Haber: Ateş Çatıkkaş

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü; 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararı ile ilan edildi. Din, dil, coğrafya tanımayan kadına yönelik şiddet, tüm dünyada giderek artıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, Fiziksel, sözel veya psikolojik şiddetin çoğu zaman şiddet olarak kabul edilmediğini vurgulayarak, ‘’Bu şiddet türlerini, erkek egemen sistem de erkekler kendilerine hak görüyor’’ dedi.

Kadına yönelik şiddet; toplum açısından yıkıcı etkisi bulunan küresel bir olgudur. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sonunun gelmediğini ve kadınların hayatları için seçim pazarlığı yapıldığını söyledi.

Kadına yönelik şiddetin durdurulması için İstanbul sözleşmesinin yürürlüğe girmesi gerektiğine vurgu yapan Osmanoğulları, ‘’Bizi yönetenler, kariyerimizden, kaç çocuk yapacağımıza, ne giyeceğimize, kadar karışarak haklarımız ve özgürlüklerimizi sürekli tartışmaya açarak elimizden almak istiyorlar’’ ifadelerini kullandı.

‘’Fiziksel şiddet, sözel veya psikolojik şiddet çoğu zaman şiddet olarak bile kabul edilmez’’

Kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan 6284 sayılı kanunun, şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi ile şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali olan kişiler hakkında şiddetin önlenmesine yönelik tedbirler ile bu tedbirlerin alınması ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsadığını söyleyen Osmanoğulları, ‘’ Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı kadına yönelik şiddetin birçok biçimi vardır; Ekonomik şiddet, cinsel şiddet, dijital şiddet, flört şiddeti…

Bütün bu şiddet türlerini, erkek egemen sistem de erkekler kendilerine hak görüyor ve kadının üstünde egemenlik sağlıyor. Fiziksel şiddet, sözel veya psikolojik şiddet çoğu zaman şiddet olarak bile kabul edilmez’’ ifadelerini kaydetti.

‘’Kadına yönelik şiddetin durdurulması için İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girmeli’’

Kadına yönelik şiddetin durdurulması için İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi gerektiğini belirten Osmanoğulları, ‘’Çünkü İstanbul Sözleşmesi sorunu çözmek için bir bütün olarak ele alıyor. Diyor ki toplumsal cinsiyet eşitliğini sağla bunu sağlamak için doğru politikalar üret. Örneğin kız çocuklarını okut, kadınlar iş hayatında daha aktif olsun, kadına yönelik şiddeti en başında önle, koruyucu kollayıcı yasaları yap uygula. Kadına yönelik şiddeti önleyemedin, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamadın o zaman etkin soruşturmaya caydırıcı cezalar ver. Ne yazık ki ülkemizde bunların hiçbiri uygulanmıyor 6284 bile etkin uygulansa bir şiddetin ve kadın cinayetinin önüne geçilmiş olunur’’ dedi.

‘‘Kadınlar şiddet gördükleri bir ilişkiden kolay çıkamazlar’’

Osmanoğulları, kadınların şiddet gördükleri bir ilişkiden kolay çıkamayacaklarının altını çizerek ‘’ Kadınlar şiddet gördükleri bir ilişkiden kolay çıkamazlar çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği olmadığı ve bu bilinç ile yetiştirilmedikleri için kadınların bir bölümü yaşadıkları şiddetin şiddet dahi olduğunu bilmiyor’’ ifadelerine yer verdi.

 ‘’Kadınlar yaşadığı şiddetin kendi suçu olduğunu düşünüyor’’

Erkek egemen sistemde erkeklerin büyük bir çoğunluğunun kadınlara şiddet uyguladığını söyleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi sözlerine şöyle devam etti:

‘’Bu döngünün içinde büyüyen kadın yaşadığı şiddetin normal olduğunu hatta kendi suçu olduğunu düşünüyor erkek egemen sistem kadına kendini o kadar yetersiz hissettirir ki kadın kendini yetersiz eş, anne, kadın olarak görür. Kadın yaşadığı şeyin şiddet olduğunu ve kendi suçu olmadığını öğrenmişse de bu seferde nasıl kurtulacağını bilmiyor. Sürekli psikolojik şiddet gören bir kadında, öğrenilmiş çaresizlik ve öz güven eksikliği oluyor. Öğrenilmiş çaresizliği aşsa bu sefer ekonomik, toplumsal ve ailesel sebepler oluyor. Kadın zaten iş hayatından uzak tutuluyor, evlenene kadar babasına muhtaç evlenince kocasına muhtaç bırakılıyor.

‘’Erkek egemen sistem de boşanmış kadına iyi gözle bakılmaz’’

Ekonomik özgürlüğü olmadığı için de şiddete boyun eğiyor eğer çocukları varsa tamamen boyun eğiyor. Ekonomik sebebi aşsa bu sefer toplumsal sebepler ortaya çıkıyor erkek egemen sistem de boşanmış kadına iyi gözle bakılmaz boşanmak kadın açısından kötü bir şeymiş gibi kadın suçlu görülür. Hatta kadının kendi ailesi bile istemez boşanmasını toplumsal baskı yüzünden.

‘’Kadınların büyük bir çoğunluğu gördükleri şiddete hayır dedikleri için öldürülüyor’’

En çok kadınlar korktukları için çıkamazlar, çıkmak istediklerinde kendilerinin ve çocuklarının hatta ailelerinin bile daha fazla şiddette maruz kalacaklarını ve yasal süreçlerde onları koruyacak kollayacak kurumların yetersiz olduğunu bilirler. Kadınların büyük bir çoğunluğu gördükleri şiddete hayır dedikleri için öldürülüyor’’

‘’KADES uygulamasının şiddeti azaltmada hiç bir etkisi olmamıştır’’

KADES uygulamasının şiddeti azaltmada bir etkisi olmadığını kaydeden Tülin Osmanoğulları, konuşmasına şöyle devam etti:

‘’Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında hemen en yakın hastaneye gidebiliyorlarsa gidip darp raporu alıp şikâyetçi olup uzaklaştırma koruma talep etmeliler. Gidemiyorlarsa KADES’e basabilirler. Fakat KADES’e bastıklarında aynı noktada kalmaları gerekiyor. Konum değiştiğinde yani kendi evinden alt kata indiğinde polis bulamıyor bazen de kadınlar şiddet anında KADES’e bastığında polis geri dönüş yapıp kadını arıyor siz mi aradınız diye bu da kadınları zor duruma sokuyor. Ancak şiddet gördüğü kişiden kaçmış, saklanmışsa işe yarıyor. KADES uygulamasının şiddeti azaltmada hiç bir etkisi olmamıştır. 183’ü, 155 ve 112’yi jandarmayı arayabilir.’’

‘’Kadınların hayatları için seçim pazarlığı yapıldı’’

Osmanoğulları, son olarak kadınların çocukları ile şiddet sarmalı içinde kaldıklarını belirterek sözlerini şöyle noktaladı:

Mansur Yavaş, Ankara’da eylem yapan maden işçilerini ziyaret etti Mansur Yavaş, Ankara’da eylem yapan maden işçilerini ziyaret etti

 ‘’Ne yazık ki ülkemizde her gün bir kadın öldürülüyor. Buna rağmen bunu önleyecek ve ortadan kaldıracak sorunu bütünlüklü ele alıp çözecek İstanbul sözleşmesinden çıkıldı. Bu da yetmedi kadınların hayatları için seçim pazarlığı yapıldı. 6284 tartışmaya açıldı İstanbul sözleşmesinden çıkıldıktan sonra kadın cinayetlerinin yanı sıra şüpheli kadın ölümleri arttı, 6284 tartışılmaya başladığından beri ise kadınlar uzaklaştırma koruması alamıyor. Karakollardan geri gönderiliyor ve kadınlar çocukları ile birlikte şiddet sarmalının içinde kalıyorlar. Kadınlar korunmuyor ve öldürülüyor. Kadın cinayeti davalarında etkin soruşturma yapılmıyor, caydırıcı cezalar verilmiyor.

‘’Katiller kadınları öldürmeden önce internetten ‘Nasıl indirim alabilirim’ diye araştırma yapıyorlar’’

Tahrik indirimi, iyi hal indirimi adı altında indirimler uygulanıyor. Katiller kadınları öldürmeden önce internetten araştırma yapıyorlar nasıl indirim alabilirim diye. Bireysel silahlanmada kadın cinayetlerini arttırdı. Kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Çünkü bizi yönetenler kadınlar hakkında konuştukları, kariyerimizden, kaç çocuk yapacağımız, ne giyeceğimiz kısacası haklarımız ve özgürlüklerimizi sürekli tartışmaya açıp elimizden almak istiyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hiç bir çalışma politikanın olmayışı, basının cinsiyetçi dili, yargıda ki cinsiyetçi kararlar, kadınların sahip olduğu haklarının sürekli tartışmaya açılıp ellerinden alınması hepsi kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini artıran sebeplerdir. Ama biz kadınlar örgütlü mücadelemiz ile kadın cinayetlerini durduracağız ve haklarımızı alacağız. Eşit ve özgür olana dek örgütlü mücadelemize devam edeceğiz.’’

Editör: Ateş Çatıkkaş