T24 yazarı Tolga Şardan, bugün kaleme aldığı “İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör saldırısında büyük ihmal: Jandarma, saldırıdan iki gün önce yol kesme eylemine seyirci kaldı!” başlıklı yazısında, 1 Ekim’de İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen terör saldırısına değindi. Saldırıya ilişkin yeni bilgilerin gün ışığına çıktığını belirten Şardan, teröristlerin kimliklerinin belirlendiğini hatırlattı.

Şardan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın geçtiğimiz çarşamba günü ‘güvenlik’ gündemiyle bir araya geldiğine işaret etti.

“Gerek tespit edilen kimlikler, gerekse PKK'nın silahlı kolu HPG'nin eylemi üstlendiği yönündeki açıklaması sonrasında, saldırı üzerindeki sis perdesi kısmen kalktı” ifadelerine yer vern Şardan’ın yazısı şöyle:

İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör saldırısıyla ilgili yeni bilgiler gün ışığına çıkıyor. Bakanlık, canlı bomba eylemi girişiminde bulunan ikinci teröristin kimliğini kamuoyu ile paylaştı.

Eylemin AKP hükümetinde yarattığı etki sonrasında Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, çarşamba günü "güvenlik" gündemiyle bir araya geldiler.

Gerek tespit edilen kimlikler, gerekse PKK'nın silahlı kolu HPG'nin eylemi üstlendiği yönündeki açıklaması sonrasında, saldırı üzerindeki sis perdesi kısmen kalktı.

Kısmen diyorum, zira eylemin öncesinde neler yaşandığı henüz tam olarak aydınlatılamadı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın talimatıyla pazar akşamı özel uçakla Kayseri'ye gönderilen uzmanların çalışmaları halen devam ediyor bölgede.

10 saatin sırrı

Olayın Ankara boyutundaki süreç devam ederken, aynı zamanda Kayseri'de de ayrı araştırma yürütülüyor.

Büyüteç'te bir önceki yazıda, saldırı ilgili düğümün Kayseri'de çözüleceğini aktardım.

İki gün içinde ortaya çıkan gelişmeler görüşümü doğrular nitelikte.

Kayseri'den Ankara'ya ulaşan öncül bilgiler, tablonun çok parlak olmadığını ortaya koyuyor maalesef. Ve sürecin ilk başladığı yer olan Kayseri'de ne yazık ki ciddi bir ihmal fotoğrafı mevcut.

Edindiğim bilgileri aktarmaya çalışayım, savcılığın yayın yasağına uygun biçimde.

İlk bilgi şöyle:

Develi ilçesine bağlı Bakırdağı Köyü yakınlarında veteriner teknisyeni Mikail Bozlağan'ı 30 Eylül akşamı öldüren iki teröristin gasp ettikleri araç, aynı gece saat 22.30 sıralarında Kayseri'nin Ankara Yolu çıkışındaki plaka tanıma sistemi (PTS) kameralarında görüldü.

Aynı aracın içinde iki kişi olduğu halde Ankara'ya girişi ise ertesi sabah yani eylem günü saat 08.30 sıraları.

Araç saat 09.10 sıralarında da Natoyolu mevkiindeki PTS'lerde tespit edildi.

Şimdi aracın saat 19.30 sıralarında gasp edildiğini dikkate alırsak, Ankara'da saldırı yapacak teröristlerin bulunduğu araç, en az üç saat boyunca Kayseri il sınırları içinde dolaştı.

Ayrıca araç, binek ya da hafif ticari araçların 3-4 saatte aldığı Kayseri – Ankara geçişini tam on saatte tamamladı!

Kayseri'den çıkan aracın, güzergâh üzerindeki Kırşehir ve Kırıkkale'yi saat kaçta ve hangi koşulda geçtiğinin tespit edilmesi mümkün.

Bu veriler ışığında, araca patlayıcı yüklemesi yapıldığı saat ve yer daha kolay anlaşılacak. Kaldı ki, aracı gasp eden teröristlerle, eylemi gerçekleştiren teröristlerin aynı isimler olup olmadığı konusu henüz kesinlik kazanmadı bildiğim kadarıyla.

Geriye doğru PTS incelemeleri yapıldığında, yani 10 saatlik yolculuğun sırrı çözüldüğünde, olayla ilgili soru işaretleri büyük ölçüde yanıt bulacak.

İhmal zinciri

Ortaya çıkan yeni bilgilere göre, bölgede görevli jandarma güçlerine yönelik ihmal iddiaları tartışılan diğer konu başlığı.

Teröristlerin silahından çıkan tek kurşunla ensesinden vurulan ve ağır yaralanan Bozlağan'ı yakınları ağır yaralı halde dere kenarında buldu. Yakınlarının anlatımına göre, aynı akşam saat 21.30'da jandarmaya durum bildirildi.

Jandarma, araçla ilgili sisteme kayıt yapıldığını ifade ediyor, ancak aksi görüşte olanlar var. Bu konuda Jandarma Genel Komutanlığı'nın tartışmayı sonlandıracak açıklamayı yapmaması da beraberinde soru işaretlerini getirdi doğal olarak.

İki gece önce yaşananlar dikkat çekici!

Öte yandan, olayı araştırırken, olaydan iki gece önce yaşanan çok önemli bir gelişmenin şimdiye kadar kamuoyuna yansımayan bilgilerine ulaştım.

Bozloğan'ın aracının gasp edilmesinden iki gece önce, yani 28 Eylül gecesi yine Develi bölgesinde yaşanan bir olay var.

Kayseri'nin Develi ve Tomarza ilçeleri ve çevresindeki elektrik dağıtım işini üstlenen firmanın taşeronu olarak bölgede bulunan aracının yolu Develi'nin Köseler Köyü yakınlarında kesildi.

Ankaralı taşeron firmaya ait aracın içindeki iki firma görevlisi, Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesindeki bir cenaze için yola çıkmışlardı.

Köseler Köyü yakınlarında saat 23.30 dolayında aracın yolunu kesen ve ellerinde kaleşnikof tüfek olduğu anlaşılan iki kişi, aracı gasp etmek istedi. Aracın direksiyonunda oturan firma görevlisi, yol kesenlerin terörist olmasından şüphelenerek süratini artırdı.

Hatta eli silahlı kişilerden birisine çarparak dere yatağına yuvarlanmasına neden oldu.

Araç olay yerinden uzaklaşırken, arkadan açılan ateş sonrasında üç kurşun araca isabet etti.

Bu olay sonrasında araçları gasp edilmek istenen iki yurttaş, Bakırdağı Jandarma Karakolu'na giderek durumu anlattı.

Aldığım bilgiye göre; karakoldaki görevliler, iki yurttaşa "bölgede yaban domuzu avcıları olduğunu, onların ateşinin araca isabet etmiş olabileceğini" anlattı! Jandarma, iki yurttaşa "yarın toplarız" derken, işlem kaydı yapmadı.

Bunun üzerine iki yurttaş, bu kez Göksun'daki jandarma birimine başvurdu. Burada da, "olayın geçtiği yerin sorumluluk bölgesi olmaması nedeniyle işlem yapılamayacağı" yanıtını aldılar.

Yaşanan bu olayın jandarma kayıtlarına alınmaması önemli bir ihmal kuşkusuz. Fakat daha vahimi, jandarmanın, karakola başvuru yapan iki kişi, ellerindeki iki kaleşnikof silahla araçlarının önünü kesmeye çalışan ve araca ateş eden iki şüpheliyi anlatmalarına rağmen ertesi gün ya da sonrasında bölgede operasyonel faaliyet yapılmaması.

O iki şüpheli, Ankara'daki saldırıyı gerçekleştirmeyi hedefleyen iki kişi mi henüz belli değil.

Eldeki verilerden görülüyor ki; bölgede bir hareketlilik var.

Davulcular gerçek çıktı

Olayın hemen ardından, teröristlerin aile görüntüsü altında hareket ettikleri bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Özellikle bir kadın, bir çocuk ve iki erkekten oluşan ve kendilerini davulcu olarak tanıtan kişilerin, olayla ilgili bağlantıları araştırıldı.

Bu dört kişi yakalandı. İlgili birimlerce sorgulandı. Ve gerçekten davulcu oldukları, saldırıyla hiçbir bağlantıları olmadığı anlaşıldı. Ailenin Çataloluk Köyü'ndeki düğüne katıldıkları tespit edildi.

İlçe jandarma komutanı kurstaydı

Ankara saldırısının başlangıç noktası olduğu anlaşılan Develi'de görevli İlçe Jandarma Komutanı'nın bir süredir Ankara'da mesleki kursta olduğu ortaya çıktı.

Yaşananların ardından İlçe Jandarma Komutanı ilçedeki görevinin başına döndü.

Bu arada aynı zamanda AKP Kayseri Milletvekili olan eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, başsağlığı dilemek için gittiği taziye evinde İlçe Jandarma Komutanı ile yaklaşık yirmi dakika baş başa görüşmesi dikkati çekti.

İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı

Yaşananların ardından özellikle jandarma birimlerinin ihmalinin olup olmadığının ortaya çıkarılması amacıyla İçişleri Bakanlığı'nın müfettiş incelemesi başlattığını öğrendim.

Eldeki bilgiler sonrasında Bakan Yerlikaya'nın talimatıyla Mülkiye başmüfettişlerinin koordinasyonundaki  müfettiş grubunun Kayseri'ye gönderildiği gelen yeni bilgilerden.

Müfettişlerin çalışmalarıyla süreçte ihmal tespit edilmesi halinde, ihmalde payı bulunan kamu görevlileri hakkında adli soruşturma başlatılmasının önü açılacak.

Bu yazı t24.com.tr adresinden alınmıştır.

Editör: Selim Ercan