İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluRize’de Millet Buluşması kapsamında konuştu.  İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Derede kum tanesi olmazsınız”

“Şimdi hani tabiri caizse iki taraftan birisi kazanıyor, doğru. Şimdi ben, tarafları size anlatayım. Şıp diye anlayacaksınız. Taraflardan birisi diyor ki ‘Biz gelince her şey çok güzel olacak’. Umut veriyor. Öteki taraf da diyor ki ‘Ben gidince her şey kötü olacak’. Korku salıyor. Birisi umut veriyor, birisi korku salıyor. Size soruyorum. Umut mu kazanır, korku mu? Güler yüz mü kazanır, asık surat mı? Güler yüz kazanıyor tabii, milletini seven yüz. Ne dedim, 'Bana oy vermeyenlerin de kalbini kazanacağım'. Ben öyle bir ahlâktan geliyorum. Milletimiz korkmaz. Milletimiz kendine, devletine güvenir. ‘Ben gidince her şey kötü olacak’ ne demek ya? Bütün marifet bir kişide mi yani? 86 milyon milletin evlatları var. ‘Her şey kötü olacak’ diyerek milleti korkutmaya çalışan akıl, haddini bilmeyen, kibirli bir akıldır. Bir tanesi dün bunlar seçilince memlekete ‘veleddalin âmin’ demiş, akla bak. Allah bunların gazabından memleketi korusun. Kim giderse gitsin, burası Türkiye Cumhuriyeti devleti. Siz derede kum tanesi olmazsınız bu memlekette.

“Senin karnen sıfır”

O siyasetçi gitti, bu siyasetçi geldi diye bu büyük devlet, bin yıllık devlet geleneği olan bu millet zaafa uğrar mı? Kimler geldi, kimler geçti… Herkes haddini bilecek. Hepimiz gelip geçici değil miyiz, hepimiz fani değil miyiz? Baki olan vatanımız, devletimiz, milletimiz. ‘Ben gidersem her şey çok kötü olur’ diye düşünüyorsan sana güle güle, hadi git evine. Hanımına, eşine, çoluğuna çocuğuna hizmet et. ‘Her şey çok kötü olur’ diye düşünüyorsan demezler mi, 22 yıldır bu memleketi yönettin, gerekeni zamanında niye yapmadın o zaman? Çıkacaksın milletin karşısına, diyeceksin ki o zaman, ‘Ben ülkeyi öyle bir hâle getirdim ki…’, iyi yönetici bunu der. Benim mesela görevim bir gün bitecek, size söz. İstanbul’u devredeceğim. Kimseye o koltuklar kalmaz. Ben o zaman gururla teslim edeceğim. ‘Sana öyle bir İstanbul teslim ediyorum ki kardeşim, kim gelip başkan olursa, İstanbul pırıl pırıl, bütçesi şöyle, sistemi böyle, yönetim ahlâkı şöyle, hiçbir şey olmaz. Sakın korkma’ diyeceğim. Sen ne diyorsun? ‘Ben gidersem memleket kötü olacak'. 21 yıl sonra ‘Memleketin geleceğinden korkma’ diyemiyorsan, hâlâ ‘Ben gidersem ülke batar’ diye milleti korkutmaya çalışıyorsan senin karnen sıfır. Başarısızsın. Kendin itiraf ediyorsun. Bu millet korkmaz. Bu millet kendine güvenir. Onun için 14 Mayıs’ta millet kazanacak. Bir kişinin devri bitecek. ‘Ben bilirim, her şey benim. Her aklı ben biliyorum’ devri bitecek. 15 Mayıs’tan itibaren milletçe birlik, bütünlük içinde yolumuza devam edeceğiz.

“Devletin kaynaklarını hep kendi taraflarına yüklediler, gemi yan yattı”

Devlette devamlılık önemli bir ilkedir. Devamlılık ilkesi, devleti diri tutar. Artık güvenli, sağlam, kurumsalı güçlü, huzurlu bir şekilde ilerleyeceğiz. Devleti yönetmek, gemi yönetmeye benzer. Gemiyi yanlış yüklersen gemi batar. Bunlar, devletin kaynaklarını hep kendi taraflarına yüklediler. Gemi yan yattı, sefere çıkamıyor artık. Biz, devletin kaynaklarını eşit dağıtacağız. Gemi sağlam duracak denizin ortasında. Devletin kadrolarını, desteklerini, yatırımlarını, hizmetlerini bu millete eşit dağıtacağız. Bu Millet İttifakı’nın bu ülke için önemini iyi anlamanızı istiyorum. 15 Mayıs’ta iktidar siyasetin bir ucundan öteki ucuna gitmeyecek. Millet İttifakı, siyasetin orasında burasında bir yapı değildir. Biz, siyasetin tam göbeğindeyiz, ortasındayız. Millet neredeyse biz orada olacağız. Biz, milletin iktidarını kurmaya geliyoruz. Türkiye’nin birleştirici gücü, hak, hukuk, adalet mücadelesinin simgesi Kemal Kılıçdaroğlu’yla geliyoruz.

“Çay 15 lira olacak”

Üretim ve istihdam seferberliği başlatacağız. Gençlere, kadınlara, iş arayan herkese iş olanakları yaratacağız. Esnafı, çiftçiyi, sanayiciyi destekleyeceğiz. Borçlarını yapılandırıp maliyetlerini düşüreceğiz. Rahat nefes aldıracağız onlara ki daha çok üretsinler, daha çok insan çalıştırsınlar. Bütün çocuklara ücretsiz süt ve yemek dağıtacağız. Devletin kapılarını bu milletin evlatlarına açacağız. Liyakat geçerli olacak. Sevgili gençler, mülakatı çöpe atacağız. Makamlara liyakatla siz geleceksiniz. Vatanın evlatları gelecek. 14 Mayıs’tan sonra çok güzel şeyler yaşayacağız, hep güzel şeylerden söz edeceğiz. Rize’nin önemli bir kurumudur Çaykur. Çaykur, üreticiyi destekleyecek şekilde etkili hâle gelecek. Çayın bereketi artacak, çayın üreticisi hakkını alacak. Çayı üreten insanların keyfi yerine gelecek. Çaykur’un liyakatle yönetilmesini sağlayacağız. Çaykur, bugüne kadar ne yazık ki yerle bir edildi. Genel Başkanımızın müjdesini buradan tekrarlamak istiyorum. Çay 15 lira olacak.

Bugün enflasyonun nereye geldiğini biliyoruz. Yüzde 64 arttırıyorlar çayı. Memlekette enflasyon yüzde 130. Çocuk bile enflasyonu biliyor. Geçen bir çocuğun mesajını okudum. Diyor ki, ‘Eti Cin’i geçen yıl 1,5 liraya alıyordum. Şimdi 3,5- 4 lira oldu’. Çocuk bile, çocuk bile Eti Cin üzerinden enflasyonu biliyor. Enflasyon karşısında da çay üreticisini koruyacağız. Üniversite gençlerimiz var Rize’de, biliyorum. Üniversitede okuyan gençlerimizin bütün sorunlarıyla ilgileneceğiz. Onların burs imkânlarını arttıracağız. Onların gelecekle ilgili kaygılarını ortadan kaldıracağız. Bunlar, üniversite nedir, bilmiyorlar. Üniversiteyi bile baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Üniversitedeki akademisyen düşünecek, taşınacak, eleştirecek. Onlar yaratıcı insanlar. Çocuklara, gençlere öğretecek. Sen öyle yaparsan işte Rize’deki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, ülke sıralamasında gerilere düşer. Deyin ki, Ekrem İmamoğlu dedi ki, ‘Millet İttifakı’nda Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni bile ayağa kaldıracaklar. Onu bile düzeltecekler’. Üniversite, sadece binadan ibaret değildir. Sadece okuldan ya da içindeki birtakım yapılardan ibaret değildir. Üniversiteler, özgür alanlardır. İlim irfan yuvalarıdır.”