridir. Kentin Türkmen kimliği çok önemlidir. Bunu bozmamaya gayret gösterilmelidir. Ama bunlara pek kulak asmıyorlar. Sayın Dışişleri Bakanı Fidan’ın İran’da yapmış olduğu açıklama net şekilde yerindeydi. Kerkük konusunda Türklerin hassasiyetini dile getirdi ve oradaki herhangi bir kargaşanın boyutlarının nerelere varabileceği konusunda da belli noktaların altını çizdi. Ama Irak hükümetinin yaptığı da çok manidardır. Hemen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dönüşünden sonra bunu gerçekleştirmesi gerçekten tesadüf değildir. Türkiye’ye yönelik belli mesajlar içeriyor.
Kerkük’te geçen akşam tekrar protesto eylemleri meydana geldi ve bir süre sonra kontrol altına alındı. Ama şu anda açıkçası birileri bilerek ve isteyerek Kerkük’ü barut fıçısına çevirmek istiyor. Bizler Türkmenler olarak tüm siyasi kuruluşlarımızla bunun kimseye bir hayır getirmeyeceğini, bu kargaşanın bütün taraflara zarar vereceğini, istikrar ve diyalogtan yana bir tavır sergilenmesi gerektiğini ve kentin ilerideki yönetimini de Araplar, Kürtler ve Türkmenler tarafından ortak yönetilmesi gerektiğini aksi takdirde bir taraf Kerkük yönetimini tek başına sürdürmeye kalkışırsa diğer gruplar buna karşı çıkar ve orada her an bir iç savaş, kargaşa ve katliam çıkabilir. Dolayısıyla tüm tarafları sukunete davet ediyoruz. Aklı selim şekilde hukuk çerçevesinde bu işin çözülmesini istiyoruz.”
Kerkük’ü Kürt Bölgesine bağlamak istiyorlar, ‘Hayır’ diyoruz
Kerkük’ün Kürt Bölgesine bağlanmak istendiğini ve buna Türkmenlerin alsa müsaade etmeyeceğini ifade eden Tütüncü sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Şu da önemlidir. Kerkük’te 2003 sonrası Kerkük nüfusu kadar Kürt nüfusu da bölgeye yerleştirilmiştir. Bu da demokrafik yapıyı değiştirmek anlamına gelir. Dolayısıyla 2003-2017 arası diğer bölgelerden buraya kaydırılan Kürt nüfusunun burada seçmen olarak oy kullanmaması gerekiyor. Kentin gerçek sahipleri değillerdir. İleride Kerkük’ü Kürt Bölgesine bağlamak istiyorlar. “Biz çoğunluktayız, nüfusumuz çok deyip” bunu planlayacaklar. Biz buna “Hayır!” diyoruz. Kerkük, Irak’a bağlı bir kenttir, kimliği Türkmen olarak bir şehirdir ve biz bunun bozulmasını istemiyoruz. Buna müsaade etmeyiz. Buna devam ederseniz sonuçlarına katlanırsınız. Aksi takdirde sokaklarda çok kan akacaktır. Her zaman uyarıyoruz. Kargaşa siyasetinden uzak durun. Karanlık oyunlardan uzak durulması Kerkük’ün Irakî temsil eden bir küçük Irak kenti olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Kerkük’te, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Şii, Sünni, Hristiyanlar var. Bu demografik yapısı ile küçük Irak’ı temsil ediyor. Bunu bozmayın, bunu bozarsanız bunun etkisi, sorunu tüm Irak’a hatta bölge ülkelere sıçrayacaktır. Bundan uzak durulması konusunda uyarıyoruz.”