Haber: Kadir Gürhan
Sağlık emek-meslek örgütleri sağlık ortamının sorunlarını, çözüm önerilerini ve ortak mücadele stratejisini değerlendirmek üzere bir araya geldi. Türk Tabipleri Birliği’nin ev sahipliğinde yapılan toplantıya birçok meslek kuruluşu temsilcisi katıldı.
“Son bir ayda başvuran doktor sayısı 315”
‘Sağlık alanında yaşadığımız yıkım hepimizi çok zor durumda bırakıyor’ diyen Fincancı, “Toplumda artan şiddet, sağlık alanına da yansıyor. Hem toplumun dağlığını korumak hem de çalışma koşullarını iyileştirmek için çalıştık. Birlikte mücadeleyi yükselttiğimizde bunu başarabileceğimizi gördük. 2023 yılının son sekiz ayında yurt dışına gitmek için bize başvuru yapan hekim sayısı bin 964’e ulaştı. Ağustos ayında ise 315 doktor başvuru yaptı. Bu rakam bize ulaşan bilgi. Çünkü yurt dışında bu belgeyi istemeyen ülkeler de var. Bu rakam bizi korkutuyor. Bu göç başvurusu bizim geleceğimizin tehlike altında olduğunu gösteriyor” dedi.
“Mesleğimize yönelik kullanılan itibarsız dil şiddete neden oluyor”
Şiddetin her gün artarak sürdüğüne dikkat çeken Fincancı, “Silahlarla sağlık ortamlarında insanlara doktorlara saldırıyorlar. Mesleğimize ve bize yönelik kullanılan itibarsız dil bu duruma neden oluyor. Bu durum bizim ve hastalarımız arasında sağlıklı bir iletişimin gelişmesini de engelliyor. Bir yıl önce meydana gelen bir olayı mesleği itibarsızlaştırmak için kullanabiliyorlar. Her zaman mesleğin itibarsızlaştırma durumu ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Birlikte mücadele ettiğimizde sağlıklı bir toplum yaratabileceğimizi düşünüyorum. Birlikte bu dili tutturabilirsek başarabileceğiz. Sağlıklı bir gelecek için birlikte hareket etmek önemli” şeklinde konuştu.
“İş bırakmaların da dahil olduğu kasım ayında, büyük bir miting düşünüyoruz”
‘Sağlık meslek örgütleri ile birlikte yaptığımız tartışmalarla veya toplantılarla bir yol haritası belirliyoruz’ ifadelerini kullanan Fincancı konuşmasına şu şekilde devam etti: “Toplantılarımız ve tartışmalarımız devam ediyor. Türkiye’nin tüm illerinde bir araya gelerek ilk adım olarak tüm sorunları paylaşmak ve bu sorunları kamuoyuna duyurmak için bir hat çizeceğiz. Bunun sonucunda ortaya çıkan tabloyu basın ile paylaşacağız. Bunun ardından büyük bir miting ile taleplerimizi sahada göstermiş olacağız. Haklarımızı almadığımız sürece iş bırakmalara kadar giden eylemlerimiz olacak. Kasım ayında büyük bir mitingi birlikte başarmayı umuyoruz. Şiddete karşı sağlıklı bir ortam inşa eden bir çizgiyi oturtacağız. Hakkımızı alana kadar da mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
“Bu kadar tıp fakültesi ucuz iş gücü sağlamak için açılıyor”
Sağlıkta dönüşümün 1970’lerde başladığını hatırlatan Fincancı, Türkiye’de bu dönüşümün bazı ülkelerdeki gibi vahşice olduğunu söyledi. Fincancı, “Bazı ülkelerde bu daha insani koşullarda hakları da temel alan bir şekilde oldu. Türkiye’de hiçbir hak yok, tüm haklar hapsediliyor ve güvencesi olmayan sağlık koşullarından bahsedebiliriz. Türkiye’de tıp fakültesi sayısı 128’e ulaştı bu fakültelerin yarısı akredite değil, çoğunda eğitim verme yeterliliği yok. Tıp eğitimi temel bilimleri ve klinik eğitimleri ile bir bütün. Tıp öğrencileri fakültelere gittiğinde karşılarında ders verecek kimseyi bulamıyorlar. Hastanesi olmayan tıp fakülteleri var. Bu kadar tıp fakültesi ucuz iş gücü sağlamak için açılıyor. Tüm bunlara rağmen Türkiye dış ülkelerde tıp açısından değer gören bir ülke” diye konuştu.