Japonya'da meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremin gücü, yerin ne kadar hareket ettiğinden anlaşılılabiliyor. Deprem nedeniyle Japonya’da yer bazı alanlarda 4 metreden (13 ft) fazla yükseldi ve bir metreden fazla yanlara doğru hareket etti. Deprem nedeniyle son güncel bilgilere göre 73 kişi yaşamını yitirdi. Tahminlere göre bu rakam en fazla 100'e çıkabilir.
Ülke genelinde GPS istasyonları ağı var
BBC News’te yer alan habere göre, depreme eğilimli Japonya, yer sarsıldığında ne olacağını izleme ve ön görme konusunda oldukça ileri düzeyde bir ülkedir. Bu yüzden bu kadar hassas ölçümler yapabiliyor. Ülke genelinde stratejik noktalara yerleştirilmiş bir GPS istasyonları ağı var. Bir deprem meydana geldiğinde, bilim insanları her birinin ne kadar hareket ettiğini tam olarak söyleyebiliyor, bu da manzaranın nasıl büküldüğünü ve değiştiğini gösteriyor.
Bilim insanları deprem öncesi ve sonrasında uydu görüntülerini izliyor
Bu sistem, Pazartesi günü yaşanan depremden sonra arazinin 130 cm kadar batıya kaydığını gösteriyor. Bu arada bilim insanları, depremden önce ve sonra çekilen uydu görüntülerini karşılaştırarak Japonya'yı uzaydan da izliyor. ALOS-2 uzay aracı son geçişinde, sarsıntının kuvveti altında Dünya yüzeyinin yükselmesi nedeniyle kendisiyle yer arasındaki mesafenin kısaldığını bildirdi.
Türkiye’deki depremle arasındaki fark nedir?
Zemin en çok Noto yarımadasının batı yakasında hareket etti. Okyanus tabanı kıyıdan kayarak yaklaşık 80 cm yüksekliğinde tsunami dalgaları yarattı. Şans eseri, yükselme aslında dalgaların kıyı şeridine vardıklarında etkisini azaltmış olabilir. Ölüm sayısı Japonya’ya göre aslında fazla ve mahsur kalanları kurtarma çalışmaları halen devam ediyor. Fakat deprem büyüklüğüne göre genel olarak bu kadar az kişinin yaşamını yitirmesi oldukça dikkat çekici. Kayıp ve hasar modelleri, nihai bedelin en fazla yüz kadar olacağını tahmin ediyor.
Bu olayı geçen yıl Türkiye'de yaşanan M7.8 depremiyle karşılaştırmakta yarar var. İkisi, açığa çıkan enerji açısından genel olarak benzerdi, ancak Türkiye ve Suriye'deki ölü sayısı 50 binin üzerine çıktı. 2010 yılına ve Haiti'deki M7 depremine geri dönün. Bu korkunç olayda 100 binden fazla insan öldü. Farkın açıklaması basit; hazırlıklı olmak.
Japonya, altyapısını ve nüfusunu dayanıklı hale getirmek için büyük yatırım yaptı
Japonya dört büyük tektonik plakanın birleştiği noktada bulunuyor. Dünya üzerindeki sismik açıdan en aktif bölgelerden biri. Ülke, 6.0 veya daha büyük büyüklükteki küresel depremlerin yaklaşık yüzde 20'sinden sorumludur ve sismometreler ortalama her beş dakikada bir, bu tür olayı kaydeder. Bu nedenle Japonya, altyapısını ve nüfusunu dayanıklı hale getirmek için büyük yatırım yaptı.
Vatandaşlar iyi eğitimli ve dünyanın en gelişmiş erken uyarı sistemine sahip
İnşaat kuralları (inşaatı yönlendiren kurallar) sıkı bir şekilde uygulanıyor ve vatandaşlar sarsıntılara nasıl tepki verecekleri konusunda iyi eğitilmiş durumda. Japonya ayrıca dünyadaki en gelişmiş erken uyarı sistemlerinden birine sahiptir.
Sarsıntıdan 10-20 saniye önce uyarı gidebiliyor
Bilim insanları bir olayın zamanlamasını ve ölçeğini tahmin edemiyor ancak araçlar harekete geçtikten sonra TV, radyo ve cep telefonu ağlarına bildirimleri tetikleyebiliyor. Bu uyarılar, merkez üssünden uzaktaki bazı insanlara, en şiddetli sarsıntının başlangıcından belki 10 ila 20 saniye önce ulaşabiliyor. Bu çok fazla bir zaman gibi gelmeyebilir, ancak yerel itfaiye istasyonunun kapısını açmak, hızlı trende frene basmak ve herkesin "düşmesi, saklanması ve tutunması" için yeterli bir uyarı.