İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM'de gündemdeki konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kavuncu, Türkiye'nin 2024 yılında yokluk ile zorlukların içine itildiğini ve AK Parti için 2024'ün istikrarsızlık yılı olduğunu söyledi. Asgari ücret artışının yeterli olmadığını belirten Kavuncu, "Asgari ücret zammı ile ilgili açıklama, hepimizi şok etti, hepimizi üzdü. Yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşayan insanlarımız adına kahretti. Bu sürecin kendisi de zaten anlaşılabilir bir süreç değildi. Toplumsal katılım var mıydı, yoktu. Sendikaların katılımı var mıydı, yoktu, ki zira TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) son toplantıya katılmadı. Konuyla ilgili ciddi bir tepki gösterdi. Sonuç itibarıyla bu sürecin sonunda 22 bin 104 liralık bir asgari ücret açıklandı. Bu asgari ücretle, Türkiye şartlarında geçinebilmek mümkün değil. Tabii hiç kusura bakmasınlar, bazı işletmeler de bu ekonomik istikrarsızlığı fırsat bilip zam üstüne zam yapıyorlar. Onu da vurgulamak gerekir" ifadelerini kullandı.
'Emeklilerle ilgili kararın habercisi'
Emekli aylıklarındaki artış oranı için umutlu olmaya çalıştıklarını söyleyen Kavuncu, "Hepimiz merakla emekli zamlarını bekliyoruz. Asgari ücretle ilgili zam yapılırken elbette işveren tarafı var, emekçi tarafı var, birçok faktör var; ama emekli maaşlarında böyle bir durum yok. Emekli maaşlarında işin sadece bir tarafı var. Yıllarca bu ülke için koşturmuş, emek vermiş, torununa bir harçlık vermek isteyen emeklilerimizden başka ortada hiçbir ilgili taraf yok. Bakalım bununla ilgili nasıl bir karar alınacak, bunu da merakla bekliyoruz. Ama asgari ücretle ilgili alınmış olan karar, maalesef emeklilerle ilgili alınacak olan kararın da adeta bir habercisi" diye konuştu.
'Süreç 6 ay önceden belliydi'
Kavuncu, DEM Parti'nin PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile İmralı'da yüz yüze görüşme talebine ilişkin, "Bir terör örgütü başından medet ummak, bir terör örgütü liderinden Nelson Mandela yaratmaya çalışacak bir tavır içerisinde olmak, Türkiye'yi bambaşka bir sürece sokar. Bu çıkmaz bir yoldur. Bakın bazı köşe yazarları, Türkiye Cumhuriyeti'nin apartheid (ayrılık) yaptığını kabul etmesi yönünde yazılar yazmaya başladı. 'Güney Afrika'da yapılan ayrımcılığa benzer bir ayrımcılığın yapıldığını Türkiye Cumhuriyeti itiraf etmek mecburiyetindedir' deniliyor. Yazıktır, günahtır. Ben Ankara Keçiören doğumluyum. Bütün samimiyetimle söylüyorum; onlarca arkadaşım vardı, kimin ne mezhebini ne etnik kökenini bilmezdik. Biz bir milletiz ve bunu bozacak, enfekte edecek hiçbir adımın meşrutiyetine inanmayız. Bu süreç 6 ay öncesinden belliydi. Mesela, 'Umut Hakkı' konusu gündeme geldiğinde ertesi gün ben TBMM'nin tavrını merak ettim. İYİ Parti dışında konu ile ilgili tek bir cümle kuran bir parti yoktu. Demek ki normalleşme süreci birçok alanı kapsamış. Normalleşme ile ilgili adımlar atılırken birçok taraf bu konunun altına imza atmış" dedi.