Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhuriyet tarihi boyunca yaşananlara dikkat çeken Bakırhan, "Cumhuriyetin 100 yılı, annelere çocuklarının cenazelerinin kargoyla verilmesiyle geçti" ifadelerini kullandı.
Bakırhan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Cumhuriyet boyunca Kürtçenin ve halayın yasak edildiğine işaret eden Bakırhan, Kürtçenin Meclis’te bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçtiğini, düğünlerde Kürtçe şarkı ve türkü söylemenin, halay çekmenin yasaklandığını vurgulandı. Eskişehir’de Kürtçe şarkı nedeniyle gözaltına alınan 23 kişiyi örnek veren Bakırhan, şöyle konuştu:
"Cumhuriyetin yüzyılı Emin şahsında nasıl işlediğini en iyi şekilde ortaya koyuyor. Emin Soyal, 78 yaşında, yüzde 91 engelli ve kalbinde pil taşıyan yoksul bir Kürt emekçisidir. Onun tutuklanmasıyla geçti. Yine cumhuriyetin 100 yılı Sincan Cezaevinde tutuklular Kürtçe türkü söyledikleri ve halay çektikleri için disiplin cezaları verilmesiyle geçti. Bu disiplin cezaları aynı zamanda infazlarının yakılması için bir gerekçe yapıldı. Cumhuriyetin 100 yılı annelere çocuklarının cenazelerinin kargoyla verilmesiyle geçti. Cumhuriyetin 100 yılında sadece barış istiyoruz dedikleri için onlarca akademisyenin görevine son verildi. Kadın hakları hiç olmadığı kadar kısıtlandı. Kadınların mücadele ile yaratmış olduğu başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere birçok hakları gasp edildi. Baskılara uğradılar. İşçilerin emekçilerin adil ücret talepleri baskıyla karşılandı. İşçiler ve emekçiler artık hakların aramak için bir araya gelemiyorlar. Tutuklamalarla, cezalarla, işten atılmalarla sonuçlanıyor” diye konuştu.
“AKP ve MHP iktidarı döneminde her alanda tekçilik dayatıldı”
Yüzyıl boyunca yaşanan doğa talanına ve sermayeye peşkeş çekilmesine de işaret eden Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkın bütçesi olarak oluşturulan bütçeler, savaşlara bastırmaya inkara ve imhaya harcandı. Son olarak da bu ayrımcılığa, 100 yıldır yaşadığımızı bu durama en iyi örnek cumhuriyetin 100 yılında Şırnak sokaklarında askerlerin silahlarıyla dipçikleriyle yürümesi ile geçti. Giresun’da, Bolu’da, Samsun’da cumhuriyetin 100 yılı ile ilgili konser verenler, Şırnak’ta dipçikle, asker postallarıyla biz Kürtlere ve bölgeye nasıl yaklaşıldığının, nasıl ikili bir politika siyaset izlendiğinin en iyi göstergesidir. Bunları saya saya bitiremiyoruz.
Bu yüzyılın son 20 yılı AKP-MHP iktidarı döneminde geçti. AKP-MHP iktidarı geçen 80 yıldan daha farklı değildi, hatta daha ayrımcı, inkar politikalarını en üst seviyeye çıkaran ve bunları katmerleştiren katı bir siyaset izledi. AKP ve MHP iktidarı döneminde her alanda tekçilik dayatıldı ve bütün kamu kurumları buna göre dizayn edildi. Yüzyıllık cumhuriyet tekçi ve otoriterdir, demokratik olmayan bir cumhuriyet de biçimsel olmaktan öteye geçmedi, geçemez. Geride bıraktığımız yüzyılın muhasebesiyle elimizde kalan ne diye sorarsanız; demokrasiden uzak sözde bir cumhuriyet kaldı.
Kışanak ve Atalay için çağrı
Bakırhan, 7 yıllık azami tutukluluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmeyen Gültan Kışanak'tan bahsetti, "Kışanak bu halkın iradesidir ve derhal serbest bırakılmalıdır" dedi. AYM'nin verdiği 'hak ihlali' kararına rağmen tahliye edilmeyen TİP Milletvekili Can Atalay'ın durumunu da değerlendiren Bakırhan, "Mevcut hukuk katledilmeye çalışılıyor" dedi.
Celal Adan’a sahip çıkan Bahçeli’ye tepki
Meclis'teki vekillere küfür eden Grup Başkanvekilini savunan MHP lideri Bahçeli'ye yanıt veren Bakırhan, şunları söyledi:
"Biz özür beklerken Bahçeli o sözlere sahip çıktı. MHP Genel Başkanı aslında kendi vekiline sahip çıkarak bize gerçekliği bir kez daha gösterdi. Bunların küfürden ve antidemoktatik uygulamaları savunmaktan başka amacı yok. Küfür ve hakaretleri konuşmalarından çıkarınca bunlardan geriye bir şey kalmıyor. Tehdit ediyor, yetmiyor Celal Adan'ı savunuyor. İnsanın ağzına alamayacağı sözler için Bahçeli 'İsabetli sözlerdir' diyor. Biz böyle bir grup başkanvekilini tanımıyoruz. Haddinizi bilin. Sizin arkanızda mafyalar olabilir, bizim arkamızda halk var."
"İsrail ile bugüne kadar Türkiye tarihinde olmadığı kadar, en yoğun ilişki içinde olan kişilerdir"
"Sözde Gazze ile dayanışma mitingi düzenlendi. Hepimiz bekliyorduk ki kürsüde konuşan herkes, savaşı durduracak, önerilerde bulunacak ama maalesef Gazze Mitingi'nde iç politika ve yerel seçimler tartışıldı. Açık bir şekilde iktidar Gazze'deki mağduriyeti iç politikaya alet etti. En iyi bildikleri şey budur. Türkiye'de yolunca gitmeyen şeyleri gölgelemek için Gazze mitingi kullanıldı. İsrail'e terör devleti diyenler, İsrail ile bugüne kadar Türkiye tarihinde olmadığı kadar, en yoğun ilişki içinde olan kişilerdir. Mitingler yaptıkları, timsah gözyaşı döktükleri, Filistin de onların çok derdi değil. Çünkü 20 senede İsrail ile Türkiye'nin ekonomik ticaret hacmi yüzde 532 artmış."