D&R, bu yıl 8.’si düzenlenen D&R kitap fuarı kapsamında gerçekleştirdiği D&R Hilton Edebiyat Buluşmaları'nda 'Joker: The World’ün tanıtımını yaptı. Kitabın lansmanına, Türkiye hikayesini kaleme alan oyuncu ve yazar Metin Akdülger ve kapak, iç görselleri ve tüm renklendirmelerini yapan illüstratör Ethem Onur Bilgiç katıldı.
Çizgi roman serüveninin yaklaşık 4 yıl önce başladığını söyleyen Akdülger, "Çizgi roman bence çok özgürleştirici bir yazı formu. İki karenin içerisinde, ardışık karelerin arasındaki kareleri kendi kafanızda oluşturuyorsunuz ve bence bu hayal gücünü de okuma sevgisini de oldukça pekiştiriyor. Çizgi romanın bizim ülkemizde etkisinin çok büyük ve çok güzel şeylere sebep olabileceğine inanıyorum" dedi.
“Umarım bu farklı deneyimi severler”
Çizgi romanın hazırlanma süreci ve detayları üzerine konuşan Akdülger, “Yaklaşık bir yıl önce bu projeyi düşünmeye başladık. Dünyanın 13 farklı yerinden, çeşitli ülkelerden yazarlar ve çizerler, kendi ülkelerinin ruhunu hikayelerine yansıtarak bu derleme kitabı oluşturdu. Ben de Türkiye hikayesini yazdım. Okurun beklemediği birçok ters köşeyle, sıra dışı bir okuma deneyimiyle karşılaşacağını söyleyebilirim. Başta fes takan bir Joker karakterini görmek bazılarını itecek, bazılarını çekecek ama buradan çıkacak tartışma ‘Joker: The World’ hikayesine yarayacak. Hem çizgi roman severler hem de bu dünyaya yeni adım atacak okuyucular için ilginç olacağını düşünüyoruz. Umarım bu farklı deneyimi severler” ifadelerini kullandı.
‘Ülken nasıl bir Joker’i anlamak istiyor’ fikrini ilginç bulduğunu belirten Akdülger, “Joker aslında farklı farklı ülkelerden insanların perspektiflerini bir araya getiriyor. Kendi ülkesindeki adaletsizlikten, oradaki ‘Gothamlaşmadan’ dem vuran veya Joker’i bir fikir olarak kullanan hikayeler bulunuyor. Bu projeyi aslında, Joker’in ülkelere bir mikrofon uzatması olarak tanımlayabiliriz; karakter gelişimi görmesen de Joker’in o ülkelerde insanların zihninde nasıl oluştuğunu, ne ifade ettiğini görüyorsun. Genel olarak, Joker üzerinden uluslararası bir bakış katıyor” diye konuştu.
“Joker'i o dönemin İstanbul’una getirmek heyecan vericiydi”
Çizim sürecine dair Bilgiç, “Daha önce ‘Batman: The World’ü de ben çizmiştim, bu yüzden sürecin nasıl gideceğine belirli bir fikrim vardı. Ancak üretim sürecinde zorluk olduğunu söyleyebilirim çünkü Joker'i olağanın dışında, 1800'lerin sonundaki Osmanlı dünyasında resmetmem gerekiyordu. Bunun tasarım aşaması da biraz meşakkatli geçti ama aynı zamanda zorlayıcı olduğu kadar eğlenceliydi de. Joker’i o dönemin İstanbul’una, Karaköy’e getirmek heyecan vericiydi. Karaköy, benim yakından bildiğim bir yer, Fındıklı’da okuduğum için o bölgeye aşinayım. Ama 1800'lerin sonunda Karaköy nasıl görünüyordu sorusuna cevap bulmak için kütüphanelere gittim, kaynakları inceleyip bu konuda detaylı bir araştırma yaptım” dedi.
“Türkiye'ye özgü bir joker varyantı”
Akdülger, “Bu proje benim için çok büyük bir şans oldu, Joker zaten çok ilgilendiğim bir karakter. Bu bağlamda 19. yüzyıl sonlarında, Karaköy, Fişekhane ve Beyoğlu’nda geçen; düşmüş bir saray soytarısının, düşmüş bir deli çeriyle olan ve Karagöz ile Hacivat dokularını taşıyan karşılaşmasına odaklanan bir hikaye yazdım. Çıkış noktası olarak da aklıma Karaköy’de ayakkabı boyacılarının kullandığı bir numara geldi. Fırçayı yere bırakırlar ve sen ona yardımcı olmak için fırçayı alıp verirsin ancak bir anda kendini ayakkabını boyatırken bulursun. İstanbul’a üniversite okumak için geldiğim ilk zaman, bu kerizleme metodunu çok güzel yedim ve açıkçası bende bir yer etti. Bu eylemden yola çıkarak bir hikaye oluşturmak hem komik hem de ilginç geldi açıkçası. Aynı zamanda uluslararası kamuoyunda bunu paylaşmanın faydalı olduğunu düşündüm. Hikayede modern bir Joker yok; tam tersine, karakterin özünü koruyarak onu 19. yüzyılın sonuna adapte ettik. Türkiye'ye özgü bir Joker varyantı diyebiliriz” diyerek düşüncelerini paylaştı.