İşte Hasan Can Kaya’nın dikkat çeken açıklamalarının yer aldığı söyleşisinden bazı konu başlıkları;
-İki tür başarı var bu yolda. Birincisi rüzgarı arkana alıp bir dönem trend olmak. İkincisi bunu her dönem yapabilmek. İkincisini yapabiliyorsan seyirciyle güven ilişkin oluşmuş demektir. Seyirciden bu krediyi almak zordur ama bir kere alırsan rahat edersin. Dışarıdan insanların anlayamadığı bir samimiyet kuruluyor seyirciyle aranda. Ona göre linç de yiyorsunuz ama bu o kadar kötü değil. Linç yemeden tepede olmak da zordur. Yakın dönemde en tartışmasız zirvedeki kişi Kemal Sunal’dır. Hepimizden daha tartışmasız bir noktada ama o dönem sosyal medya olmamasına rağmen linç yemiştir. ‘Eşoğlueşek’ lafı yüzünden o dönemin linçini yiyordu. Linç yoksa başarı da yoktur. Korkutucu olan hiç konuşulmamaktır. Allah herkese linç yiyecek seviyeye gelecek başarı nasip etsin. Sansasyonel olmayan zirvede olamaz. Youtube’dan Exen’e geçtiğimde 30 bin tweet linç yedim. İzmir depreminde 12 bin tweet atıldı mesela.
-Komedyen için en önemli şey seyirci ile kurduğu güven bağıdır. Bu da samimiyet gerektirir. Bir gün batarsak da böyle batarız, çıkarsak da, şu an çıkıyoruz. Bunu samimiyete borçluyuz. Bizim topraklarda samimiyet komedyen için en önemli şeydir. Sahnedeki figür seyirciye karşı samimiyetini kaybederse yaptığı mizahın da anlamı kalmaz.
“Mizah çok delikanlı bir iş”
-Doğru mizah yanlış mizah diye bir şey yoktur. İnsan neye güler komik olana güler. Bu kadar basittir aslında. Mizahın ölçüsü gülmektir. Komik olan vardır olmayan vardır. Yapılan şaka güldürmüyorsa mizah yoktur. Üzerine anayasa taslağı gibi tartışma yapmak mizahçıların çok güldüğü bir şeydir. Türkiye’nin en sevilen sanatçısı sanırım Tarkan’dır. Stand up yapmaya çıksın komik değilse eğer onun sevenleri en fazla beş dakika kendini gülmeye ve eğlenmeye zorlar. Sonra gülmezsin. Ama kimsenin tanımadığı bir çocuk sahneye çıksın. Komikse iki dakika sonra herkes gülmeye başlar. Mizah sokak tabiriyle çok delikanlı bir iş, çok dürüst bir iş. O yüzden herkes eski medyaya yalvarmaktan vazgeçti. Artık eski dijital medyanın bütçeleri yeni medyayla yarışır hale geldi. Bir de komedi işleri kendi doğası gereği yurt dışına satılamayacağı için uzun süre daha böyle dijitalde gidecektir.
“Bir araya gelip travmalarımızı paylaşıp gülüyoruz”
-‘Konuşanlar’ Türkiye için toplu bir terapi seansına benzetiliyor. Böyleyse seans başına, kişi sayısına bölersek ucuza gidiyoruz gibi geliyor.’ Bence de büyük bir terapi grubu gibiyiz hepimiz bir araya gelip travmalarımızı anlatıyor ve buna gülüyoruz. Bana göre mizah çok önemli buluştur. İnsan travmasını ancak paylaşarak aşabilir. Bu da gülerek veya ağlayarak olur. Ağladığında insanlar inanmaz ama güldürdüğünde herkes travmana ortak olur. Dolayısıyla Konuşanlar Türkiye’nin en büyük terapi grubu. Yüzlerce kanser hastasından ‘Sizi izleyerek iyileştim’ şeklinde mail aldık. Kanser hastaları için bağış toplama da böyle başladı. 36 ayrı STK’ya bağış topladık. Ama şu dönemde artık ben kendi bağışlarımı azaltmayacağım ama seyirciye yüklenmeyi azaltacağım.
“Sırada ingilizce stand up ve youtube var”
-Sırada yurtdışında İngilizce stand up var. Bunun için İngilizcemi geliştiriyorum. Almanlar benimle ilgili bir belgesel çekiyorlar. Exxen’de devam ederken bir taraftan Youtube’a da bir şeyler yapma isteğim var.