Ankara'nın ilk modern otellerinden biri olan Balin Oteli'nin mimarı, 98 yaşındaki Yüksek Mimar Kadri Kalaycıoğlu, doğduğu yer olan Ankara Kalesi'nden başlayarak, Balin Oteli'nin yapım sürecine kadar olan anılarını paylaştı. Kalaycıoğlu, 1955 yılında Balin Oteli'nin projesini çizmiş ve inşaat sürecinde aktif olarak görev almıştır. Otel, 1959 yılında tamamlanarak, dönemin en modern ve şık otellerinden biri olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Balin Oteli'nin inşaat süreci
Balin Oteli'nin inşaatı, dönemin zorluklarına rağmen büyük bir başarıyla tamamlanmıştır. İnşaat malzemelerinin çoğunun ithal edilmesi nedeniyle, demir, çimento, fayans, musluk ve radyatör gibi malzemelerde sıkıntılar yaşanmıştır. Ancak, bu zorluklara rağmen, Ankara'da ilk betonyer ve beton asansörü Balin Oteli inşaatında kullanılmıştır. Bu yenilikçi yaklaşım, otelin inşaat sürecinin modernliğini ve Kalaycıoğlu'nun mühendislik bilgisini gözler önüne sermektedir.
Otelin sosyal ve kültürel etkileri
Balin Oteli, sadece konaklama değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin merkezi haline gelmiştir. Çatı katındaki müzikhol, gece kulübü olarak kullanılmış ve uluslararası dans gruplarının gösterilerine ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, otelde düzenlenen beş çayı organizasyonları, canlı müzik eşliğinde sunulmuş ve dönemin sosyetesi tarafından ilgiyle takip edilmiştir. Necip Mirkelam tarafından icra edilen "Gül Ağacı" isimli tavernası, dönemin ünlü sanatçılarına ev sahipliği yapmıştır.
Otelin kapanışı ve dönüşümü
1966 yılında Dedeman ve Büyük Ankara Otelleri'nin açılmasıyla birlikte, Balin Oteli'nin popülaritesi azalmıştır. 1980'li yılların sonunda ise otel kapanmış ve aynı bina, Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Balin Oteli'nin tarihi, Ankara'nın modernleşme sürecinin ve kültürel yaşamının önemli bir parçası olarak hafızalarda yer etmektedir.
Kadri Kalaycıoğlu'nun anıları, sadece bir otelin inşaat sürecini değil, aynı zamanda Ankara'nın sosyal ve kültürel dönüşümünü de gözler önüne sermektedir. Balin Oteli'nin hikayesi, mimarlık ve mühendisliğin, toplumsal yaşamla nasıl iç içe geçtiğinin güzel bir örneğidir.
