HDP ve Yeşil Sol Parti, 6-7 Haziran’da Ankara’da seçim sonuçlarını değerlendirdi. 2 parti daha sonra konuyla ilgili olarak parti meclisinin sonuç bildirisini kamuoyu ile paylaştı. 

Bildiride, "Yeni dönemde mücadele geleneğimizin vazgeçilmezi olan özeleştirinin ve eleştirel diyaloğun gücü ile yürümeye, başarısız olduğumuz alanları yeniden inşa etmeye ve yoldaşlık hukukunu daha sahici kurmaya yönelik inancımız oldukça güçlüdür." denildi. 

Bildiride ayrıca, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tutumumuzdan dolayı aşınmaların meydana geldiği ortadadır." eleştirisi yapıldı. 

"Sahici bir eleştiri- özeleştiri en önemli ihtiyaçtır"

"Siyasal fikriyatımızın dönüştürücü gücünü daha fazla gösterebilmesi ve toplumsallaşması için yeni bir siyasal ve örgütsel anlayışı ve dili örgütlememiz zorunludur" denildi; "Sahici bir eleştiri-özeleştiri süreci ve yeni döneme güç katabilecek yapıcı değerlendirmeler en önemli ihtiyaçtır" vurgusu yapılarak şu ifadeler kullanıldı:

"Seçim sonuçlarındaki başarısızlık; adayların belirlenme sürecine, örgütün yetersizliğine, siyasal yaklaşım farklılıklarına, kampanyanın niteliği gibi etkenlere sıkıştırılamayacak kadar yapısaldır. Sadece HDP ekseninde değil; partiyi oluşturan tüm kurumsal yapıların siyasal, örgütsel ve politik yenilenmeyi sağlamak için bu dönemin muhasebesini yapması kaçınılmazdır" ifadeleri kullanıldı.

"Yeni dönemde devlet aklı ikili bir stratejiyi devreye koyacak"

Bildiride, seçim sonrasında ortaya çıkan tablo konusunda da uyarılar yapıldı; "Önümüzdeki süreçte AKP-MHP bloku Kürt sorunundaki mevcut politikalarında ısrarcı olacaktır. Bizler de buna karşı “Barış ve Demokrasi Mücadelesini” büyütmekte ısrar edeceğiz" vurgusu yer aldı:

"Açıktır ki yeni dönemde devlet aklı ikili bir strateji devreye koyacaktır" denilerek şu uyarı yapıldı: "Bir yandan mevcut genel politikalarında ısrar ederken, bir yandan da kimi oluşumlar üzerinden siyasal gücümüzü bölgede kırmak isteyecektir. "Devlet aklı yaptığı bu siyasal-sosyolojik yatırımla, iktidarın açıkça ifade ettiği gibi Kürt halkını farklı yöntemlerle teslim alma siyasetini hedeflemektedir."

Bildirinin tam metni şöyle:

"14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri ile 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı İkinci Tur Seçimlerini değerlendirmek üzere Yeşil Sol Parti ve HDP Parti Meclisleri olarak 6-7 Haziran’da Ankara’da bir araya geldik. Geniş bir katılımla gerçekleştirdiğimiz toplantımızda; seçimlerde istediğimiz sonuçlara ulaşamamamız üzerinde yoğun ve kapsamlı tartışmalar yürüttük, yapısal sorunlarımızı ve geleceğe yönelik perspektifimizi konuştuk. Tartışmaların açıklığını, derinliğini ve olgunluğunu halklarımıza ve mücadele geleneğimize olan sorumluluğumuzdan aldığımızı öncelikle vurgulamak isteriz.

"Bizler için özeleştiri- eleştiri vazgeçilmezdir"

Toplantımızda seçimler ve sonuçları ile partimizin yeniden yapılanmasına dair kapsamlı tartışmaların yerelden merkeze kadar örülmesi temel gündem olarak değerlendirilmiştir. Bu süreçte yürütülecek tartışmalarda örgütsel gerçeği gören her tespitin gelecek dönemde partimize büyük güç katacağı gerçeği ortadadır. Siyasal fikriyatımızın dönüştürücü gücünü daha fazla gösterebilmesi ve toplumsallaşması için yeni bir siyasal ve örgütsel anlayışı ve dili örgütlememiz zorunludur. Sahici bir eleştiri-özeleştiri süreci ve yeni döneme güç katabilecek yapıcı değerlendirmeler en önemli ihtiyaçtır. Toplantımız böylesine hayati bir meramın önemli uğraklarından biri olmuştur.

İl-ilçe örgütlerimizden genel merkezlerimize; meclislerimizden komisyonlarımıza kadar tüm örgütsel yapı ve çalışma alanlarımızı, bürokratik ve merkezi bir anlayıştan esaslı bir kopuşla yeniden ve birlikte örgütlememiz gerekmektedir. Yeni dönemde mücadele geleneğimizin vazgeçilmezi olan özeleştirinin ve eleştirel diyaloğun gücü ile yürümeye, başarısız olduğumuz alanları yeniden inşa etmeye ve yoldaşlık hukukunu daha sahici kurmaya yönelik inancımız oldukça güçlüdür. Bu doğrultuda; hâlihazırda yürüttüğümüz tartışmalar ile il-ilçe-mahalle-köy düzeyinde yapacağımız yaygın halk toplantılarının, konferansların, kongrenin ve yeni tartışma zeminlerinin mevcut siyasal ve gündelik resmimizi daha net açığa çıkaracağına inanıyoruz. Halklarımıza olan siyasal ve tarihsel sorumluluğumuz gereği bu resmin şeffaf olmasından imtina etmediğimizin altını çizmek isteriz.

Yeşil Sol Parti ve HDP Parti Meclisleri olarak; yapısal ve örgütsel sorunlarımızın kapsamlı bir şekilde değerlendirileceği bu süreçte özeleştirinin kendisinin pratikte verilmesi gerçekliğini ifade ediyoruz. Bu gerçeklikten yola çıkarak önümüze gelecek ödevlerimizi koyduk. Toplumsal katılımı güçlü kılacak mekanizmaları inşa edeceğiz. Mevcut sorunların yaşandığı yapısal işleyişten radikal bir kopuşun yollarını derinlemesine tartışmaya devam edeceğiz.

"Örgütsel işleyişimizi ve siyaset yapma biçimimizi yeniden yapılandıracağız"

Seçimin yalnızca seçim çalışması ile kazanılmayacağının ya da kaybedilmeyeceğinin farkında olan bir tarihsel deneyime sahibiz. Seçimler eşit ve adil olmayan bir zeminde gerçekleşmiştir. Ancak güçlü tarihsel deneyimimiz bize aynı zamanda seçim sonuçlarının örgütsel işleyiş ve siyaset yapma biçimimiz ile ilgili olduğunu da göstermektedir. Bu nedenle seçimlerdeki başarısızlığımız bizlerin öznel durumundan asla bağımsız değildir. Bu bağlamda, toplantımızda seçim sonuçları üzerinden, içerisinde bulunduğumuz durumun değerlendirmesini kapsamlı bir biçimde yaptık. Hem il-ilçe örgütlerimizde hem de merkezi olarak bu tabloyu ortaya çıkaran nedenleri ele aldık. Seçim sonuçlarındaki başarısızlık; adayların belirlenme sürecine, örgütün yetersizliğine, siyasal yaklaşım farklılıklarına, kampanyanın niteliği gibi etkenlere sıkıştırılamayacak kadar yapısaldır. Sadece HDP ekseninde değil; partiyi oluşturan tüm kurumsal yapıların siyasal, örgütsel ve politik yenilenmeyi sağlamak için bu dönemin muhasebesini yapması kaçınılmazdır. Sahici ve onarıcı bir eleştiri-özeleştiri sürecinden geçip siyasete taşıdığımız tüm güç ve iradelerle yeniden buluşmak, tazelenmek hepimiz açısından siyasal bir sorumluluk ve zorunluluktur. İlkelerde katı, pratikte esnek olma şiarıyla tarihsel mücadelelerin toplamı olan HDP fikriyatında ısrar ederken, toplumsal bağları güçlendirecek yeni mekanizmaların inşasında yaratıcı ve esnek olacağız.

Seçim dönemi boyunca bir yandan halkın sahadaki reaksiyonlarının doğru okunmadığı, diğer yandan ise özden ve esas kaynaklarımızdan uzaklaşıldığına dair eleştirilerin bir süredir devam ettiği görüldü. Bu eleştirilere karşı siyaset yapma biçimimizi nasıl değiştirebileceğimizi, hangi kurumsal mekanizmaları inşa etmemiz gerektiğini ve bunu yaparken nasıl bir örgütlenme modeline ihtiyacımız olduğunu değerlendirdik.

Temsili ve orta sınıf siyaset biçimine sıkışmak yerine siyasetin toplumsallaşmasını merkeze alacağız. Önümüzdeki mücadele döneminde toplumsal dinamikleri açığa çıkarmaya daha fazla yoğunlaşacağız. Parti-halk ve merkez-yerel gibi hiyerarşik ikiliklerle bürokratikleşmiş yapılara, anlayışlara ve yaşamın her alanındaki toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklere karşı devrimci kolektif mücadeleyi ve anlayışı esas alacağız. Bu gidişattan rahatsızlık duyan ve değişimi kaçınılmaz gören her örgütlü yapı, çevre ve kişi ile bu temelde birlikteliklerde ısrar etmek direniş ve yeniden inşa hattımızın önceliği olacaktır.

Parti yapımızda kadın özgürlük mücadelesine yönelik engelleme ve ideolojik aşınmalara karşı sokaktan Meclis’e kadar her alanda eril anlayışa karşı örgütlenerek kararlı bir biçimde mücadeleyi sürdüreceğiz.

Siyaset yapma biçimimizi yeniden yapılandırma tartışmaları yürütürken siyaseti siyasetsizleştirmenin adı olarak popülizmi de ele aldık. Siyasetin yeterli düzeyde üretilememesi ile popülizmin büyümesi arasındaki ilişkiyi ortaya koyduk. Popülist eksenli siyaset tarzının yıpratıcılığına karşı yeni dönemde kolektif ve toplumsallaşan siyaset aklını yine birlikte üretmenin yollarını inşa edeceğiz.

Siyasetimizin ittifaklar ve bileşenler konusunda istenilen amaca ulaşamamış olması durumunu, derinlikli bir tartışmanın konusu olarak ele aldık ve almaya devam edeceğiz. Bu önemli tartışmayı siyasetimizin büyüme stratejisinde yeni yol ve yöntemler bulma gerekliliği merkezinde değerlendirdik. Büyüme ve genişleme siyasetinin salt siyasi partiler, örgütler ve bireylerle yapılacak dönemsel ittifaklarla mümkün olmadığı bilinciyle bu soruna çözüm üretmenin yollarını bulmanın önemi üzerinde durduk.

Üçüncü Yol’u demokratik ittifaklar ve halkın katılımı ekseninde örmenin temsil siyasetine dair isabetli eleştirilere çözüm perspektifi sunacağı inancındayız. Demokratik ittifaklar zeminiyle toplumsallaşmış siyaset, hem seçilmiş olmayı temel hedef olmaktan kurtarabilecek hem de siyasetin toplumsallaşmasının önünü açabilecektir.

Siyaseti “bedel karşılığında ödül” denkleminden çıkarmak için güçlü politik-toplumsal zemin halihazırda vardır ve bu yönüyle partimiz üzerine inşa edildiği birikimin ve çeşitliliğin varlığının gücüne de sahiptir.

"Kürt sorununun demokratik çözümünde ve demokratik cumhuriyette ısrarcıyız"

Önümüzdeki süreçte AKP-MHP bloku Kürt sorunundaki mevcut politikalarında ısrarcı olacaktır. Bizler de buna karşı “Barış ve Demokrasi Mücadelesini” büyütmekte ısrar edeceğiz. Açıktır ki yeni dönemde devlet aklı ikili bir strateji devreye koyacaktır. Bir yandan mevcut genel politikalarında ısrar ederken, bir yandan da kimi oluşumlar üzerinden siyasal gücümüzü bölgede kırmak isteyecektir. Devlet aklı yaptığı bu siyasal-sosyolojik yatırımla, iktidarın açıkça ifade ettiği gibi Kürt halkını farklı yöntemlerle teslim alma siyasetini hedeflemektedir. İktidarın bu siyasal yönelimi, tekçi ve inkârcı devlet politikasının süreklilik içinde ve biçim değiştirerek devam etmesi anlamına gelmektedir. Bu yönelime karşı yeni dönemde önemli politik sorumluluklarımızdan biri Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kırma mücadelesini sürdürmek olacaktır. Tüm tutsak yoldaşlarımızın özgürlüklerine kavuşması için mücadele etmeye, Kürt halkının ve tüm halkların mücadele tarihini sahiplenmeye ve bu tarihi güçlendirmeye yeni bir ideolojik-politik hattı da birlikte inşa ederek devam edeceğiz.

Demokratik Cumhuriyet’i inşa etmeye olan inancımız ve irademiz, parlamento seçimleriyle sınırlı tutulamayacak kadar güçlü ve hayatidir. Demokratik Cumhuriyet’in örgütlenmesini yaşamın her alanında anbean hayata geçirmek yeni dönemin önemli politik sorumluluklarından biridir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Demokratik Cumhuriyet talebimizi daha güçlü bir şekilde inşa edecek yolları halklar örecek, biz öreceğiz.

Üçüncü yol vurgusu 

Fikriyatımızı en güçlü şekilde hayata geçirecek ve bizi sistemin iki hegemonik fay hattının dışına taşıyacak ideolojik-politik duruş Üçüncü Yol’dur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tutumumuzdan dolayı aşınmaların meydana geldiği ortadadır. Üçüncü Yol siyasetinden uzaklaşma ve iki kutba da payanda olmama ilkesinden kısmi kopuşun yarattığı ideolojik aşınmaları birlikte onaracağız. Üçüncü Yol siyasetini toplumsallaştırmanın çaresini yine toplumsal çaba ile bulacağımıza olan inancımız tamdır.

Üçüncü Yol stratejimizin önemli hedeflerinden biri demokratik ittifakları genişletmektir. Bugüne kadar ittifak siyasetimizin seçimle sınırlı tutulması bizler açısından bir özeleştiri konusudur. Buna karşılık, toplumun tüm dinamikleriyle ittifaklar kurmak partimizin temel hedefi olmaya devam edecektir. Bu siyasal-toplumsal yaklaşıma kaynaklık eden ise doğrudan mücadele ve özgürleşme fikriyatımızdır. Bilinmelidir ki seçim başarısızlıkları, eksiklikleri ve hataları siyasal fikriyatımıza gölge düşüremez; bilakis fikriyatımızı daha güçlü şekilde ve özeleştiri ile sahiplenmemizi ve eylememizi zorunlu kılar. Yeni dönemde, ittifak siyasetimizin toplumsal zeminde devam etmesini birlikte inşa etmenin yollarını yine birlikte arayacağız. Bu buluşmaların, parti ve halk arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmamıza katkı sunacağına ve inşa sürecimizi güçlendireceğine inanıyoruz.

İçe gömülme riskine karşı mücadeleyi büyüterek yeniden yapılanmayı esas alacağız!

Seçim sonrası bir yandan partimizin tüm alanlarında ciddi bir özeleştiri ve yeniden yapılanma tartışmalarını yürütmeye devam ederken, bir yandan da Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve küresel siyasetteki reel gelişmelere karşı mücadele hattımızı örmeyi sürdürüyoruz. Hemen her gün halkların kazanımlarına karşı iktidar tarafından yeni saldırılarda bulunuluyor.

Seçim sonuçları üzerinden sosyal medya mecraları başta olmak üzere HDP’ye karşı yürütülen ideolojik-politik eleştirilerin ve çoğunlukla da saldırıya varan bir dalganın geliştiğini de takip etmekteyiz. Partimize yönelik yapıcı ve ön açıcı eleştirilerin kıymetini teslim etmekle ve tartışma sürecimizde bu eleştirileri de sürece samimiyetle taşımayı siyasal sorumluluk olarak kabul etmekle birlikte, ideolojik-politik saldırı ve manipülasyon dalgasına karşı ortak bir tutum içerisinde olacağımızı da paylaşmak isteriz.

Tek tek kişileri aşan mücadele tarihimiz ve birikimimiz, partimizin emektarı olan herkesi bir arada ve barışın, özgürlüğün, emeğin, kadın özgürlüğünün ve demokrasinin mücadele safında tutma gücüne sahiptir. Bu hakikatle; yürütülen algı operasyonlarının kaynağını ve adresini bildiğimizi ve bu yönlendirmelere karşı dimdik ayakta olduğumuzu, partimizin kişilerin değil kadınların, gençliğin, işçilerin, işsizlerin, ezilenlerin ezcümle tüm halkların partisi olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.

Partimiz; yeniden yapılanma sürecini güçlü şekilde sürdürürken topluma dayatılan şiddet ve yoksulluğa karşı siyaset üretmeye, seçim sonrası bedelin ödetildiği halklarımızla bir arada olmaya, nerede bir haksızlık varsa karşısında durmaya, itiraz varsa omuz vermeye devam etmektedir. Önümüzdeki dönemde toplumsal mücadelenin öncülüğünü üstlenme sorumluluğunun bizlerde olduğu apaçıktır. Partimizin devrimci mahiyeti; en zor zamanlarda dahi mücadeleden değil hatalardan ve eksikliklerden vazgeçmeyi, eşsiz ve kusursuz adımların birlikteliği değil oluş ve akış halinde, çokluğuyla ve tüm farklılıklarıyla bir arada olmayı her an yeniden bize öğretmektedir. Bu devrimci öğreti ve deneyimler geçmişte olduğu gibi bugün de yolumuzu cesaretle, coşkuyla ve birlikte bulmamızı sağlayacak ortak pusulamız olmaya devam edecektir."

Editör: Halide Tonga