İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hakkında, 2016’da ‘FETÖ üyeliği’ iddiasıyla başlatılan ve son dört yılı gizli yürütülen soruşturmada yedi yıl sonra takipsizlik verilmişti.
İYİ Parti lideri Akşener’in avukatlığını da yapan İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bu soruşturmanın süreç içinde geçirdiği aşamaları anlattı. Poyraz, “İsmini vereceğim arkadaşlar da başta ailelerine devamla meslektaşlarına ve topluma kendilerinin yargıda bir yapılanma içinde olup olmadığını kendileri ifade edecekler ve Meclise vereceğimiz araştırma önergesiyle de Meclisin bunu titizlikle araştırması gerekiyor.” dedi.
İYİ Partili Uğur Poyraz, bazı savcılara ve gizli tanık ifadesine işaret ederek “Dönemin Cizre Başsavcısının haberi olmadan -meslektaşlarım bilir, bizi seyredenler de bilir- böyle bir gizli tanık ifadesi falan alamazsınız, bu, yargının teamülüdür. Bu gizli tanık ifadesinden sekiz on ay sonra -Cizre Başsavcısı uygulamaya göre ikinci bölgede bir başsavcılığa gider Isparta Yalvaç Başsavcılığı örnek veriyorum, Eskişehir Sivrihisar- bu başsavcı Kütahya Başsavcısı oluyor. Meslektaşlarına ihbar ediyorum bu durumu, meslektaşlarına ihbar ediyorum.” dedi.
Poyraz sözlerini şöyle devam etti:
“Genel Başkanımız Meral Akşener’e karşı bir hukuk davası kisvesiyle gerçekleştirilmeye çalışılan bir itibar suikastı. Meral Akşener dokunulmazlığı olmayan bir Genel Başkan, milletvekili değil. Meral Akşener’le ilgili 2016 yılında Yozgat’a bir CİMER ihbarı yapılıyor. ’15’inden sonra Başbakan olacağım’ dedi diye bir CİMER ihbarı. Bununla ilgili Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı konuyu araştırıyor, yetkisizlik kararı vererek ve bu yetkisizlik kararını -içimizde hukukçular var- muhatabına bildirmeden, tebliğ etmeden dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında 2016 yılında açılan soruşturma CİMER’e yazılan Meral Akşener ’15’inden sonra Başbakan olacağım dedi’ ihbarı. YouTube dâhil kamuya açık tüm kaynaklarda Meral Akşener’in Balıkesir’de bir salon toplantısında 15 Mayıs 2016’daki Milliyetçi Hareket Partisi kongresine ilişkin yapmış olduğu bu açıklama olduğunu tüm vatandaşlarımız kamuya açık kaynaklardan öğrenebilirdi. Bu metin üzerinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatıyor ama soruşturma gizli yani henüz bir kaydı yok diğer taraflarda. Devamla, 4 Ağustos 2016, darbeden on dokuz gün sonra, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı bir gizli tanık elde ediyor; gizli tanığın adı R.G. kendisine kod isim koyuyorlar, Yağmur; gizli tanığın 15 Temmuz hain darbe girişiminden beş ay önce, 16 Şubat 2016 tarihinde Cizre’de bir PKK saldırısı sebebiyle hakkında ağır ceza mahkemesinde yargılama var.
Şahıs PKK üyeliğinden, hain terör örgütü PKK üyeliğinden yargılanıyor, birden fazla şahısla birlikte yargılanıyor ama ne hikmetse bu meşhur Yağmur kod adlı R.G. 4 Ağustosta Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına bir ifade veriyor; ifade içeriği şu: Ben Cizre’de okudum, sonra Van’a gittim, ben Van’da cemaat evinde kaldım, orada cemaat evinde abiler vardı, abiler dedi ki işte, Meral Akşener’i bir siyasi partinin başına geçinmeliyiz, şudur budur, ıvır zıvır; 4-5 cümle, ben bunlara şahidim. Bakın, bunu Meral Akşener üzerinden anlatmıyorum, bu Mecliste, bu Gazi Mecliste bulunan her birimiz, bugün bizi seyreden tüm vatandaşlarımız, akrabalarımız, analarımız, babalarımız; biz bu ülkede adalete sığınacağız, yargıda bir yapılanmaya müsaade etmeden, kollukta bir yapılanmaya müsaade etmeden burada tartışacağız, burada kavga edeceğiz ama hepimiz nihayetinde gidip adalete sığınacağız. Bu müptezel gizli tanıkla Meral Akşener hakkındaki soruşturma derinleştiriliyor. Peki, bu gizli tanığın Cizre’de yargılandığı PKK dosyasında ne oluyor biliyor musunuz? Bu gizli tanık beyefendi dışındaki diğer tüm sanıklar ceza alıyor sadece bu beraat ediyor. Peki, bunun ödülü ne?
Ben 2003 yılından beri FETÖ’nün yapmış olduğu tüm kumpas davalarının avukatlığını yaptım. FETÖ’yle 2003 yılından beri mücadele ederken İYİ Parti’de kurucular kurulu üyesi olduğum günden beri ‘Biz FETÖ’cü değiliz’ diye tanımlamak zorundayız kendimizi. Şimdi anlatacağım, şimdi ismini vereceğim arkadaşlar da başta ailelerine devamla meslektaşlarına ve topluma kendilerinin yargıda bir yapılanma içinde olup olmadığını kendileri ifade edecekler ve Meclise vereceğimiz araştırma önergesiyle de Meclisin bunu titizlikle araştırması gerekiyor, hepimiz için araştırması gerekiyor, ailelerimiz, bu ülkede sevdalı olduğumuz bu milletin her bir ferdi için araştırmamız gerekiyor. Dönemin Cizre Başsavcısının haberi olmadan -meslektaşlarım bilir, bizi seyredenler de bilir- böyle bir gizli tanık ifadesi falan alamazsınız, bu, yargının teamülüdür. Bu gizli tanık ifadesinden sekiz on ay sonra -Cizre Başsavcısı uygulamaya göre ikinci bölgede bir başsavcılığa gider Isparta Yalvaç Başsavcılığı örnek veriyorum, Eskişehir Sivrihisar- bu başsavcı Kütahya Başsavcısı oluyor. Meslektaşlarına ihbar ediyorum bu durumu, meslektaşlarına ihbar ediyorum. Cizre Başsavcısı Kütahya Başsavcısı oluyor. Bunu takip edecekler, yıllarca önlerindeki o dosya yüküyle karar vermek zorunda olan bu ülkenin şerefli yargıçları, şerefli savcıları bir meslektaşlarının Cizre Başsavcılığından doğrudan Kütahya Başsavcısı olarak atanmasının ne demek olduğunu kendileri araştıracaklar. Devamla Sayın Meral Akşener’le ilgili 20 ilde bu benzeri CİMER şikâyetleri başlıyor sanki örgütlenmiş gibi. ’15 Temmuzdan sonra Başbakan olacağım’ dedi, ‘Başbakan olacağım’ dedi, ’15 Temmuzdan sonra…’ dedi. 20 ilin savcılıkları uygulamada ne yapıyorlar? Bunu terör şubelere gönderiyorlar, diyorlar ki ‘Araştırın’ Terör şubeler araştırıyor, altını tasdik ediyor terör şubeler; ‘Bu konuşma Balıkesir’de yapılmıştır. Bu konuşma içeriği 28’inci dakikada ve 34’üncü dakikada açıkça ifade edildiği üzere 15 Mayıs 2016’daki Milliyetçi Hareket Partisi kongresine ilişkindir’ Terör şube tasdik ediyor. Savcı ne yapar? Dosyaya takipsizlik kararı verir. Yok, Ankara’ya gönderiyor yetkisizlik kararıyla. İyi de ağalar, Meral Akşener ‘in ikametgâhı Ankara değil ki. Ankara’da bir soruşturma dosyası olduğundan sizin nereden haberiniz var? Meral Akşener İstanbul’da Üsküdar’da mukim, eski İçişleri Bakanı, eski Meclis Başkan Vekili. Dosyayı Ankara’ya gönderiyorlar, Ankara’da birleşiyor dosya. Meral Akşener’in kendisi, eşi, çoluğu çocuğu, bindiği her uçaktaki her yolcu, belki sizler de dâhil ve bizler de dâhil, hepimizin irtibatları, iltisakları araştırılıyor. MASAK’tan bütün detaylı hesapları araştırılıyor. Hiçbir şey yok.
Yenilenen İstanbul seçimlerine iki hafta kala üç yıldır aleniyeti olan ama bizlerin haberi olmadığı, Meral Akşener’e tebligat yapılmayan, 25 ilden verilen yetkisizlik kararının kanunen kendisine bildirilmesi lazımken bildirilmeyen ve bu dosyaya 2019 yılında gizlilik kararı konuluyor, 2019’da gizlilik kararı. Amenna ve saddakna, bir problem yok. Büyük, bağımsız ve tarafsız -ki tırnak içinde söylüyorum bunu- Türk yargısı gizlilik kararı koymuş. Gizlilik kararının konulduğu günden geçtiğimiz günlerde Meral Akşener’le ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilene kadar yani dört yılda bu dosyaya tek bir sayfa belge girmiyor, tek bir sayfa belge girmiyor; neyin gizlilik kararı bu? O yüzden bugün hukuku kendimize temel almazsak hukukla adaleti inşa etme kararlılığını ortaya koymazsak bugün ne burada ortaya koyduğumuz yasama faaliyetinin ne de bu itibarıyla övünmek istediğimiz, itibarıyla övünmeye çalıştığımız Türkiye Cumhuriyeti devletinin ne içeride ne dışarıda, ne iç kamuoyunda ne de uluslararası kamuoyunda itibarını sağlayamayız. Bunu sağlayacak güç ve kudret bugün bu salondaki var olan ve bugün bu saatte henüz var olamayan tüm milletvekillerimizin asli sorumluluğudur. Sizlerden bugün burada bir konuyla ilgili yardım istemiyorum, sizlerden bugün bu konuyla ilgili farkındalığınızı liste başı tutmanız gerektiğini ifade ediyorum. Bugün Türkiye’nin öncelikli ve ilk meselesi terördür, terörün ikinci sıraya alındığı alanda 1 Ekimde patlama oldu Meclisin önünde. Bu ülkenin önceliği terördür ama bu ülkeye yakışan ve bizlere yakışan terör dâhil her olayda, her vakada Türk hukuku kendi kurallarıyla adalet duygusuyla terör dâhil tüm sorunları yenmeye muktedir bir hukuktur.”