İş insanı Fesih Zeki Mert ve Prof. Dr. Himmet Karadal, Elips TV’de Gündem Arası programında Sibel Yazıcı'nın sorularını yanıtladı. Mert, girişimcilik özellikleri, ekonomi, girişimciliğin toplumsal faydaları, geçtiğimiz seçimdeki Bingöl şehrinden bağımsız adaylık sürecini ve siyasete ilişkin gelecek planlarını anlattı.
Yönetim ve Strateji alanında Prof. Dr. Karadal ise, Uluslarası Girişimcilik ve Sosyal Bilimler Kongresinin akademik geçmişinden, bilimsel öneminden, girişimciliğin Türk Dünyasındaki örneklerinden ve bilimsel yansımalarına değindi.
Uluslarası Girişimcilik ve Sosyal Bilimler Kongresinin bu yıl 9’uncusu düzenleniyor
Uluslarası Girişimcilik ve Sosyal Bilimler Kongresi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Karadal, girişimcilik denilince ticari faaliyetler akla geliyor halbuki girişimcilik dediğinde ilk akla gelmesi gereken inovasyon yani yenilik gelmelidir. Yenilik olan yerde risk de vardır. Kaynakların ve üretim faktörlerin de organize edilmesi önemlidir. Sermaye ve finansal, doğal kaynaklar, bilgi ve girişimcilik kaynakları ile üretim ortaya çıkar. Girişimcilik ne kadar gelişmişse ülke de o kadar gelişir. Ticari ve sosyal girişimcilik, yeşil, kamu, akademik, sanat gibi birçok yönlü girişimcilik yönleri vardır. İstihdama katkı sağlar, toplumsal katkıda bulunur.
Uluslarası Girişimcilik ve Sosyal Bilimler Kongresini 2018 yılından beri yürütüyoruz. Bu yıl 9’uncusu düzenlenecek. İlki KKTC’de düzenlendi. O kongrede 370 akademisyen vardı, 264 bildiri sunuldu. 2’incisi Kapadokya’da düzenlendi. 9’uncusunu 7-10 Kasım arasında Özbekistan’da düzenleme kararı aldık.
Türk Dünyası’nın önünü açmak, gündeme getirmek, farkındalık oluşturmak, dünyanın birçok ülkesinden kişileri bir araya getirmek için güneşin doğduğu yer Özbekistan Taşkent’i seçtik. Birçok alanda bilim konuşmaları yapılacak. Her yıl kongre düzenli devam edecek.
İş insanı Mert: En zor dönemlerde başarılı olan kişi girişimcidir, herkes girişimci değildir
Uluslarası Girişimcilik ve Sosyal Bilimler Kongresinin sponsorları arasında yer alan iş insanı Fesih Zeki Mert de kongrenin önemini değerlendirdi. İş insanı Mert, girişimcilikle ilgili kongrelerde konuşmacı olduğunu ve o sayede Prof. Dr. Himmet Karadal ile tanışıp, Taşkent’teki kongrede konuşmacı olarak davet edildiğini söyledi. Mert sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Ben bir girişimciyim. Girişimciliği pratik hayatımda öğrendiklerimi bilimsel alanda da aktarıyorum. Hocamızın da Küresel Girişimcilik kitabı var hatta. Bu kitabı incelemiştim. Pratik hayata da uygun bir kitap. Girişimcilik yeni bir yoldur, keşiftir sadece ekonomi değildir. Girişimci kişi risk alır. Ya da girişimcilik sadece babadan kalan parayla “İşte ben iş yapacağım, yeni fabrika açacağım” vs demek değildir. Girişimci insan bana göre, en zor dönemlerde hayatında hayata tutunmak için var olduğu bir dönemde ona yol açan, gerçekten kendine inanan, kendini keşfeden ve bu yolda gerçekten “Ben başaracağım, ne yapabilirim” demeli, sorular sormalıdır. Kendi hayal ettiği ötesinde de hayallerini gerçekleştiren kişidir. Disiplinli şekilde çalışıyor, inanıyor, inandığını çevresine de inandırabiliyorsa, bunun için mücadele edebiliyorsa hiçbir şey kazanmasa bile tecrübe kazanacaktır.
Girişimci kendisini düşünmez, toplumu düşünür
Ben 27 yıl önceki hedeflerimin hepsini tek tek gerçekleştirdim. Kapı kapıyı açar durumu ile yeni hayallere yelken açtım. Girişimci adam parayla ilgilenmez, ne kadar kazandığına zarar ettiğine bakmaz, ne kadar değer yaratırım, neleri başarırım diye bakar. Bu sürecin içerisinde de kendisini düşünmez. Ben şahsen kendimi asla düşünmem. Ben yarattığım şeyin aileme, topluma ne değer kattığına bakarım. Gelecek nesile nasıl rol model olurum derdindeyim. Bu en büyük bırakılcak mirastır. Onun için yaptığım her şeye daha da değer katarak devam edeceğim.
İngilizler, “Düne kadar akıllıydım şimdi ise tecrübeliyim” der. Ben de girişimcilikte başlangıç noktasında olduğumu düşünüyorum. Yeni başladığımı düşünüyorum. Hayallerimin ötesinde bir başarıyı elde etmek istiyorum. Gençlere, çocuklarımıza öncelik etmek istiyorum.
Girişimci kadınlarımız kendilerine inansınlar, beşiği sallayan dünyayı sallar
Girişimci kadınlarımız da kendilerine inanmalıdır. Her zaman söylüyorum, beşiği sallayan dünyayı sallar. Kadınlarımız kendilerini keşfetmeliler. Hayallerinin ötesinde düşünerek, o düşünceye inanarak, disiplinli şekilde çalıştıkça öz varlıklarını kontrol edebilecek ve önündeki engelleri de aşabileceklerdir. En başta inanmak gerekir. İnanmak, paylaşmak ve karar verdikten sonra asla kimseyi dinlememek gerekmektedir.
Başarmak bazıları için sonuç almaktır. Bir işe başlamak o işi başarmak da başarıdır, cesaret ister. Cesaretin yoksa hiçbir şey başaramazsın. Birikimli donanımlı insanlarla çok karşılaştım. Ama cesaretleri yok. Girişimcilik aynı zamanda liderlik vasfı taşımayı gerektirir. Öncülük etmek gerekir, ekip ruhuna inanmak ve paylaştırmak gerekir. Kendine inandığın kadar ekibine de inanman gerekir.
Girişimci gençleri, akıllarımızı kendi ülkemizde tutmamız gerekiyor. Hayallerini yurt dışında gerçekleştirmek istiyorlar. Kendi ülkemizde bu hayalleri gerçekleştirmelerini sağlamalıyız, yardımcı olmamız gerekiyor. Zor şartlarda başarıya giden girişimcidir. Ülkenin şartları ağır olabilir. Tavsiyem, gitmeyin gençler, ülkemizi terk etmeyelim. Burada kazanmalıyız.
Siyasete adım attım ve çok şey öğrendim
Geçtiğimiz seçimlerde bağımsız aday oldum. İnsanlara fikirlerini anlatma alanı oluşuyor siyaset sürecinde. Bu da beni mutlu ve motive ediyor. Seçim döneminde DEVA Partisinin ittifak kararından sonra oradaki aday adaylığımdan ayrılarak bağımsız aday olma kararı aldım. 43 yaşındayım. Bingöl’de bağımsız aday oldum. O süreçte çok şey öğrendim. 43 yaşına geldim belki 43 yıldır o kadar şey öğrenmedim. Yaşımın ve enerjimin en uygun olduğu dönemde halkıma yararlı olabileceğimi düşündüğüm için geçtiğimiz seçimlerde aday oldum.
Çevrem, ailem, arkadaşlarım karşı çıkmasına rağmen ben kararımı uyguladım. İyi ki diyorum, keşke demiyorum. Bugün olsa yine aynı kararı verir ve pişmanlık duymam. Bingöl çok iyi bir halk, Herkesi kucaklıyor. Teşkilatım yokken bu kadar oy almak beni bi nebze de olsa rahatlatıyor ama çok başarılı olduğumu düşünmüyorum.
Türkiye değişsin ki Bingöl de değişsin. Türkiye, 20 yıldır iktidarda olan bir partiye yine güvendi ve oy verdi. Değişmedi. Bingöl de değişmedi. Buna rağmen 5 bine yakın oy almak başarıydı tabi ki. HDP’li, AK Parti’li, MHP’li veya başka partiden olup da bana oy veren herkese tekrar teşekkür ediyorum. Ben Bingöllüyüm ve Bingöl’ü de seviyorum.
Tehditler inanan insanlar için bir şey ifade etmez
O süreçte çok tehdit aldım. 106 tane tehdit aldım. İnanan insanlar için tehditlerin hiçbir anlamı olmadığını bence tehdit edenler öncelikle bunu anlamalıdır. İkincisi, diğer partiler örneğin AK Parti, “İyi adamdır, başarılıdır ama bağımsız adaydır, kazanamaz” gibi psikolojik algılarla seçimi götürdü. Bingöl’de eğer 1 ay daha sürem olsaydı çok daha farklı bir sonuç olacaktı. Çünkü 1 ayda kendimi anlatma fırsatı bulamadım. İlçelere, köylere gidemedim. Aldığım oyların çoğunu şehir merkezinden aldım. En çok da şehir merkezinde çalıştım.
Para dağıtma meselesi ile ilgili hakkımda konuşuldu. Rüşvet veren de alan da şerefsizdir. Ben bunu talep ettiysem ilkelerimden taviz vermişim demektir. Ben de isteyenlerle aynı duruma düşerim. Benden rüşvet isteyen çok oldu. Ben vermedim. İnsanlar bu durumda iftira atabiliyor. Alnım aktır, 40 yıl daha geçsin bir tane adam çıkıp diyemez ki ‘Fesih Zeki Mert rüşvetle oy aldı”. Ben o süreçte iki kişiye sadece bana oy verin dedim, hiç kimseye bana oy verin demedim. Yok söz almış, Kur’an’a el bastırmış vs… Ben böyle bir adam değilim. Ben böyle büyümedim. Benim ilkelerim, prensiplerim var. Ben kazansam da kazanmasam da tecrübe kazanıyorum. Kendime çok şey kattığımı düşünüyorum. İnsanları tanıdım bu süreçte. Bazı insanların dediği gibi de ekibim beni kandırmadı. Palavraya gerek yok.
Biz farklıyız, ülkemiz için vizyon koyuyoruz
Bazı analistler geldi dedi ki “Ben senin analistini yaptım, bir oy alabiliyorsun.” Bana analist yapma kardeşim, kendine yap, kendini geliştir. Ben analistlerimi yapıyorum zaten. Doğru ve yanlışların eleştirilerini yapıyorum. Ben Bingöl’de siyaseten bir kırılma yaşamadım. Ben toplumsal çözüm için siyaset üretiyorum. Eğer birilerini kaydırmak istersem diğerlerinden ne farkım kalır? Vekil olup, çocuğumu, kızımı müdür yaparsam diğer vekillerden benim ne farkım var?
Biz farklıyız. Önümüze ülkemiz için, şehrimiz için bir vizyon koyuyoruz. Geleceğimiz için vizyon koymaya çalışıyorum. Ama şunu söyleyeyim bireysel pansumanlarda Fesih Zeki Mert yoktur. Enerjimizi boşuna tüketmeyin.
Yine aday olcağım, İstanbul’u yönetmek istiyorum
Ben siyasete girerken Bingöl’ün vekili olayım derdim yoktu. Benim koltuğum Bingöl’ün vekilinden çok çok üstündür. Benim bir hayalim var. Benim vizyonum, planım, rüyam var. O rüya yarım kalmayacak, tamamlanacak. Benim önümüzdeki süreçte için yerelden daha çok genelde planlarım var. Planlarımı gerçekleştireceğim.
Bingöllüyüm, Bingöllü olmaktan da gurur duyuyorum. Bingöl’de aday olurken o siyasete girişimin ilk adımıydı. Benim İstanbul’u yönetme hedefim var. İstanbul’u yönetmek istiyorum. İstanbul’u yönetmek için ilk adımı Bingöl’de attım. Sadece Bingöl üzerinde bir seçmen stratejim yok. Er veya geç ben İstanbul’u yöneteceğim. Çünkü girişimci olarak diyorum ki, ben buna inandım. Benim İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığım kesinlikle olacak. Şartlar üzerinde çalışıyorum. Teklifler var. Gönlümün olduğu bir yer var orayı bekliyorum.
Gönlüm DEVA Partisinde
Gönlüm her zaman DEVA Partisinde. Orada siyasete başladım. Gönülle gerçekler bazen örtüşmeyebilir. Gönülden değil, bilinçli ve profesyonel şekilde sürece bakıyorum. İstanbul’u yönetme adayı olduğumu, İstanbul’u yönettikten sonra da İnşallah bir gün bu ülkeyi de yöneteceğiz. Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek insanların olduğu bir ülke hayal ediyorum, Türkiye’den Avrupa’ya gidilen bir ülke değil.
Enflasyon doğru politikalar yürütülürse 3-4 yıla ancak tek haneye iner
Ülkemizin ekonomisi kötü durumda. Enflasyon varsa faiz vardır. Enflasyonla herkesin cebinden her gün para çalınıyor. Algılarla gerçekler örtülemez. Bir seçimi daha kazanalım diye anlık hareket edemezsin. Enflasyon şu an ulusal bir mesele. Bingöl gibi bir yerde kiraların 10-15 bin olduğu söyleniyor, İstanbul’da kiralar 30-40 bin lira olmuş. Bu insanların kazançları ne ki? Bu konuda net bir politika var. Çalışmaları takdirle izliyorum. Yanlış olursa eleştiririm. Bugün gerçekçi ekonomi politikası yürütülüyor. Bu vatandaş olarak beni mutlu ediyor. Bu böyle devam ederse 3-4 sene içerisinde enflasyon yavaş yavaş düşecek. Bir günde ya da beş ayda yüksek enflasyonu çözebilecek olmaları bana inandırıcı gelmiyor. Ben ekonomistim, para politikasından anlarım. Bu uzun soluklu bir süreçtir, kısa bir süreç olduğunu kimse bana inandıramaz. Bu durumun ciddi şekilde üzerine gidilmesi gerekmektedir. Enflasyonun tek haneye düşmesi bu şekilde giderse ve sıkı denetimler yapılırsa 3-4 seneyi ancak bulur. Seçime kadar bu süreç yönetilir seçimden sonra bırakılırsa bu iş olmaz. Elimizi taşın altına koymayı bırakın bedenlerimiz taşların altında, nefes alamıyoruz artık.