Türkiye özellikle Suriye Savaşı’nın başlamasının ardından yoğun göç alıyor. Türkiye’nin göç politikasını ise Avrupa’dan alınan ödeneklerle Türkiye’nin bir tampon bölge olarak tutulması, bunun yanında yerli ve yabancı sermaye için yerli işçilerle ve göçmen işçilerin çok düşük ücretlerle çalıştığı bir ucuz iş gücü deposu olması gibi iki temel amaç oluşturuyor. Bu göçle birlikte hem Suriyeli hem de Afrikalı öğrenci sayısında da artış yaşanmaya başladı.
Karabük Üniversitesi'nde yabancı öğrenci krizi ve sağlık iddiaları
Türkiye’deki üniversitelerde uluslararası öğrenci sayısı giderek artıyor. Karabük Üniversitesi'nde son dönemde yabancı öğrenci sayısındaki artış ve bu duruma bağlı olarak yaşanan olaylar Türkiye’nin konuştuğu bir konu haline geldi. Özellikle İnşaat Mühendisliği bölümünde bir sınıfa ait olduğu iddia edilen yoklama listesinde, 50 kişiden 48'inin yabancı uyruklu olduğu ortaya çıktı. Gazeteci Gamze Dağ'ın servis ettiği bu veriler ve itiraf sayfalarında ortaya atılan iddialar olayı farklı boyutlara taşıdı. Türk erkek ve kız öğrencilerin, Afrika kökenli öğrencilerle yaşadıkları ilişkiler sonrası HPV ve HİV şüphesiyle hastaneye gittikleri iddia edildi. Bu iddialar kısa sürede sosyal medyanın gündemine oturarak geniş yankı buldu. Karabük Üniversitesi yönetimi ise konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmadı.
Demokrat Parti Genel idare Kurulu Üyesi İlay Aksoy, Türkiye'nin gündemine oturan Karabük Üniversitesi'nde yaşanan yabancı öğrenci artışı ve sağlık iddialarıyla ilgili Elisp Haber’e açıklamalarda bulundu.
Demokrat Parti Genel idare Kurulu Üyesi İlay Aksoy
“Hükümetin 2018 yılından itibaren yoğun bir şekilde öğrenci getirme programı var”
Türkiye’de 208 tane üniversite olduğunu söyleyen İlay Aksoy, “Bunların yaklaşık 44-45 tanesi devlet üniversitesi. Geri kalanı ise vakıf veya özel üniversite. Birçok üniversite, devlet üniversitelerimiz dahil yabancı öğrenci bulunmakta” dedi. Hükümetin özellikle 2018 yılından itibaren yoğun bir şekilde yabancı öğrenci getirme programı olduğuna dikkat çeken Aksoy, “Bunun doğrultusunda çok ciddi anlamda anlaşmalar yapıldı farklı ülkelerle ve yabancı öğrenciler buraya geldi. Öğrenciler büyükelçilerimiz üzerinden buraya gelmeleri için teşvik ediliyor. Teşviklerde şöyle veriliyor; Gelip Türkiye’de okusunlar diye Türk toplulukları tarafından burs alıyor, teşvikler alıyor” diye konuştu.
“Gençlerimizin demografik yapısı da sosyolojik yapısı da değişiyor”
Türkiye’ye bu kadar yabancı öğrencinin gelmesinin çok ciddi bir sorun olduğunu belirten Aksoy sözlerini şöyle sürdü;
“Çünkü gençlerimizin demografik yapısı da sosyolojik yapısı da değişiyor. Her şeyden önce gelen yabancılar gençlerimizle adil bir rekabet içine girmiyor. Paralı, sınavsız bir şekilde üniversitelerimize giriyor. 2013’te YÖK sınavı kaldırılmıştı. YÖK sınavının kaldırılmasıyla birlikte birçok yabancı öğrenci Türkiye’ye geldi ve yerleştirildi. Ek kontenjanlar açıldı bu yabancı öğrenciler Türkiye’de okusun diye. Ve öyle alanlar da açıldı ki; TIP’ta, mühendislikte, hukukta. Türklerin çok zor kazandığı, çok yoğun sınavlara girip çalıştığı barajın çok yüksek olduğu yerlerde bile ek kontenjanlar açıp yabancıları yerleştirdiler”
“Aynı toplumdan gelen kalabalık bir nüfus haline gelen insanlar entegre olmuyor”
Üniversitelerde yabancıların bu kadar kalabalık olmasının birçok yönden problem yaratığını savunan Aksoy, “Her şeyden önce birincisi bir güvenlik sorunu var burada. Çünkü aynı toplumdan gelen ve çok kalabalık bir nüfus haline gelen insanlar entegre olmuyor. Tam tersi kendi içlerinde örgütlenmeye giriyor. Yani kapalı bir toplum haline geliyor ve kendi ülkelerinde yaşadıkları iç sorunları özellikle politik görüşlerini bu ülkeye taşıyor. Sadece Türkiye için değil bu herhangi bir ülke için de geçerlidir. Dolayısıyla bu kadar kalabalık bir kitlenin Türkiye’ye gelmesi onların siyasi görüşleriyle de birlikte gelmesi demektir. Onların ülkesinde yaşadıkları kültürel alışkanlıkları, kadınlara bakış açısı, şiddete bakış açısı, ahlaka bakış açısı bile Türkiye’ye bozulmadan muhafaza edilmesi demektir” ifadelerini kullandı.
“2020 yılında da gündeme getirmiştim”
Karabük Üniversitesi’ni 2020 yılında da gündeme getirdiğini dile getiren Aksoy sözlerine şu şekilde devam etti;
“Orada Suriyeli öğrenci birliklerinin örgütlenmeleri var. ÖSO bayrağı, muhaliflerin bayrağı asılmıştı. Bu çok ciddi diplomatik krizdir esasında. Çünkü o sonuçta resmi bir bayrak değil. Muhalif grupların kendi devletlerine karşı silahlı grupların kullandığı, tercih ettiği bir bayraktır. Resmi bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak tanımamız gereken tek bir bayrak var. O da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin resmi bayrağıdır. Onun dışında herhangi bir bayrağı biz kullanamayız. Yarın başka bir ülke PKK’nın bayrağını tanısa Türkiye ne yapacak bu durumda. Doğru olabilir mi? Türkiye’yi tanımıyorum demektir bu. Dolayısıyla diplomatik olarak da çok büyük bir sıkıntıdır”
“Bu kadar yabancının Türkiye’ye gelmesi çok ciddi bir toplum mühendisliğidir”
“Yabancıların özellikle de Suriyelilerin Türkiye’de örgütlenme kapasiteleri çok yüksek” diyen Aksoy, “Zaten Suriyeli öğrenciler birliği var. Fakat Afrikalıların da hatırı sayılır bir sayısı var. Geçen sene The Guardian’e verilen bir röportajda, Türkiye'de yaklaşık 600 bin Nijeryalı olduğu ve burada olanların yüzde 70'inin vizesi veya ikamet süresi dolmuş belgesiz kaçak durumda olduğu ifade edilmişti. Bu da bizim sadece demografimizi bozmuyor, bizim soyumuzu da bozuyor. İç içe geçen evlilikler, sonra kültürel alışkanlıklarımız, tipolijimiz değişiyor. Her yönümüz değişiyor esasında. Bu kadar yabancının Türkiye’ye gelmesi çok ciddi bir toplum mühendisliğidir. Özünde ulus devlet yapımızı bozmanın bir operasyonu, bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
“Biz eğitimde gerilerken, yabancılar sınavlara bile girmeden bizim önümüze konuluyor”
Hükümet tarafından yabancıların arasında iki ayrım da yapıldığını belirten Aksoy, “Bir Suriyeliler bir de yabancılar yani diğer ülkelerden gelen yabancılar şeklinde ayrım yapıldı. Diğer yabancılardan apostil şekliyle orijinal evrak istediler. Onaylı evraklar istediler ama Suriyeliler için istemediler. Beyan esas kimlikle ve beyan esas ifadeleriyle onları sınavsız bir şekilde birçok üniversiteye yerleştirme imkanı yarattılar” şeklinde konuştu. Bütün üniversitelerde yabancı öğrenci birimleri var” ifadelerini kullanan Aksoy sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bu arada beyan esas sadece Suriyeliler için değil, Mısır’dan, Libya’dan gelen öğrenciler için de bir dönem kabul edilmişti. O dönemde maalesef sonradan öğreniyoruz ki çok sayıda (İhvan) Müslüman kardeşler olan insanlarda gelip üniversitelere yerleşmiş ve okumuş. Yabancı öğrenciler Türk topluluklar tarafından burslu geliyor. Hem harçlık alıyor hem barınması çözülüyor hem de eğitim masrafları karşılanıyor. Bazıları da para karşılığında yıllık ücretlerini ödüyor. Fakat sınava girmeden istedikleri bölümlerde kayıt olabiliyorlardı. Bizim geçen sene 150 binin üzerinde öğrencimiz okul kazanmasına rağmen kayıt olamadı. Barınma sorunu, kayıt sorunu, ekonomik kriz var. Parasını ödeyememiş. Biz eğitimde hızlıca gerilerken, yabancılar sınavlara bile girmeden bizim hemen önümüze konuluyor”
“Yabancı öğrencilerin kaçı vatandaşlık alıyor?”
Sorulması gereken bir başka sorunun da Türkiye’ye gelen bu yabancı öğrencilerin kaçının kaçı vatandaşlık aldığı olduğunu kaydeden Aksoy, “Vatandaşlık almasa bile üniversite eğitim hayatını bitirdikten sonra kaçı ayrılıyor Türkiye’den? Ki sınavları da nasıl geçtikleri çok ciddi bir soru işaretidir. Yabancı öğrencilerle ilgili birkaç tane üniversite hocası arasında bir çalıştay yapılmıştı. Orada bir tane hoca şöyle söylüyordu; ‘Biz yabancı öğrencilere ifadelere tam hakim olamadıkları için sınavlarda yardımcı oluyoruz’ diye söylemişti. Hoca açık açık da söylüyor. Biz yabancı öğrencilere sınavlarda geçmeleri için yardımcı oluyoruz ya da tolerans gösteriyoruz diye” ifadelerini kullandı.
“Türkiye çok ciddi bir anlamda demografik saldırı altındadır”
Aksoy sözlerini şu şekilde tamamladı;
“Şunu çok iyi şekilde anlamamız lazım. Bunun herhangi bir mağduriyet, insan hakları, savaşlar falan böyle bir hikayelerle ilgisi yoktur. Türkiye’ye çok ciddi anlamda bir demografik saldırı altındadır. Modern savaş yöntemlerinden bir tanesi de kitlesel göçtür. Hamasi propaganda altında Türkiye dönüştürülüyor. Türkiye çok ciddi toplum mühendisliği uygulanıyor”
Karabük Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü yoklama kağıdı