Tiyatro ve sinema oyuncusu Gülsen Tuncer, 61'inci Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin açılış kortejine Filistin Bayrağı amblemli atkı ile katıldı. Tuncer, İsrail'in saldırılarının yüreğini sızlattığını belirtti. Seslendirme sanatçısı, söz yazarı, besteci, sanat yönetmeni ve akademisyen de olduğuna işaret eden Tuncer, 55 yılı aşkın sanat hayatında sayısız yapımın içerisinde yer aldığını belirtti.
“Ben her gün Filistin’i, Lübnan’ı, Ürdün’ü, İran’ı, Irak’ı düşünüyorum”
İlk yıllarından beri takip ettiği, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sinema dünyası için oldukça önemli olduğunu dile getiren Tuncer, geleneksel korteje, bu yıl boynunda Filistin bayrağının yer aldığı bir atkı ile katılmayı özellikle tercih ettiğini ifade etti. Festivalde gösterime giren birçok filmin yaşama dair mesajlar içeren bir derinliğinin de olduğunu vurgulayan Tuncer, şunları kaydetti:
"Ben de kortej esnasında şunun altını çizmek istedim. Orada (Orta Doğu) insanlar ölüyor, hayatlar değişiyor, kadim şehirler batıyor, yaşam çöküyor. Bu çok çirkin ve haris bir dünya politikası yüzünden oluyor. Ne olursa olsun bizim yaşamın her alanında bunu hatırlatmamız lazım. Burada festivale geliyoruz ama hepimizin, duyarlılığı olan, yaşama dair kendini sorumlu hisseden herkesin yüreğinin sızladığına inanıyorum. Ben her gün Filistin'i düşünüyorum. Lübnan'ı, Ürdün'ü, İran'ı, Irak'ı düşünüyorum. Ülkemizi düşünüyorum. Bu nedenle festivale gelirken bavuluma koyduğum ilk eşya kefiyeydi. İlk onu koydum unutmayayım diye."
“Eğer barış istiyorsak sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için istemeliyiz”
Tuncer, İsrail'in saldırılarının büyük bir haksızlık olduğunun altını çizerek, bunun sadece Filistin'in değil dünyanın sorunu olduğunu vurguladı.
Saldırılarda doğanın ve tüm canlıların da zarar gördüğüne dikkati çeken Tuncer, "Bundan erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kediler, köpekler, kuşlar, doğa, toprak, etkileniyor ve zehirleniyor. Yaşam maddi manevi çöküşe götürülüyor. O coğrafyadakiler çok sıcak şekilde, en yakıcı ve kötü biçimde bu savaşın içerisinde. Biz de her şeyiyle yaşamın enerjisini, ekonomisini değiştirmesi, insanların ruh halini değiştirmesiyle o savaşın içerisindeyiz. Bu mesajı vermek bizim görevimiz. Eğer barış istiyorsak sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için istemeliyiz. Bu oyunların hangi odaklar tarafından çıkarıldığını, bilinçli ve bilgili olarak öğrenmeliyiz. Ona göre kendimizi, ülkemizde oynanan oyunlara, dünyada oynanan oyunlara karşı bir zırh içine koymalıyız" ifadelerini kullandı.