Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Temel Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Bugün aynı zamanda iki tarihi günün de yıl dönümü bugünkü toplantımız özellikle iki özel gündeme dair olacak. Bunlardan ilki 20 Temmuz 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış harekatıdır. 1974 yılına gelene kadar Kıbrıslı soydaşlarımıza acımasız katliamlar yapılıyordu. Ne yazık ki iktidarda bulunanların gıkı bile çıkmıyor konu kınamalarla geçiştiriliyor, Batılı ülkeler ne der acaba çekincesiyle tek bir müspet adım bile atılmıyordu. Milli Görüş iktidar olana kadar da bu durum böyle devam etti. Milli Selamet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi koalisyon dönemi bir dönüm noktası oldu. Biz iktidar ortağı olduktan sonra bir an bile tereddüt etmeden Mehmetçiğimizi karaya çıkardık. Soydaşlarımızın feryadını dindirdik. Adaya huzur ve barış getirdik. Milli Görüşün dirayeti azmi ve kararlılığı cumhuriyet döneminde Hatay'dan sonra ikinci toprak kazanımımızdır. Milli Görüş nedir merak edenler Kıbrıs'a baksın.
“Kıbrıs konusunda asla taviz vermemekte kararlıyız”
Her zaman vurguladığımız şahsiyetli dış politika nasıl uygulanır öğrenmek isteyenler Kıbrıs Barış Harekatını iyi okumalıdır. Kıbrıs bizim milli davamızdır. 20 Temmuz farklı siyasi kanaatlere sahip partilerin vatan söz konusu olunca nasıl bir ve beraber hareket edebileceğinin örneklerinden biridir. 20 Temmuz bu vatanın evlatlarının yazdığı en büyük destanlardan biridir. Kıbrıs biz Milli Görüşçülerin kırmızı çizgisidir. Kıbrıs konusunda asla taviz vermemekte kararlıyız. 550 şehit vererek elde ettiğimiz kazanımlarımızı korumakta kararlıyız. Başta Yunanistan'a kol kanat geren Batılı ülkelere de seslenmeyi bir görev addediyorum. Hiç kimse ateşle oynamaya kalkışmasın. Herkes tarihten ders çıkarmalı. Türkiye'nin Kıbrıs sorunu diye bir sorunu artık yoktur.
Elbette 2004 Annan Planı sürecini, o dönemde adada yapılan referandumu birileri unutmuş olabilir ancak biz unutmadık. Referanduma evet kampanyaları düzenleyenleri hiç unutmadık ve affetmedik. Birilerinin Kıbrıs'ı gözden çıkardığı o dönemde biz Saadet Partisi olarak çok çaba sarf ettik. Allah'tan Rumlar bu referanduma hayır dediler.
“Türkiye'nin Kıbrıs sorunu diye bir sorunu yoktur”
Altını çize çize ifade ediyorum Türkiye'nin Kıbrıs sorunu diye bir sorunu yoktur. Şimdi atılması gereken adımlar bellidir. Türkiye adadaki askeri varlığını daha da güçlendirmelidir. Kardeş ülkeler tarafından diğer tüm ülkelerin de bu konuları dikkatle göz önüne almaları ve bizim çalışmamızda da gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Avrupa'ya vizesiz gitme hayali kuranlar yarın Lefkoşa'ya Girne'ye de vizeyle gitmek zorunda kalabilirler. Bunun hesabını da ne tarih önünde ne de millet vicdanında veremezler.
20 Temmuz aynı zamanda partimizin de kuruluş yıldönümüdür. Partilerimiz kapatıldı, cezaevinde yattık ama bizler aynı inançla hedeflerimizin peşinde koşmaya devam ettik. Bu yolda dönenler de oldu, gömlek çıkarır gibi çıkarıp bir kenara atanlar da oldu. Önce ahlak ve maneviyat. Biz Saadet Partisi olarak üzerimizdeki bu tertemiz gömleği hiçbir surette çıkarmamaya kirletmemeye kararlıyız.
Bizim siyasetimiz ayrıştırıcı değil kuşatıcıdır. Menfaati değil hizmeti her zaman esas alırız. Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye bizim hedefimiz. Biz yönetimde adaleti, ahlakı, istişareyi, liyakati esas alırız. Şahsiyetli bir dış politikayla da adil ve yeni bir dünyanın temellerini atmakta kararlıyız. Milli Nizam Partimiz kuruluşundan çok kısa bir süre sonra hiçbir icraat dahi yapmadan kapatılmıştır. Ancak biz Milli Selamet Partisi ile çok daha güçlendik ve tarihi işlere imza attık. Ancak Refah Partisi ile biz milletimizin bugün dahi unutamadığı hayırla yad ettiği başarılara imza atmaya devam ettik. Partimiz bir kez daha kapatıldı, üzerimize beton döktüklerini zannettiler yine yanıldılar. Beton duvarlar içinde bir çiçek açtı ve biz Fazilet Partimizi kurduk. Parti kapatmak, parti kurmak adeta bizim şiarımız haline geldi. Bir kez daha partimiz kapatıldı ve bugünkü Saadet Partimizi kurarak yolumuza devam ettik. Bu anlattıklarım yarım asırlık tertemiz bir mazinin ve destansı bir maceranın kısacık bir özetidir. Saadet Partisi meclis grubu inşallah bu meyanda kimsesizlerin kimsesi olacaktır.
“Sessiz yığınların sesi olacağız”
Edilen dualar, sarf edilen samimi gayretlerle bu güne geldik. Bugün yine aynı ilke ve hedefler doğrultusuna yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz. Saadet Partimiz TBMM çatısı altında bir grup ile temsil edilmeye başladı. Bu aşamada Gelecek Partisi'ne, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'na bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum. Milletimizin sorunlarına talep ve toplantılarına bugün dünden çok daha etkili bir şekilde dile getireceğiz. Milletimizin derdi bizim derdimizdir. Biz en azından sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olmaya devam etmekte kararlıyız. Ülke ve millet olarak milli görüş politikalarından uzaklaşmanın ağır bedellerini ödüyoruz. Milli Görüş politikalarından uzaklaşmanın hangi ağır problemleri beraberinde getirdiğini son 20 yıllık süreç ortaya koymuştur.
“Zam yağmuru iktidarın başarısızlığını ortaya koyuyor”
Maalesef ahlaktan adalete, ekonomiden, tarıma varıncaya kadar tüm alanlarda lime lime dökülüyoruz. İsraf rüşvet ve yolsuzluk almış başını gitmiş. Yoksulluk milletimizin belini bükmüş durumda. Borç sarmalından ne devletimiz ne de milletimiz kurtulamamakta. Her geçen gün giderek artan bir borç batağına sürüklenmekteyiz. Üretimi esas alan bir ekonomik model uygulanmazsa bu problemlerden kurtulmamız mümkün değildir. Zam yağmuru dahi bir iktidarın başarısızlığını ortaya koymaya yeter de artar. Bu konuda TBMM de toplantıya çağırılmış bulunmaktadır.
Bugün yaşadığımız problemler sonuç Milli Görüş çizgisinden sapmalar sebeptir. Göz göre göre bu günlere gelinmiştir. Merhum Erbakan Hocamızın ısrarla söylediği Bugün kapı kapı gezerek para dilenen bir ülke konumuna gelmeyelim diye yıllarca uyardık. Anlamadılar, Milli Görüş çizgisinden çıktıklarını zaten söylemişlerdi. Pusula Milli Görüş gömleğiydi zaten. Geç de olsa hatalarından dönme erdemini inşallah gösterirler.