Şahindur, “Terör örgütünün silah bırakması elbette kabul edilmesi gerekli bir olumluluk halidir ama teröristlerin silah bırakmak için şartlar öne sürmesi kabul edilir bir tutum olmaktan uzaktır. Yine silah bırakan teröristlerin sınıflandırılması, suçluların gerekli cezaları alması ve yıllar önce yapılan hatalar sonucu oluşan manzaraların bir daha yaşanmaması ihtiyaç değil, artık zorunluluktur” dedi.
“Teröre on binlerce evladını; askerini, valisini, jandarmasını, polisini, doktorunu, hemşiresini, öğretmenini, mühendisini ve daha nicesini kurban vermiş bir ülkenin zorunlu hassasiyetleri gözetmeden barışamaz” diyen Şahindur, şunları söyledi:
“Bu hassasiyet şehit ailelerinin incitilmemesidir.
Bu hassasiyet hukukun tıpkı çadır mahkemelerinde olduğu gibi ayaklar altına alınmamasıdır. Bu hassasiyet vatanın bölünmez bütünlüğüdür.
Bu hassasiyet “teslim oldu” denilen terörizmin iki gün sonra hendek kazmamasıdır.
Bu hassasiyet Türkiye’nin sembolleri ve kuruluş idealleri ayaklar altına alınmamasıdır.
Bu hassasiyet Anayasamızın ilk 4 maddesini tartışmaya açmamaktır.”
Şahindur, açıklamasının devamında şunlara yer verdi:
“İşte süreç, bu ve daha birçok kritik hassasiyetle yürütülmelidir. Türkiye’de çatışmanın değil diyaloğun, bölünmenin değil birleşmenin öncüsü olmaya kararlı, yapıcı siyasette ısrarcı bir partiyiz. Bu bağlamda barışın sağlanmasından, silahların susmasından yana taraf olduğumuzu ve bu terör denen illetten ülkemizin bir daha yaşamamak üzere kurtulması gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Kurucu irademizin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ sözü günceldir ve de rehberimizdir. Yurdumuza ve bölgemize barış da ancak yukarıda belirttiğimiz hassasiyetler gözetildiğinde gelecektir.”
