Gençlere girişimcilik üzerinde tavsiyelerde bulunan Fesih Zeki Mert, çocukluğundan bu yana girişimcilik serüvenini, hayatının kırılma anlarını, birçok ülkede yaptığı üretim çalışmalarını ve hedeflerini tek tek Elips Haber'e anlattı.

“Ben çocukluğumdan bu yana girişimciyim”

Soru: Girişimcilikle ilgili birçok alanda faaliyet gösteriyorsunuz. Kanada, Çin, Kazakistan ve Türkiye’de önemli faaliyetlerde bulunuyorsunuz Kanada'da entegre fabrika çalışması var. Yeni hedefler var mı? Bu noktaları hayal ettiniz mi? Çocukluktan başlayalım isterseniz. 

Aslında bu başarı hikâyesinin arkasında anlatılması gereken çok konu var. Bunlara bazı zamanlar kelime bile bulamıyoruz. Bazen gerçekte hayal ettiğimiz yerde miyiz? Başlangıç noktasında mıyız? Doruk noktasında mıyız? Bunları biraz açacağım size. Girişimcilik aslında küçükken başlıyor. Ben çocukluğumda da bir girişimciydim. 15-16 yaşlarındayken bir girişimciydim. Para kazanabiliyordum. Hem okuyordum hem de para kazanıyordum. Liseyi bitirdikten sonra hayallerimin daha büyük olduğunu düşünerek İngiltere’ye gittim.

Fesih Zeki Mert (4)

“17 yaşında iken ihracatla uğraşıyordum”

Soru: Çocukluğunuzda ne satıyordunuz? Ne iş yapıyordunuz?

Fotoğraf makinesini bile ilk köye getiren benim. En çok fotoğraftan para kazanıyordum. 17 yaşında iken İran’a gidip ihracatla uğraşıyordum. Kendim yalnız pasaport alamıyordum. Annemin rızasıyla pasaport almıştım. Şu anda 18 yaşında bir gence baktığımda çocuk olarak görüyorum fakat ben 17-18 yaşında iken başka bir ülkeye gidebiliyordum. Hayallerim çok büyüktü büyük şeyler başarmak istiyordum. Çocukluğumdan bugüne kadar para endeksli çalışmadım. Beni motive eden tek şey başarıydı.

“Kendimi daha keşfedemedim”

Soru: İran’da yaptığınız işler sizi ateşledi mi? Ben şunu ve bunu yapmalıyım gibi bir projeksiyon oluştu mu sizde? Yoksa zaman mı insanı bu sürece götürüyor?

İnsanı başarıya götüren başarıdır. Siz şimdi bir iş yaparken özgüveniniz gelişiyor. Ben bunu yaptım. Daha iyisini yapayım. Siz kazandıkça başardıkça başka kapıları aramaya başlıyorsunuz. Her başardığınız noktanın arkasından bu da yeterli değildir. Kendinizi tanımaya başlıyorsunuz aslında. Başarmak için girişimci olmak için gençken bir zaafın olabilir. 25’li yaşlardan sonra kendimi keşfetmeye başladım. Kendimi nasıl keşfedebilirim? Neyim? Ne yapabilirim? Ben ne kadar şey yapabilirim? Aslında son 15-20 yıldır kendimi keşfetmekle uğraşıyorum. Hala daha başlangıç noktasında olduğumu düşünüyorum. Daha çok şey keşfedebilirim. İnsanoğlu kendini keşfetmeli, yapabileceklerini keşfetmeli. "Bu yaptıklarım yeterli midir? Yeterliyse ne yapmalıyım?" diye kendine soru sormalı. Ben aslında başarının arkasındaki en önemli şeylerden bir tanesinin kendini sorgulamak ve kendini keşfetmek olduğunu düşünüyorum.

“Rol modelim yok”

Soru: Keşfetmek dediniz. "Kendimi aslında daha keşfedemedim, işin başındayım" diyorsunuz. Peki, rol model aldığınız birisi var mı?

Gerçekten bunu samimiyetle söylüyorum. Rol modelim yok. Ben kendim bir rol model olduğumu düşünüyorum. Rol model olarak aldığım biri yok. Rol model olmak istediğim kesin.

Fesih Zeki Mert (5)

“'Benim rol modelim sensin' diyen onlarca kişiyle karşılaşıyorum”

Soru: Sizi rol model alıyorlar mı? Söylüyorlar mı bunu?

Ben en az yüzlerce gençten duydum. "Benim rol modelim sensin". Ben bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bence gençlerin önü açılmalı tecrübelerimizi en iyi şekilde gençlerimize aktarmalıyız. Bu tecrübenin kolay kazanılmadığını anlatmalıyız. Bunu isterse günlerce konuşalım. İnsanoğlunu gerçekten girişimcilik üzerine, kendini keşfetme üzerine yıllarını veriyor. Bunu bir kitapla, birkaç saat konuşmayla dile getirmek çok zor. Sadece dile getirebildiklerimiz önemli şeyler. Önemli noktaları dile getirebiliriz. Ben hala daha kendimi keşfetme noktasında başlangıç noktasında olduğumu düşünüyorum. Bundan sonra daha çok şey başarabileceğimi düşünüyorum.  40 yaşına kadar akıllı olduğumu düşünüyordum. 40 yaşından sonra akıllı değil tecrübeli olduğumu düşünüyorum. Artık bundan sonra tecrübelerimin daha iyi eskide yaşadığım hatalardan daha iyi bir girişimcilik hikâyesi yazma peşindeyim aslında. Geldiğim yer, bütün Anadolu çocuklarının kırılma noktalarından bir tanesi… Kendi çocuklarımıza özgüven konusunda yardımcı olmuyoruz. Tam tersine engelliyoruz. "Senin Ankara’da dayın var mı? Arkanda kim var?" yani aslında o çocuk bir kere başlangıç noktasında birilerine muhtaç ediyorsun. Aslında onun hiçbir şey olmadığını söylüyorsun. Bizim bunları aşmamız gerekiyor. Girişimcilik önce eğitim, aile eğitimi ile başlar. Eğitimde başlanmalı, ortam çok önemli. Ama maalesef geldiğimiz topraklar buna büyük bir engeldir. Çok yetenekli gençlerimiz var. Ama bu gençleri hiçbir zaman kendilerine yardımcı olmaktansa, onlara negatif enerji veriyoruz.

“Bütün dünyanın Malatya olduğunu düşündüm”

Her başarılı olanın arkasında birileri var diyoruz. Birlerine muhtaç etme yani onu oraya yönlendirme konusunda gerçekten müthişiz. Ben buna karşıyım. Önemli olan çocuklarımıza özgüven verebilmek. Başarı bilecek çok şeyin olduğuna inanıyorum. Ben Bingöl Karlıova’nın kırsal kesiminde bir köyde doğdum. Bizim dönemlerimizden kitap, internet bile bulmak zordu. Şöyle düşünün; ben kırsal kesimde ilkokulu okudum. Malatya’da şehri ilk görürken bütün dünyanın Malatya olduğunu düşünüyordum. Bütün dünya burada diyordum. Bizim dönemimizde bir insan çıkıp da böyle bir şey başarabiliyorsa... İletişim çağını yaşayan bu gençlerin daha çok şey başarması gerektiğine inanıyorum.

“Hayallerimi sorgulamaya başladım”

Soru: Yurt dışına gittiniz. Yurt dışındaki çalışmalarınız nasıl başladı?

Benim yurt dışı tecrübem İngiltere ile başladı. Önce bir restoranda çalışmıştım. Birkaç ay restoranda çalıştıktan sonra bir arkadaş başka bir restoran açmıştı. Kendi restoranı bana borç olarak satmıştı. Ben hiç düşünmeden almıştım. İlk iş tecrübem orada başlamıştı. Hem daha 20’li yaşlarda iken çok güzel bir para kazanıyordum. Bu zaman içerisinde insanın, kendisi ile hesaplaştığı dönemler oluyor ya, o dönemlerden. Ben başaracağım. Çok kişi bana "hayalci" dedi. İngiltere’de ilk restoran işinde uğraştıktan sonra belli bir param vardı, araba ev düşünürken sordum. Ben bir restoran sahibi mi olmak istiyorum. Hayalim bu muydu? Hayallerimi sorgulamaya başladım. 2-3 ay kendimle çelişki içerisinde yaşıyordum. En son karar verdim. Restoranımı sattım. Parayı annemle babama verdim. Yeniden başlamaya karar verdim. Yeniden başlayacağım dedim. 3 bin sterlin ile Kanada’ya gittim.  Kanada’ya giderken restoranı satmadan babam İngiltere’ye geldi. Anadolu insanı. Bir restoran almak onun için çok büyük bir başarıydı. "Sen durmuyorsun. Sen belanı bulacaksın. Sen bizi perişan edeceksin" gibi söylemlerde bulunurdu. Beni suçlamaktan adam hiçbir sıkıntı görmüyordu. Başardıklarımla yetinmememin bela açacağını düşünüyordu. Onun da başını belaya sokacağını düşünüyordu. Ailenin de başını belaya sokacağını düşünüyordu. Ona parayı verdim. Al bu parayı ben parasız gidiyorum dedim.

Fesih Zeki Mert (3)

“İş şevkimi kırmaya çalıştılar”

Kanada’ya gittim 11. ayın 4’üydü. 2002 yılıydı. Çok soğuktu Kanada. 3 bin sterlini de 2 ay geçmeden tükettim. İş de bulamamıştım. Hiç kültürünü tanımadığım bir ülkeydi. İngilizcem iyiydi. Hiç kimseyi tanımıyordum. Yüzeysel olarak tanıdığım insanlar vardı. "Ben ne yapabilirim?" diye düşündüm. Bir tanıdığımızın sıva şirketine girdim. Bana saatte 10 dolar veriyorlardı. 1-2 hafta geçti. Biz 10 dolar kazanmıyoruz. Ben sana 9 dolar vereceğim dedi.  Saatimi düşürdü.  Ben hayatımda inşaatta çalışmamıştım. 1-2 hafta geçti tekrar konuşmak istediler. Ben istifa ettim. Anladım bir daha düşürüyorlar. Beni başarısız, çalışmayan imajı ile bir gencin hayalini kırma, girişimi oldu. Bir gencin şevki 1-2 dolar daha az vermek için kırmış oldular. Benim aşkımı kırmaya çalıştıklarını düşünüyorum.  Ben işi bıraktım. İşi bıraktıktan sonra çok zorluk çektim. 4 gün bile yemek bulamadığım oldu.  Evde hiçbir şey yoktu.

"200 dolar benim dönüm noktam oldu"

Artık bayılacak durumda iken, bir gün eve gidiyordum. İş aradım, bulamadım. Kış ayında fazla dışarıda da bekleyemiyorsun. Bir baktım bir tane araba tamirci yeri eleman aradığını söyledi. Kanada’da bir işe girince bir saat bile çalışsan bir günün parasını alıyorsun.  Gittim adam bana dedi ki "yarın gel başla, sen arabada anlıyor musun?", "Evet" dedim ama bilmiyordum. İki gün çalıştım tamircide. Bana 400 dolar bir para verdiler.  Kendimi hemen bankaya attım; 400 dolar çeki yatırdım. Kendime bir ekmek aldım. Kuru ekmek yiyerek alışveriş yaptım.  200 dolar gibi bir alışveriş yaptım. 200 dolar param kaldı.  100 dolarla bütün Toronto’yu gezmek için aylık pas aldım. Artık 200 dolar benim dönüm noktam oldu. Her şey o 200 dolar ile başladı.

“Karnım tokken duramıyorum”

Sahip olduğum şirketin Toronto’nun doğusuna giderken bir iş alanını gördüm. Oraya gittim. Şapka yok ayakkabı yok. İçeri girdim. Her yerde bir bağırma sesler çıktı. "Çık dışarı sen kimsin? Ayakkabın nerede? Şapkan nerede?",  "İş arıyorum" dedim. Adam bana baktı 60’lı yaşlardaydı. "Ne iş yapıyorsun?" dedim "her işi yapıyorum". dedi "her iş yapan hiçbir iş yapmaz." Dedim "benim işe ihtiyacım var.", "Ne istiyorsun" dedi? "Ne istiyorsan yaparım" dedim. Dedi "o zaman gel buraya şantiye şefi ol. Bekçi ol. Ben sabah geleceğim, akşam geleceğim. Sen burada göz kulak ol.", "Tamam" dedim. O dönemki aç dönemime göre güzel bir parayla işe başladım.  Tabii ki hiçbir şey anlamıyordum.  İnşaatla uğraşmaya çalışıyordum. Planları okudum. Kendimi geliştirmeye çalıştım. O işi çok güzel bir şekilde bitirdim. Onlar bana Kanada’nın başkentinde iş verdiler, ama ben işi bırakmak istedim. Ben kendilerine ve arkadaşlarıma dedim ben işi bırakıyorum, kendi işimi kurmak istiyorum. Arkadaşlar dedi ki senin karnın tok olduğunda durmuyorsun. Babam aklıma geldi. Bir daha çalışayım dedim ben de. Tekrar açılık ve sefalet çekmemek için. 6 ay daha orda kalıp, işi bitirdim ve döndüm. İstifamı verdim.

“Şirketin tamamını aldım”

Sıva şirketi kurdum. Kısa dönemde de gece gündüz çalışarak en büyük sıva şirketini kurdum. İşlerimiz büyüdü birkaç tane fabrika açtım. Kendi iş alanlarım inşaatla ilgili… İşlerim çok iyiydi.  2017’nin Mart ayında beni işe alan patronum beni aradı. Bir kahve içmeye gittik. "Ben payımı satmak istiyorum, 72 yaşına geldim" dedi.  Uğraşmak istemediğini söyledi. İlk iş aşkım olduğu için hiç düşünmeden tamam dedim. Yüklü bir para istedi. Tamam dedim. Hiç pazarlık yapmadan kabul ettim. 2017’nin Mart ayında ben şirketin yüzde 50’sini aldım. Bir tane Alman ortakla geçinemiyordum. Ortak olunca hiç anlaşamamaya başladık. Ben bir iş aldım. Gelip bana kendini ne zannediyorsun dedi. Şirketi batıracaksın dedi bana. Büyük bir işti. Sorun yok, kârını sana vermeyeceğim dedim. Zararını çekiyorsam, kârını da paylaşmayacağımı söyledim. Çalışma imkânımız yok dedi.  Adamın negatif yaklaşımından ben de bıkmıştım. Para kazanıyordum. İşlerimde iyiydi. Ben bununla mı uğraşacağım dedim. Şirketi ver ya da al dedi. Tam yerinde söylediniz dedim. Ben satmak istiyorum. Aldığımız fiyatı biliyorsun dedim.  Aynı parayı ver al dedim.  Sonra ben bu yaştan sonra uğraşmam dedi. Onun payını da aldım.  Kasım 2017’de Van Horne şirketinin tamamını aldım.

Fesih Zeki Mert (2)

“Şirkete gençleri aldım, 35 yaş statüsünü koydum”

Evet, bu tarih.  Özellikle hem ulusal hem uluslararası alana girişimizin kırılma noktası 2017 Kasımdır. Şirketi aldım. Şirketin yönetim kurulunu değiştirdim. Yeni bir yapılandırmaya gittim.  Yönetim kurulunda 35 yaş üstünü bulundurmadım. Hepsi üniversiteyi yeni bitirmiş, stajyer olarak gelmiş gençleri aldım.

“Kanada’nın en büyük 10 şirketinden 1’i”

Soru: Kanada’da şirket ne durumda şu anda? O güne durumdaydı? Bugün ne durumda?

2022 yılına kadar yüzde 9’luk bir büyüme yaşadık 2022-2024 yüzde bin yüz büyüme yaşadık. Yüzde 2 bin bir büyüme. 7 yılda bir gelişme yaşadık. O zaman da büyük bir şirkettik.  Şimdi de Kanada’nın en büyük 10 inşaat şirketlerinden biri. Kanada’nın değişik devletlerinde iş yapan, binlerce insanı çalıştıran, saygın bir inşaat şirketi.

“Uluslararası bir şirket olduk”

Soru: Çin’de yatırımınız var. Kanada’da entegre çalışması yürüyor. Kazakistan’da aynı zamanda fabrika ve farklı yatırımlar yapıyorsunuz.  Dünya’nın birçok noktasında çalışmanız var. Yeni Zelanda ve Tayland’da sürekli aktif gidip geliyorsunuz.  Burada Türkiye’de nasıl çalışmalar yürüyor?

2019’da ilk Kanada’nın değişik yerlerinde iş yaptıktan sonra, benim hayalim olan uluslararası şirket olma yolunda 2019’da İstanbul’da iş yapmaya başladık. 2019’da şimdiye kadar İstanbul’da işlerimiz var çalışıyoruz. Bingöl’de de iş yaptım. İhale ile değil kendi üst yatırımlarımızla iş yapıyoruz.  Son dönemlerde de uzak doğuya doğru gidelim. Bir şeyler yapalım gibi. En son Çin’de bir fabrikanın ortaklığını aldık.  Şu an Yeni Zelanda da başka bir ortaklık için son noktadayız.  Prensip üzerinde anlaştık. Tam imzalamadık ama ayın sonuna kadar, Yeni Zelanda’daki iş bitmiş olacak. Boru fabrikamız olacak, onun üzerine çalışıyoruz. Makinalarımızı aldık. Binanın bitimini bekliyoruz. 2025 Ocak, Şubat gibi orada da başlamış olacağız. Kanada’da inşaat malzeme öğretimi ile ilgili entegre merkezi kuruyoruz. Fabrika değil, kurduğumuz entegre merkezi 17 parça birleşimi. Büyük bir tesis 35 değişik üretim kapasitesine ulaşabilecek çalışmanın içindeyiz.  2025 sonuna kadar bunu hedefliyoruz. 

Fesih Zeki Mert (1)

“Başarı beni mutlu ediyor”

Soru: Başta sormuştum doruk noktası neresi? Doruk noktası burası mı?

Samimi şekilde söylemek istiyorum.  Yeter ya da başlangıç gibi bir şeyim yok.  Bence biz yeni bir başlangıç noktasındayız. 44 yaşındayım.  Daha çok şeyi yeni başarabileceğime inancım tam.  2025’in sonunda 2026’da Kanada’da tek şirket olma. Birinci şirket olmak istiyorum. Bu benim hayalim sonrasında global bir şirket yolunda, hızlı bir yol alabileceğimizi düşünüyorum.  Benim hayallerim parayla dur ya da bütün şeylerim bir başarı, başarı mutlu ediyor. Ben başarı endeksli bir adamım.  Çözüm noktasında mutlak tercihi asla sürece bırakmam.  Net bir şekilde bakarım. Çözüm noktasında da neye mâl olursa olsun, geriye adım atmam sonuna kadar götürürüm. Başlangıç noktasındayız. Bir sürü insan çok şey başardığımızı düşünüyor. Hatta bununla ilgili bir kitap var.  ‘’Bingöl’den Kanada’ya bir girişimcinin başarı hikâyesi’’ adlı.

Fesih Zeki Mert (6)

“Son 1 ayda 5 ülkeye, onlarca şehre gittim”

Soru: 19 Temmuz’da bu yayını gerçekleştiriyoruz. Son bir ayınızı anlatır mısınız? Mesela 19 Haziran’da neredeydiniz? O süreçte ne yaptınız? Nasıl bir süreç geçiriyorsunuz?

Kulis: Yeniden Refah Parti’sinden iki üst düzey isim daha istifa ediyor Kulis: Yeniden Refah Parti’sinden iki üst düzey isim daha istifa ediyor

19 Haziran’da Kanada bulunuyordum. Şu an entegre tesisi ile uğraşıyordum. Bizim inşaat şirketi ile pek fazla ilgim kalmadı. Sistem çalışıyor. Arkadaşlar bizden daha iyi yapıyorlar. Ben 19 Haziran’da entegre tesisi ile uğraşıyordum. Ay sonunda Türkiye’ye geldim. Birkaç gün sonra Çin’e gittim. Ankara sonra tekrar İstanbul. Çin’den birkaç şehre gittim. Sonrasında Yeni Zelanda’ya gittim. Katar’a geldim. Katar’dan Türkiye’ye İstanbul’a geldim.  Birkaç gün çalıştım. Birkaç gündür buradayım. Bu dönem içeresinde siyasi işler, kendi işlerim, insani ilişkilerim, gençlerle ilgili Romanya’da gerçekleşebilecek uluslararası girişimcilik kongresine davetliyim. 22 Temmuz’da Birleşmiş Milletler bünyesinde gerçekleşecek Cenevre’de girişimcilik, dijital dünya ve orta doğu diye bir yere beni konuşmacı olarak davet etmişlerdi. Zamanım olmadığı için gidemeyeceğim.

Fesih Zeki Mert (7)

“Ben inandıkça başarıyorum”

Soru: Birçok konuya değindik, kırılma noktalarını da konuştuk. Girişimcilik meselesi apayrı bir durum. En büyük tavsiyeniz nedir?

Ben kendi şahsımda ki başarıyı şöyle söyleyeyim. Bir iş yapmak istiyorum. Önce bu işi bir negatif yayan arkadaşlar ve pozitif enerji veren arkadaşlarımı ve yanlışa yönlendiren arkadaş ortamımı çok iyi seçiyorum. İşi nerede konuşacağımı çok iyi biliyorum. Çevremi dünya görüşlerini biliyorum. Bu işi tartışmaya başlıyorum. Negatif ve pozitif iki tarafı da alıyorum.  Bir kere kendimle hesaplaşıp planlıyorum. Planladıktan sonra asla vazgeçmiyorum. Ne olursa olsun ben o planı net bir şekilde hayata geçirmek için uğraşıyorum. Ben inandıkça çevrem de inanmaya başlıyor. Ben inandıkça başarıyorum. O başarı beni motive ediyor. Kapı açtıkça kapı açılıyor. Başarı noktasında iyi kötü günler, moralsiz noktalar olur. İş olmayacak diyen çevreler olur. Ben asla bitmedi demediğim bir şeyin bitmeyeceğini düşünüyorum. Ben yaşadıkça da bitmeyecek. Onun için bitmeyen şey başarıdır.

“En büyük destekçim annem ve babam”

Soru: Anne ve babanız ne diyor?

Sonsuz bir güven duyuyor. Babam eskiden benden çok korkuyordu. Küçükken aktif olmamdan dolayı. Benim yanlış yapabileceğimi düşünüyordu. Onda dolayı çok uğraşıyordu. Son 15 yıldır annem ve babam en büyük destekçimdir. Bunun için en büyük karşımdaki babamken en büyük destekçim babamdır.

Muhabir: Muhammed Vefa