ÖZEL HABER: SELİM ERCAN
Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ufuk Tütün, dünyada da en çok görülen ve öldüren hastalıkların başında kalp ve damar hastalıklarının geldiğini söyledi. Türkiye’de Koroner Arter Hastalığı (KKH) kaynaklı ölümlerin yüzde 44.9’unu kadınların oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Ufuk Tütün, KKH’den kaynaklı ölümlerin yüzde 36.6’sını da erkeklerin oluşturduğunu anlattı. Tütün, Türkiye’de 2 milyon koroner arter hastasının bulunduğunu ve yılda 160 bin kişinin koroner arter hastalığından öldüğünün tahmin edildiğini belirtti.
Kalp hastalıkları Türkiye’de ölüm nedenleri açısından ilk sırada yer alıyor. Kalp sağlığı için risk faktörleri nelerdir? Kalp sağlığını korumak için ne yapmalıyız? Koronavirüs kalp sağlığına nasıl etki bıraktı? Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ufuk Tütün, 10 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla elipshaber.com’a özel açıklamalarda bulundu. Ünlü kalp doktoru Prof. Dr. Ufuk Tütün, şöyle anlattı:
“DÜNYADA DA EN ÇOK ÖLDÜREN HASTALIKLARIN BAŞINDA KALP VE DAMAR HASTALIKLARI GELMEKTEDİR”
“Son 3 yıl içindeki covid pandemisini saymaz isek Türkiye’de ölümlerin %85-90’ı bulaşıcı olmayan hastalıklardan olup bunların yaklaşık yarısı kalp ve damar hastalıklarına aittir. TÜİK tarafından 2020-21 yılında Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarından %36 ölüm rapor edilmiştir. 2021-22 yılları için %33,4 olarak rapor edilmiş. 2017-18 yılında ise bu oran %39,7 imiş. Kalp hastalıkları 1989’da %40, 1993’te %45, 2000’de ise %40 ölüm nedeni olarak raporlanmış. Buradan anlaşılan covid enfeksiyonu nedeni ile oransal olarak düşse de yine de en çok ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Dünyada da en çok görülen ve öldüren hastalıkların başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Ancak yöresel ve ırksal nedenlerle bazı toplumlar arasında 10 kat fark olabilmektedir. MONICA çalışması ile bu ortaya konulmuştur. Örneğin 35-64 yaş arası erkeklerde KKH (koroner arter hastalığı) insidansı için de yüz binde 81’ken Finlandiya’da 835’dir. Akdeniz ülkelerinde 1/3 daha da az Japonya da ise daha da azdır. Buna rağmen mesela 2002 de DSÖ ne göre 17 milyon kişi kalp ve damar hastalığından ölmüştür.1997 de Türkiye’de yapılan bir çalışmada KKH sıklığı % 8,2% (kadınlarda %7,7-erkeklerde %8,9) dur. Endüstrileşen toplumlarda KKH çok daha fazla görülmektedir.
“KKH KAYNAKLI OLAN ÖLÜMLERİN YÜZDE 44.9’UNU KADINLAR OLUŞTURUYOR”
Türkiye’de KKH kaynaklı olan ölümlerin %44.9’unu kadınlar oluştururken, %36.6’sını erkekler oluşturmaktadır. TEKHARF çalışmasına göre, Türkiye’de 2 milyon koroner arter hastasının bulunduğu ve yılda 160 bin kişinin koroner arter hastalığından öldüğü tahmin edilmektedir. Ayrıca TEKHARF çalışması, ülkemizde koroner arter hastalığı mortalite oranını aynı yaş grubu erkeklerde binde 8.5, kadınlarda binde 4.5 olarak belirlemiştir. Ülkemizde bölgelerde koroner arter hastalığı görülme prevalansı Karadeniz ve Marmara Bölgeleri’nde bu ortalamadan yüksek olmasına karşın, Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde ortalama değerin altındadır. Koroner arter hastalığı mortalitesi açısından Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında erkeklerde üçüncü sırada, kadınlarda ise birinci sırada yer almaktadır.
KKH’ı kadınlarda erkeklerden daha az olmakla beraber kadınlarda en önemli ölüm nedeni, erkeklerde de olduğu gibi kalp ve damar hastalıklarıdır. İstatistikler her üç ölümden birinin KKH, her altı ölümden birinin ise koroner arter hastalığı kaynaklı olduğunu göstermektedir. 2016 yılı istatistiklerine göre Türkiye’nin nüfusu 78.74 milyondur ve 3.4 milyon kişide kalp ve damar hastalığı vardır; bu hastaların 2.5 milyonunda koroner kalp hastalığı, 0.9 milyonunda ise serebrovasküler hastalık olduğu saptanmıştır. Ülkemizde 45-74 yaş arası kadınlarda KKH’den kaynaklı ölüm oranı 380/100.000’dir ve Avrupa ülkelerinin birçoğundan oldukça yüksektir. Son 40 yılda, her ne kadar kadınlarda KKH’na bağlı ölümler azalsa da bu gelişme daha çok 55 yaş üstü kadınlarda görülmekte, genç kadınlardaki (35-54 yaş) KDH’ye bağlı ölüm oranları ise yatay bir seyir izlemektedir. Erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlarda KDH on yıl daha geç ortaya çıkmaktadır.
“ERKEK CİNSİYETTE DAHA SIK KKH GÖRÜLÜR”
Tabi ki KKH için bazı risk faktörleri yapılan çalışmalarla tanımlanmıştır. Bu risk faktörleri kişisel veya çevresel olabilmektedir. Bazılarının kontrolü kolaydır. Bazılarını kontrol etmek mümkün değildir. Genetik yatkınlık önemli bir faktördür. Yakın akrabalarında KKH olan kişilerde daha fazla KKH lığı görülmektedir. Annemizi babamızı akrabalarımızı değiştiremiyorsak bunu kontrol etme şansımız mevcut değildir. Cinsiyet diğer bir nedendir. Erkek cinsiyette daha sık KKH görülür. Bunun en önemli nedenlerinin başında kadınlarda olan östrojen hormonunu koruyucu etkidir. Ancak menapoz sonrası bu koruyuculuk kalkar ve diğer risk faktörleri ile hastalar hızla erkekler kadar risk faktörü taşır hale gelirler.
“ŞEKER HASTALIĞI, KKH GÖRÜLME SIKLIĞINI ARTIRAN RİSK FAKTÖRÜDÜR”
Bununla birlikte kontrol edebileceğimiz kalp ve damar hastalıklarının görülmesini artıran nedenlerse şunlardır;
Diyabet Mellitus diye bilinen şeker hastalığı tıbbi olarak kontrol edilebilir ve kalp ve damarları ve de sinirleri bozarak hastalığın şiddetini artırmaktadır. Şeker hastalığı, hem erkeklerde hem de kadınlarda KKH görülme sıklığını ve ciddiyetini artıran değiştirilebilir bir risk faktörüdür; ancak KKH’da “kadın avantajı”nı ortadan kaldırdığı için daha yüksek risk taşımaktadır. Kadınlarda şeker, KKH riskini iki kat, hastaneye yatış oranlarını ise dört kat artırmaktadır. 2018 yılında yapılan meta-analizde ülkemizde şeker hastalığı kaba prevalansı kadınlarda %14.2,erkeklerde ise %12 olarak hesaplanmıştır.
“SİGARA, KKH İÇİN RİSK FAKTÖRÜDÜR”
Sigara içenlerde belirgin düzeyde KKH olduğu tespit edilmiştir. Sigara, KKH için bilinen diğer bir değiştirilebilir risk faktörüdür. 1990-2019 arasında yapılan çalışmaların meta-analizinde dünyada 1.14 milyar kişinin sigara/tütün ürünleri kullandığı ve 2019 yılında 7.69 milyon kişinin (6.18 milyon erkek-%20.6, 1.51 milyon kadın-%5.84) sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği saptanmıştır (tüm ölümlerin %13.6’sı). 15 yaş üstü erişkinlerde sigara/tütün içme sıklığı erkeklerde %32.7, kadınlarda ise %6.62’dir. Dünyada en çok sigara/tütün içen 10 ülke, tüm sigara tüketiminin yaklaşık üçte ikisinden sorumludur ve Türkiye bu sıralamada 8.dir. Ülkemizde 2019 itibariyle kadınların %18.4’ü, erkeklerin ise 43.2’si sigara içmektedir. Kadınların sigarayı bırakma oranları erkeklere göre daha düşüktür. 2018 yılında yapılan meta-analizde sigara kullanım prevalansı tüm grupta %30.5, kadınlarda %15.7, erkeklerde ise %46.1’dir. Sigara içen kadınlarda kalp krizi geçirme sıklığı 6 kat fazladır. Kadınların %30-45’i kalp krizi sonrasında da sigara kullanmaya devam etmektedir. Kalp krizi sonrası sigarayı bırakan kadınlarda tüm nedenlere bağlı ölüm riski %36 azalmaktadır. Pasif içicilik de kadınlarda KKH riskini 1.2-1.3 kat artırmaktadır. Sigara içen kadınlarda ani kardiyak ölüm %9 daha fazladır.
“KOLESTROL VE OBEZİTE RİSK FAKTÖRÜDÜR”
Hiperlipidemi yani halk arasında bilinen adı ile kolesterolün yüksekliği diğer bir nedendir. Ldl adlı kötü kolesterolün 130 mg/dl altında olması gerekir. HDL adlı iyi kolesterol de 50 mg/dl üzerinde olmalıdır. Yoksa öncelikle yağ diyeti ile düşürülmeli eğer mümkün olmazsa ilaç kullanılmalıdır. Kadınlarda ve spor yapanlarda HDL yüksektir. Zeytinyağlı beslenmenin önemi vardır. Akdeniz ülkelerinde beslenmede kullanılan zeytinyağı kolesterolü düşürdüğünden bu bölge insanlarında daha az KKH gözlenir. İlginç olarak kadınlar menopoza girmeden önceki 6 ayda kolesterol düzeyleri %10 oranında artmaktadır.
Obezite, beden kitle indeksinin 30 kg/m2 den yüksek olması olup karın bölgesi yağlanması KKH için risk faktörlerinden biridir. Tarafımızca kontrol edilebilir nedenlerden biridir.
Hipertansiyon damar sertliği nedeni ile oluşmaktadır. 55 yaş altı kadınlarda erkeklerden azdır. 75 yaşından sonra kadınlarda çoktur. Hipertansiyon endotel disfonsiyonu yaratarak damar iç cidarını bozar. Buna benzer damar iç cidarını bozan uyku bozuklukları(apne vs) tiroid bozuklukları gibi iltihap işaretleyicileri artıran (interlökin sitokin vb) nedenler KKH nedeni olabilmektedir. Ve tedavileri mümkündür.
“HER TOPLUMDA NÜFUSA GÖRE YÜZDE 2 KALP YETMEZLİĞİ HASTASI MEVCUT”
Gerek KKH olsun gerekse kardiyomyopatiler ve kalp kapak hastalıkları olsun kalbin atım gücünün ejeksiyon fraksiyonu olan değerinin %35 in altına düşmesi kalp yetmezliği tanısını koydurur. İleri derece kalp yetmezliğinde bu değer %10’lara kadar düşer ve LV destek cihazı veya yapay kalp uygulaması gerektirebilir. Bu durumda kalp nakli bir çözüm olup bu cihazlar nakile kadar kişiye yardımcı olmaktadır. Bin hastaya yakın resmi kalp bekleyen hasta mevcut olup her ay bu sayı az veya çok olarak güncellenmektedir. Her toplumda nüfusa göre %2 kalp yetmezliği hastası mevcut olup 90 milyon nüfus için 1 milyon 800 bin kalp yetmezliğinde olduğu tahmin edilebilir. Bu hastaların da %75’i 5 yıl içinde vefat edeceklerdir.
“COVİD NEDENİ İLE BİRÇOK AKUT KALP KRİZİ GÖRÜNTÜSÜ GÖRDÜK”
Son dönem covid nedeni ile intravasküler gelişen trombozlar nedeni ile anjiolarda birçok akut kalp krizi görüntüsü gördük. Perikardit nedeni olarak da tespit ettik. Aşılar yapıldıktan sonrada veya aynı anda covid mi geçirdiler bilinmez ani kalp krizleri ve koroner angioda trombozlar gözlendi. Bence birtakım çalışmalar yayımlansa da gerçek anlamda ölen kişilerin neden öldüğünün tespitinin o dönem hem yönetimlerin kaygıları hem de bilimsel açıdan kimsenin yeterince bilgi sahibi olmaması verileri karartmıştır. Açık kalp cerrahisi veya diğer cerrahilerde hastalığın daha fazla ölüm sebebi olduğu aşikardır. Aşıların pazarlanmasındaki firma çıkarları, kazançlar günlerce tartışılmıştır. Ancak aşı olanların yoğun bakım süreçleri daha az olduğu rapor edilmiştir. Bugün herhangi bir hastalık için üretilen her aşının yararı olabileceği gibi yan etkileri ile ölüm dahil birçok istenmeyen olaylara neden olabilir. Nitekim zaman zaman yapılan bazı aşıların ölüme neden olması sebebi ile yasaklandığı da bilinen gerçeklerdir. Bana göre aşının yararının covid için olduğunu kabul etmekle birlikte istenmeyen yan etki ile kalp krizi yapıp ölüm ve felçlere de sebep olduğunu düşünüyorum. Yarar zarar tablosunda topluma faydalı oldu diye düşünmekteyim.”