İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB'ye yönelik "yolsuzluk" soruşturması kapsamında sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

Siyasi Parti liderlerinden ilk tepki DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan geldi. Babacan, şu ifadeleri kullandı:

"Güzel ülkemize yazık ediyorsunuz. Soruşturma usul ve esaslarını yok sayarak, adalete güveni yok ederek, yargıyı araçsallaştırarak elde edeceğiniz tek şey daha fakir ve daha mutsuz bir Türkiye olur. Gençlerimizin umutlarını, ülkemizin geleceğini bir inat uğruna, iktidarınızı korumak için heba edemezsiniz. Bugün istediğinizi elde etmiş gözükebilirsiniz ama kaybettiğinizin farkında bile değilsiniz. Üstelik sadece kendinize değil hepimize kaybettiriyorsunuz. Meşru zeminde anayasal hakkını kullanarak bu sürece itiraz eden, yapılanları reddeden her bir vatandaşımızın da sağduyuyu elden bırakmamasını rica ediyorum."

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ilişkin, “Sandıkta yenemediğini mahkemeyle yendiklerini sanıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
İnce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Sandıkta yenemediğini mahkemeyle yendiklerini sanıyorlar. Yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan:

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun uydurma gerekçeler ve siyasi saiklerle tutuklanmasını en güçlü şekilde reddediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla, milyonlarca yurttaşın iradesine siyasi müdahale yapılmıştır. Türkiye’de günlerdir gerilimi arttıran ve toplumu huzursuzluğa sürükleyen bu anlayış, Türkiye’nin iç barışına en büyük zararı vermeye devam ediyor. 16 milyonun iradesine darbe yapılması Türkiye’deki siyasi, ekonomik ve toplumsal gerilimleri daha fazla tetiklenmiştir. İstanbul halkının seçme-seçilme hakkını hiçe sayan, yargıyı siyasi bir müdahale aracına dönüştüren bu hukuksuzluğu en güçlü şekilde kınıyorum. Bu karardan hızlı şekilde dönülmesi çağrısı yapıyorum. Hakkâri’den İstanbul’a uzanan irade gasplarına karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz!"

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: “ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve arkadaşlarının iktidar talimatlı yargı tarafından tutuklanması adalet ve demokrasiye dönük darbedir. Şimdiden kara bir leke olarak tarihe geçmiştir. Sayın İmamoğlu’nun tutuklanmasını en güçlü şekilde kınıyoruz. İstanbul, Türkiye’nin tamamı demektir. Bu kentin seçilmiş iradesine yönelik tamamen siyasi saiklerle verilen tutuklama kararı bu iktidarın utancı olacaktır. 'Biz sivil darbelerden çok çektik, haksızlık ve hukuksuzluğa çok uğradık' diyerek siyasi kariyer yapanların bugün vardıkları liman hukuksuzluklar silsilesi olmuştur. Tarihe en büyük kumpasçılar ve iktidarları uğruna 85 milyonun hayatıyla oynayanlar olarak geçecekler. Sayın İmamoğlu ile ilgili bu kararın gözden geçirilmesi ve kendisiyle birlikte tutuklanan herkesin bir an önce serbest bırakılması çağrısı yapıyoruz. Kimsenin kendi çıkarı uğruna yargıyı kullanarak 85 milyon insanın aleyhine halk iradesine müdahale etmeye hakkı yoktur!"

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’da sosyal medya hesabı X’ten şu paylaşımı yaptı:
“AKP'nin yargı temsilcileri tarafından 'Saray kararı' onanarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun @ekrem_imamoglu tutukluluğuna hükmedildi. Her zaman söylediğimiz gibi; demokrasiler, iktidarın kavgasız dövüşsüz el değiştirmesidir. Görünen o ki Erdoğan ve onun tensibine muhtaç, onun kaybetmesi ile her şeylerini kaybetmekten korkan bürokratları demokrasinin bu vasfını yok saymaktalar.
Bizler, demokrasi ve adaleti bu güzel ülkenin en önemli kolonları addeden Demokratlar, bu değerler için bugüne dek mücadele ettiğimiz gibi bu ülke için , Vatanımız için, Aziz Milletimizin huzuru için kavga etmesini de biliriz. Bu ülkenin bir asırlık maddi birikimini iç ettiniz, iki asırlık demokratikleşme gayretini yok etmenize izin vermeyeceğiz. 'Eski Türkiye' diye kara çalmaya çalıştığınız ülkeyi, cüppesinde düğme olmamasının sebebini bilen yargı mensuplarını, makamının kerameti sadakatinde değil liyakatinde olan bürokratları, iktidarın medya sopası olmak yerine hakem kuruluş vasfını koruyan RTÜK'ü, Sarayı memnun etmek yerine veri üreten, dolandırıcılık yaparak çalışanın, memurun lokmasını çalmayan TÜİK'i, kendi safahatını değil her inançtan vatandaşın ibadetinde, inancında rahatını düşünen diyaneti, adalet dağıtan mahkemeleri, denetleyen parlamentoyu, nemalanan değil sorgulayan medyayı, demokrasiyi koruyan idarecileri, adaleti, zenginliği, hürriyeti, 'konuşan Türkiye'yi geri getireceğiz!”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’da sosyal medya hesabı X’n yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması hukuki bir sürecin değil, bir siyaset mühendisliğinin sonucudur. Kendi bakanları, bürokratları, siyasetçileri ve belediye başkanları ile ilgili son derece açık yolsuzluk iddiaları ile ilgili kılı bile kıpırdamayan otoriter iktidar sadece seçilen bir belediye başkanını değil, onu seçen milyonlarca seçmeni cezalandırmaktadır. 28 Şubat post-modern darbesinde, 367 e-muhtırasında, 17-25 Aralık’ta ve 15 Temmuz’da hepimizin gür sesle savunduğu ve platformlara adını verdiğimiz “milli irade” kavramının böylesine örselenmesi iktidardaki güç yozlaşmasının en çarpıcı yansımalarından biridir. O kara günlerde seçmenin milli iradesini nasıl kararlılıkla savunduysak bugün de aynı ilkesel kararlılıkla milli iradeyi yok sayan her tür uygulamaya karşı çıkıyoruz. Kendi kuruluş ilkelerini çiğneyen iktidar sahiplerinin Türkiye’nin uluslararası itibarına zarar veren, TCMB’nın rezervlerini tüketmeye kadar giden ve bedelini milletin yoksullaşarak ödediği ekonomik kayıplara yol açan bu anti-demokratik uygulamalara yönelmesi kirlenmiş yolsuzluk düzenlerini kaybetme korkusundan başka bir şey değildir. Bu hukuksuz karar sonrasında İBB’ne kayyum atanması gibi vahim bir adım daha atılmamalı; siyasi rekabet doğal demokratik zemininde seyretmeli ve siyasi mühendislik çabalarına son verilmelidir. Otoriter rejim yapılanmasına karşı güçler ayrılığı ilkesini kararlılıkla savunmaya, siyasi yozlaşma ve kirlenmeye karşı siyasi ahlak mücadelemizi tavizsiz şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.”