Suçlamalar, atışmalar ve savunmalarla dolu 90 dakikadan Harris kazançlı ayrılmış gibi görünüyor.
BBC’nin Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher, Harris’in Trump’ı “uzun savunmalar” yapmaya zorladığına dikkat çekiyor.
Zurcher, “Eğer tartışmalar güçlü olduğun yanları öne çıkarmak ve zayıflıklarını geçiştirmek üzerinden kazanılıyorsa, Harris bunu daha çok başardı” yorumunu yapıyor.
Trump, Harris’i hedef aldığı anlarda sıkça başkan yardımcısı siyasetçiyi “aşırı solcu” olmakla suçladı. Bir ara Harris için “Marksist” de dedi.
ABD siyasetinde muhafazakarlar, ‘cinsel yönelim’ ve benzeri başlıklardaki ilerici politikaları “radikal solculuk" olarak tanımlıyor. Trump da Harris’i tartışma boyunca sıkça bu şekilde tanımlamaya çalıştı.
Eski başkan Trump, Harris’in silah düşmanı olduğunu, herkesin silahlarını ellerinden alacağını iddia etti. Kamala Harris bu çıkışa, kendisinin ve başkan yardımcısı adayının silah sahibi olduğu yanıtını verdi.
Donald Trump, Harris’i ülke sınırları konusundaki siyaseti üzerinden de vurmaya çalıştı.
Kamala Harris’in ABD’de çok eleştirildiği konuların başında eskiden savunduğu bazı politikalardan başkan adayı olması sonrası vazgeçmesi gösteriliyor.
Harris soruyu “değerlerinin halen aynı olduğu” yanıtını öne çıkarak aşmak istedi.
Cumhuriyetçiler ise Harris’in politika değişikliklerinin nedenine ilişkin sorulara cevap vermediğini ve bunlari geçiştirdiğini savunuyor.
İki siyasetçi ekonomi, göçmenler ve dış politika konularında hararetli cümleler kurdu.
Ukrayna ve Gazze'deki savaş
Trump, Ukrayna savaşı başlığında, hem Zelenskiy hem Putin’i iyi tanıdığını, müzakere ederek savaşı hemen bitirebileceğini iddia etti. “Daha Oval Ofis’e oturmadan” savaşı sonlandırabileceğini öne sürdü.
Kamala Harris ise Ukrayna’nın sınırlarını koruma mücadelesini desteklediğini söyledi.
Bu nokta akılda akılda kalan bir ifade de Harris'in Trump'a "Putin seni öğle yemeğinde yer" demesi oldu.
Bir başka dış politika başlığında Trump, Harris’i İsrail ve Arap düşmanı olmakla suçladı. Harris’in başkan olması durumunda İsrail’in “iki senede yok olacağını” öne sürdü.
Gazze’deki savaşın kendisinin başkan olması durumunda yaşanmayacağını iddia etti.
Kamala Harris ise İsrail’in kendisini savunma hakkını desteklediğini söyledi ve sonrasında ateşkesin önemine dikkat çekti. İki devletli çözümü ve Gazze’nin yeniden inşaasını desteklediğini tekrarladı.
Donald Trump taraftarlarında tepki yaratan bir durum, tartışmayı yöneten iki gazetecinin eski başkanın bazı iddialarına anında doğruluk teyidi yapması oldu.
Bu anlardan birinde Trump, Demokratlar’ın yönetimindeki eyaletlerde 9. ayda kürtaj yapıldığını, “bebeklerin doğum sonrası öldürüldüğünü” ortaya attı. ABC televizyonu moderatörü Linsey Davis, ABD’de böyle bir eyalet olmadığını kaydetti.
Donald Trump’ı zorlandığı başlıklardan biri de, Harris’in siyah kimliğini yeni öne çıkarmaya başladığına ilişkin sözlerinin hatırlatıldığı anlar oldu. Donald Trump bu soruyu “Ne olduğu benim için önemli değil” diyerek geçiştirmeye çalıştırdı.
Harris ise Trump’ın ırk üzerinden ayrımcılık yaptığını savundu.
Göçmenler başlığı
Tartışmanın en çok konuşulan anlarından biri de kilit başlıklardan göçmenler konusunda yaşandı.
Donald Trump, Amerika’nın bir bölgesindeki göçmenlerin, bölge halkının evcil hayvanlarını yemek için çaldığını iddia etti. ABC televizyonu moderatörü, bölgenin yerel yöneticilerinin böyle bir duruma kanıt olmadığını söylediklerini Trump’a hatırlattı.
Kamala Harris sınır güvenliği konusunda, sınır muhafızlarının sayısını artırma ve insan kaçakçılarının üzerine gitme vaadinde bulundu.
Trump, Venezuela’da suç oranının düşme sebebinin Harris’in “bu suçluları ülkeye kabul etmesi” olduğunu iddia etti.
Tartışmanın bitimiyle en dikkat çekici gelişmelerden biri, Taylor Swift’in başkanlık seçiminde Kamala Harris’i destekleyeceğine yönelik paylaşımı oldu. Swift’in ülkedeki en popüler kadın şarkıcı olması yönüyle de bir adayı işaret etmesinin önemli olduğu değerlendiriliyor.