Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin yarın Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda görüşmelerine başlanacak. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir konuya ilişkin TBMM'de basın toplantısı yaparak şunları söyledi:
"Bu tasarı, üzülerek ifade ediyorum ki, katliam teklifinden başka bir şey değildir. Sayıları milyonlarla ifade edilen sahipsiz hayvanların kısa zamanda toplanarak kısırlaştırılacağı, olmayan barınaklara yerleştirileceği, ötanazi adı altında katledileceği, bu düzenlemeyi yasa olarak bizlerin önüne getirdiler. Bu eylemi de ötanazi adı altında yumuşatma gayretindeler. Peki, nedir ötanazi? Ötanazi, dünya genelinde uygulaması yasaklanan, bazı ülkelerde ise sınırları ve çerçevesi son derece titiz kurallara bağlanmış bireysel bir tercihtir. Yani, öldürülme isteğidir. Oysa önümüze getirilen tasarıda ötanazi ibaresinin kullanılması, uyutma ve vahşeti örtbas etme çabasıdır. Bu hayvanlar sizlerden ölmeyi mi talep ediyorlar?
AKP’nin 22 yıllık iktidarında yapılamayan, başarısız olunan, hatta kendi yakınlarına çıkar sağlamak amacıyla başvurdukları bir yöntemi, yasa metni içerisinde doğrudan itiraf etmiyorlar mı? Mevzuatla kendilerine çizilen sınır olmasa bu sorunu çoktan halledeceklermiş. Peki, neydi o sınırlama? Rehabilitasyon merkezi kurmak istediniz de bu yasa mı engelledi? Hayır. Kısırlaştırma yapmak istediniz de bu yasa mı size yapamazsınız dedi? Hayır. Peki, nedir o zaman yasanın sınırlandırdığı şey? Çok açık; öldürme eylemi. Yeni söylemleriyle ötanazi. Temel amaçları bu. Yasanın gerisi teferruattan ibaret.
"Bu kadar hayvanı nereye nasıl sığdıracaksınız"
Gerekçede toplam 105 bin kapasiteli 322 bakımevi olduğu ifade edilmiş. Tahmin edilen hayvan popülasyonu ise 4 milyon civarında. Nasıl olacak bu iş? 4 milyon nerede, 105 bin nerede? Yasa çıkınca hemen toplamaya başlanacağına göre, bu kadar hayvanı nereye nasıl sığdıracaksınız? Hayvan başına 3 metrekare yaşam alanı düşünseniz 12 milyon metrekare eder. Hazır hale getirilmiş böyle bir yer var mı? Yok. Belediyelerin bir kısmı sahipsiz hayvanları öldürürken, diğer bir bölümü kendi sınırlarındaki belediyelere, dağa, taşa, ıssıza bırakarak kontrolsüz üremeye neden olurken, şimdi ne yapılacak? Toplanacak hayvanlar, tasarının 5. maddesinin son fıkrasına göre, gidişatı önlemek adına kısa yoldan öldürülecek.
Dolayısıyla, iyi niyetlerle hizmete sokulan pek çok bakımevi, maalesef bir süre sonra hayvanlar için toplu ölüm merkezleri haline dönüştü. Büyük bakımevlerinin olduğu illerde, yıl içerisinde binlerce kısırlaştırma yapılması gerekirken, rakamlar çok düşük kaldı. Bu da üreme-katledilme döngüsünü beraberinde getirmiştir. Kırsalda yaşanan üreme sorunu göz ardı edildi, herhangi bir çözüm sunulmadı. 18 binden fazla köyde tarım ve hayvancılıkla uğraşan milyonlarca vatandaşımızın bağını, bahçesini, ekinini, sürüsünü korumak için beslediği on binlerce köpeği bulunmaktadır.
"Milyonlarca köpek için maliyeti 16 milyar liradan fazla"
Uyutma olarak tabir edilen operasyonda, bir hayvana kullanılacak ilaç ve diğer işlemlerin maliyetinin bugünkü rakamlarla yaklaşık 4 bin TL olduğu ifade ediliyor. Milyonlarca köpek için bu rakamın maliyeti 16 milyar liradan daha da fazla. Tesis maliyetlerini konuşmuyorum bile. Kısırlaştırma, 500 lira. Ki birçok veterinerimiz ücretsiz kısırlaştırma yapmaya hazırdır. Yani öldürmek, yaşatmanın kat kat üstünde. Bu maliyeti kim yüklenecek? Zaten zor durumda oldukları seçimden sonra ortaya çıkan belediyeler mi? Maliyeti bir yana, sahipsiz hayvanları öldürdükten sonra ne yapacaksınız?
2019 yılında TBMM’de oluşturulan Araştırma Komisyon raporu, bilimsel metotlarla bu sorunun giderilmesi için, yapılması gerekenleri ortaya koymuştur. Hükümet edenler, milletin iradesinin ortaya koyduğu bu önerileri bir kenara atıp, çözüm olarak kendi bildiklerini okumaktan başka bir tutum ortaya koymamaktadırlar. Bu kanun, bir çözüm yöntemi değildir."