Reisi’nin Kasım ayındaki Ankara ziyareti Gazze’de yaşanan olayların diplomatik yansımaları nedeniyle, Ocak başındaki ise IŞİD’in İran’da 100’e yakın kişinin ölümüne neden olan saldırısı nedeniyle ertelenmişti.
Reisi’nin Ankara ziyaretinin temel nedeni, 8.’si düzenlenecek olan Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte liderlik etmek.
Taraflar toplantıda birçok bakanın da yer alacağı kalabalık heyetlerle temsil edilecek.
İki cumhurbaşkanının baş başa görüşmesi de öngörülüyor.
Erdoğan ve Reisi’nin ağırlıklı gündeminde 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırması ve ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı askeri operasyonun yer alması öngörülüyor.
İsrail’i her iki devlet de sert şekilde eleştirse de Türkiye ve İran’ın soruna ilişkin bakış açıları ve sorunun yarattığı yeni güvenlik belirsizliklerine dönük yaklaşımları büyük farklılıklar içeriyor.
İran “düşman” olarak gördüğü İsrail’i ve yakın Batılı müttefiklerini daha da zora sokmak için bölgedeki Şii silahlı grupları giderek artan şekilde kullanmaya devam ediyor.
Suriye ve Irak’taki Amerikan üslerine dönük son dönemde artan saldırılar, Kızıldeniz’de askeri ve ticari gemilere dönük füze saldırıları gibi gelişmeler bu kapsamda değerlendiriliyor.
Türkiye ise İsrail-Hamas savaşının bölgeye yayılmadan acil bir ateşkesle sonlandırılması ve ardından iki devletli çözümü önceleyen kalıcı barış anlaşması için sürecin başlamasını istiyor.
Savaşın yayılması riski
Son haftalarda yaşanan gelişmeler, İran’ı ve İran ile bağlantılı grupların çatışmalara daha fazla müdahil olmasına ve savaşın yayılması kaygılarının artmasına neden oldu.
Yemen’de İran bağlantılı Husilerin Kızıldeniz’den geçiş yapan ticari gemilere saldırı düzenlemesi ve başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı’nın buna yanıt vermesi, Lübnan ve Suriye’de yerleşik Şii gruplarla İsrail arasında zaman zaman yaşanan askeri gerilim dikkatlerin bölgesel savaş riskine kaymasına neden oldu.
İran’ın IŞİD saldırısına misilleme olarak Pakistan, Irak ve Suriye’deki hedefleri vurması, Pakistan’ın da aynı şekilde askeri bir yanıt vermesi de gerilimin düzeyini artıran gelişmeler oldu.
Bu nedenle, Ankara’daki temaslarda Erdoğan’ın Reisi’ye bölgesel istikrar vurgusu yapması bölge ülkelerinin, gerginliğin yayılmasından çok barışın bir an önce sağlanması için ortak siyaset belirlemeleri gerektiği mesajını vermesi bekleniyor.
Ankara, Pakistan-İran gerilimi kapsamında yaptığı resmi açıklamada, taraflara itidal ve sağduyu çağrısında bulunmuş ve bölgesel istikrar vurgusu yapmıştı.
Ankara’da yapılan değerlendirmeler, İran ve Batı arasında yeni bir gerilimin en çok İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin işine yarayacağı, dolayısıyla Tahran yönetiminin bunu dikkate alması gerektiğini öne çıkarıyor.
Terörle mücadele gündemin üst sırasında
Ankara görüşmelerinde PKK ile mücadele de gündemin üst sıralarında yer alacak.
Türkiye, son bir ayda iki ayrı saldırı gerçekleştiren PKK’nin son dönemde Kuzey Irak’ta faaliyetlerinin artmasından rahatsız.
Hükümet ayrıca İran’ın nüfuz alanı olarak görülen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) ikinci büyük kenti Süleymaniye’de PKK’nin giderek etkinlik artırmasını ciddi bir sorun olarak görüyor.
Süleymaniye kenti, İran ile çok yakın bağları olan Talabani ailesinin Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) otoritesinde.
Ankara, İran-Irak sınır geçiş noktasında giderek etkisini artıran PKK’ye dönük önlem alınması için Bağdat yönetimine ve KYB’ye uyarılarını sürdürüyor. Reisi ile yapılacak görüşmelerde bu konunun da ele alınması bekleniyor.
Suriye ve Kafkasya da gündemde
Türkiye, 7 Ekim sonrasında değişen bölgesel güvenlik denkleminin Suriye ve Irak’ta yeni gerilim ve çatışma noktaları yaratma olasılığından da kaygı duyuyor.
İran’ın her iki ülkenin kuzey bölgelerinde etkin olması özellikle Suriye’de milis güçler aracılığıyla varlığını hissettirmesi Ankara temaslarında gündem gelmesi olası konular arasında.
İran, Türkiye ile Suriye arasında 2022 sonunda Rusya’nın arabuluculuğunda başlatılan normalleştirme sürecine dördüncü aktör olarak katılım göstermişti.
Ankara’da Erdoğan-Reisi arasında yapılacak görüşmelerle aynı gün Astana Grubu’nun da Kazakistan’da toplanacak olması dikkat çeken bir gelişme. Astana Grubu, Suriye sorunun çözümü için Türkiye-Rusya ve İran arasında kurulmuştu.
Tarafların ele alacakları diğer bölgesel bir konu Azerbaycan-Ermenistan savaşı sonrası Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması çabaları.
Türkiye, iki ülke arasında kalıcı barış anlaşmasının imzalanması sonrasında bölge ülkeleri arasında refah ve istikrarı temel alan yeni uluslararası ulaştırma, enerji gibi işbirliği alanlarını öne çıkarmaya çalışıyor.
Bunların başında da Türkiye’yi Azerbaycan’a doğrudan bağlayacak olan Zengezur Koridoru’nun yaşama geçirilmesi geliyor.
Anlaşmalar imzalanacak
İki ülke arasında yapılacak temasların ardından kültür, bilim, medya, içişleri, taşımacılık, ticaret ve ekonomi gibi alanlarda yaklaşık on anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.
Erdoğan ve Reisi’nin ikili gündemde üzerinde duracakları en önemli konunun son yıllarda özellikle Covid-19 salgını nedeniyle düşüş gösteren ticaret hacmini yeniden çıkış eğilimine sokmak.
Türkiye ile İran arasında 2012’de 22 milyar dolar düzeyinde olan ticaret hacmi, yaklaşık 6 milyar dolara kadar inmiş durumda.
Tarafların 30 milyar dolar hedefini bu ziyaret sırasında tekrar etmeleri bekleniyor.
Ticaret hacmindeki düşüşün nedenleri arasında İran tarafının iki ülke Tercihli Ticaret Anlaşması’ndan 68 ürünü çıkarması da yer alıyor.
Bu ürünlerin yeniden anlaşma kapsamına alınması Ankara’nın beklentileri arasında.
Ticareti artırmak için mevcut üç olan sınır kapısını beşe çıkatmak da iki ülke yetkililerin ele aldığı bir diğer konu.