Özel haber: Halide Tonga
İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Fatih Koca, İYİ Parti’nin gençlerle ilişkisi, Türkiye’den göç eden gençlere ve bilim insanlarına bakış açısı, Türkiye’de gençlerin yaşadığı maddi, manevi, sosyal ve politik konulara ilişkin Elipshaber’in sorularını yanıtladı. Koca, gençlerin mecbur bırakıldığı için beyin göçüne yöneldiklerini ifade etti. KYK gibi kredi borçlarının üniversiteden sonra gençlerde bir kambur olduğunu belirten Koca, İYİ Parti'nin gençlerle etkili diyalog kurup, istihdam projelerini anlatmak için yerel seçimlerin bir fırsat olduğunu söyledi.
İYİ Parti’li Koca’nın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekide:
Beyin göçü veren bir Türkiye münferit yarınlara ulaşamaz
“İYİ Parti'nin gençlerle ilgili istihdam, yurtdışına beyin göçü, eğitim konularında bir politikası var mı? Yerel seçimlerde bununla ilgili çalışmalar gençlere anlatılacak mı?
Benim en önemsediğim konulardan bir tanesi aslında bu. Beyin göçü veren değil, beyin göçü alan bir ülke olmadan ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin münferit yarınlara ulaşabileceğini düşünmüyorum. O yüzden de o arkadaşlarımızın bu ülkeden gitmemesi gerektiği için mücadele etmiş olsam da muhalefette gücümüzün, kudretimizin, nefesimizin yetebildiği yerler var. Ama bunun için seçimler bir fırsat olacak.
İYİ Parti belediyeciliğinde onların istihdamını sağlayabileceğimiz alanı yaratacağız. Yönettiğimiz il ve ilçelerde sanayicilerle arkadaşlarımızı bir araya getireceğiz. O arkadaşların istihdamını artırmaya çalışacağız. Onları oyunun içine daha fazla sokacağız. Genç arkadaşlarımızın fikirlerini önemseyeceğiz. Ortaya koyduğu ve istediği belediyecilik anlayışını vatandaşla buluşturacağız.”
Büyükşehirler en fazla beyin göçü veren yerler
Yurtdışına giden ya da gitmek isteyen gençlerin hangi bölgelerde daha fazla olduğunu düşünüyorsunuz?
Büyük şehirlerde olduğunu düşünüyorum. Yani İstanbul, Ankara, İzmir’de.
Üniversite okumak ve KYK kredisi gençlerimizin sırtında bir kambur
Peki hangi yaşta tam anlamıyla bu fikrin şekillendiğini düşünüyorsunuz?
Bu bir süreç. Bizim ülkemizden giden yaşların yaş ortalaması 30 yaş ve altı. Bu sürece ilkokulda başlıyorsunuz. İlkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye, liseden üniversiteye. Yaşınız 24-25'e geliyor. Sizin sırtınızda o dönem üniversite okumak bir kambur. Ailenizin size maddi olarak destek vermesi gerekiyor.
Öğrencilerin birçoğu KYK kredisi kullanıyor. O noktaya gelelim. KYK kredisi sırtlarında bir kambur. İstihdam edemediğimiz öğrencilerimizin sırtına bir de böyle bir yük yüklüyoruz. Bizim ülkemizde öğrencilerimiz, mezun olmuş arkadaşlarımız için tabii ki de hayat başlıyor.
Avrupa’yı bir fırsat kapısı olarak görüyorlar
24-25 yaşındaki bir insanın bu yaştan sonra yuvasını da kurması gerekecek. Bir şeylere sahip olması gerekecek, işbirliğine sahip olması gerekecek, ev sahip olması gerekecek, araç sahibi olması gerekecek. Böyle beklentiler var. Bunların hiçbirini yapamıyoruz. Bunların yapılabilmesi için de Avrupa'yı bir fırsat olarak görüyorlar. Oradaki çöpü bile bir fısat noktası olarak görüyorlar.
Bir savaş olsa, ‘Giderlerse gitsinler’ denilen doktorlar hangi tarafı tedavi edecek?
Yurtdışına giden doktorlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şimdi doktorlara Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ‘Giderlerse gitsinler’ dediler. Biz dünyanın en güzel ülkesine sahibiz. Dünyanın en güzel ülkesine sahip olmanın da bize getirdiği sorumluluklar ve yükümlülükler var. Şu an dünyada savaş var biliyorsunuz. Biz ne yüzümüzü tamamen Avrupa'ya ne de sırtımızı tamamen Orta Doğu'ya dönebiliriz.
O yüzden biz istesek de istemesek de barışçıl bir politika izlemeye çalışsak da savaş halinde olan ülkeler arasındayız. Olası bir olumsuzlukta savaşa girmiş olduğumuzu varsayarsak, savaş halinde bir Avrupa Devleti ile savaş yaptığımızı düşünürsek, cephede ‘Giderlerse gitsinler’ dedikleri doktorlarımız karşımızdaki düşmanımızın askerini mi tedavi edecekler yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin askerini mi? Bu milliyetçi de bir konu aslında. Olası bir uluslararası politikada kişilerin pozisyonunu da etkileyecek bir durum. Milliyetçilik konusu aslında bu.
Yurtdışına gidenler artık mücadeleyi kaybettiği için bunu tercih ediyor
Yurtdışına giden gençlerin Türkiye ile ilgili milliyetçilik duygularının hafiflediğini düşünüyor musunuz?
Asla öyle düşünmüyorum. Bizim arkadaşlarımız artık bu ülkede hiçbir şekilde fikirlerin önemsenmediği, hiçbir şekilde iş bulamadıkları ve sonuçta hayatlarını idam ettirmek zorunda kaldıkları bir süreçte, onları yönetenler tarafından, giderlerse gitsinler restine karşı burada durmak için mücadele edip ve bu mücadelenin sonunda kaybettiğini düşünüp giden arkadaşlarımızdır. Yani hiçbir şekilde milliyetçilik noktasında onların da aidiyet probleminin olduğunu düşünmüyorum.