AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 7 Şubat 2012'deki MİT kumpası planında başarısız olan FETÖ, 17-25 Aralık kumpası için düğmeye bastı.

İstanbul'da görev yapan FETÖ'cü savcılar, 6 Mart 2012'de 40'tan fazla kişi hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından soruşturma açtı. FETÖ, bu soruşturmayı tam hakimiyet kurduğu özel yetkili savcılıkta sürdürdü.

Kanuna aykırı yürütülen soruşturmada, 25 Aralık 2013'e kadar birçok usulsüz dinleme kararı verildi. Haklarında soruşturma yapılması kanunen izne tabi olan veya mümkün olmayan başbakan, bakan ve üst düzey devlet idarecileri hukuka aykırı dinlenerek, şüpheli olmadıkları dosyaya eklendi.

Örgüt üyeleri bu dosyayı kendi himayesinde tutup başka bir savcı veya hakimin kontrolüne bırakmayarak uzun soluklu dinlemeler yaptı. Buradaki bazı dinleme kararları 24-25 kez uzatılırken, bazı kararlar sahte isimler adına alındı.

Örgütün, soruşturma kapsamında dinlediği bazı iş insanlarının özel bilgilerini ileride kullanmak üzere topladığı değerlendirildi.

Ankaralı Turgut son yolculuğuna uğurlandı Ankaralı Turgut son yolculuğuna uğurlandı

Terörle bağlantısı olmayan soruşturmada, FETÖ mensubu polislerce fezleke hazırlanarak, bazı iş insanlarının terör örgütünün finansörü gibi gösterildiği, Başbakan ile MİT Müsteşarı'nın da bu kişilerle irtibata geçtiği algısı yaratıldı.

FETÖ firarisi, 25 Aralık kumpasının başındaki dönemin savcısı Muammer Akkaş, 17 Aralık 2013'te polise verdiği talimatla soruşturmanın sonlandırılması ve fezlekesinin kendisine gönderilmesini istedi.

Aynı gün, firari FETÖ üyesi eski savcı Zekeriya Öz'ün de kumpas soruşturması için harekete geçmesiyle İstanbul'da, bazı bakanların yakınları, Halkbank Genel Müdürü ve iş adamlarının da içinde olduğu toplam 89 kişi gözaltına alındı.

Bu operasyon sonucunda 26 kişi tutuklanırken, soruşturmada delil olarak sunulan, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş izleme görüntüleri, çeşitli medya organlarına servis edildi.

FETÖ'cü savcının gözaltı talimatını emniyet ve jandarma işleme koymadı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, 25 Aralık kumpasının duyulması üzerine 24 Aralık'ta operasyona hazırlanan FETÖ'cü savcı Akkaş'tan bilgi istedi. Akkaş, Başsavcının talimatına uymayarak 25 Aralık sabahı ikinci kumpas operasyonunun düğmesine bastı. 25 Aralık operasyonunda farklı bir gelişme yaşanarak, Akkaş'ın gözaltı talimatı, emniyet ve jandarma ekiplerince işleme koyulmadı.

Talimatları yerine getirilmeyince FETÖ'nün medya mensuplarını kullanarak operasyon bilgilerini sızdıran Muammer Akkaş, adliye önünde kanuna aykırı olarak basın açıklaması yaptı.

Kara propaganda için 17 ve 25 Aralık'a ait soruşturma dosyasında olanlar, montajlananlar hatta dosyada olmayan ses kayıtları, örgütün sosyal medya hesaplarında gerçekmiş gibi paylaşılmaya başlanarak, algı operasyonuna hız verildi. Örgüt üyeleri de o dönem Başbakan olan Erdoğan'ın yurt dışına kaçtığı yalanını ortaya atarak, örgütün amacına hizmet eden algı faaliyeti yürüttü.

Seçilmiş meşru hükümete karşı FETÖ tarafından yapılan yargı darbesi girişimi sonrası, devletin gösterdiği refleksle örgütle mücadeleye hız verildi. Kumpas dosyasında tutuklananlar tahliye edilirken, FETÖ üyesi kişiler tek tek yakalanıp yargı önüne çıkarılmaya başlandı.

Emniyet ve yargıdaki FETÖ'cüler meslekten uzaklaştırıldı

FETÖ kumpasının baş aktörlerinden örgüt üyesi savcılar adalet önünde hesap vermek yerine firar etti. O dönemdeki adıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesiyle görevden uzaklaştırılan FETÖ üyesi eski savcılardan Muammer Akkaş, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç yurt dışına kaçtı.

FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişiminin önüne geçilmesinin ardından emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırılıp İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yeni savcılar görevlendirildi. 17 ve 25 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı veren savcılar, bu kez kumpas soruşturmaları açtı.

Emniyetteki FETÖ mensuplarına yönelik 22 Temmuz 2014'te başlayan operasyonlarda, çok sayıda emniyet müdürü ve polis gözaltına alındı.

17 Aralık kumpas davası

Soruşturma sonucunda o dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan İrfan Fidan, 17 Aralık kumpasına ilişkin 621 sayfalık iddianame hazırlayarak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Birçok FETÖ iddianamesinde olduğu gibi bu iddianamenin de 1 numaralı şüphelisi FETÖ elebaşı Fetullah Gülen olurken, eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu'nun "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin ihlali" suçlarından cezalandırılmaları istendi.

Diğer 62 polis için de "silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin ihlali" suçlarından hapis cezası talep edildi.

İddianamede, yargı ve emniyet teşkilatına yerleşen FETÖ'nün yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir yapılanmayla hareket ettiği belirtilerek, "FETÖ mensuplarının örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkanlarını kullanarak kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek amacıyla her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür." denildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 12 Aralık 2016'da başlanan ve terör örgütü elebaşı Gülen ile eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 10'u tutuklu, 6'sı firari 67 sanığın yargılandığı dava, 18 Mart 2019'da sona erdi.

Verilen cezalar

Mahkeme heyeti, sanıklardan Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Nazmi Ardıç, İbrahim Şener, Mehmet Akif Üner, Arif İbiş, İsmail Arpacı, Mustafa Demirhan, Mehmet Sait Sevinç, Ahmet Kalender, Ahmet Üzümcü, Ayhan Arıkanoğlu, Duran Denizci ve Adem Atik'in "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti.

Mahkeme, sanıklar Yakup Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, İbrahim Şener ve Mehmet Akif Üner'i "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" ve "özel hayatın gizliliğini ihlal etme" suçlarından da hapis cezalarına mahkum etti.

Sanıklardan 24'ünün tüm suçlardan beraatine, diğer sanıkların da "örgüt üyeliğinden" cezalandırılmasına karar veren mahkeme, sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski emniyet müdürü Hamza Tosun, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz, eski polisler Alparslan Çalışkan, Sinan Sağyalavaç ve Hayri Akın'ın dosyalarını firari olmaları nedeniyle ayırdı.

25 Aralık kumpas davası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 25 Aralık kumpas soruşturmasına ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve eski Emniyet Müdürü Yakup Saygılı'nın da aralarında bulunduğu 71 sanık hakkında açılan davanın görülmesine 6 Ocak 2016'da başlandı.

Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ için "Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür." ifadesi dikkati çekti.

İstanbul 13. Ağır ceza Mahkemesi, 24 Aralık 2018'de açıkladığı kararda, sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mahir Çakallı, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile "özel hayatın gizliliği ihlal" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından değişen yıllarda hapisle cezalandırdı. Dava kapsamındaki diğer sanıklar da benzer suçlardan çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.

Firari sanıklar elebaşı Fetullah Gülen, Hüseyin Korkmaz, Hamza Tosun, Sinan Dursun, Engin Filiz ve Sinan Sağyalavaç'ın dosyasını ayıran mahkeme, 24 sanığın tüm suçlardan beraatine, diğer sanıkların da benzer suçlardan çeşitli oranlarda hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

Yargıtay kararları

Örgütün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve hükümeti hedef alarak kurduğu karanlık planı göz önüne seren kumpas davaları, temyiz talepleri üzerine Yargıtay'a taşındı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17 Aralık ile ilgili dosyasını inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 44 sanıkla ilgili kararı onadı.

Bu dosya ile 25 Aralık kumpas davasında sanıklardan 21'inin, iki dosyanın ortak sanığı olduğu, her iki dosyada aynı mağdurlara ve aynı amaca yönelik eylemleri nedeniyle yargılandıkları aktarılan kararda, bu sanıkların ayrı ayrı iki kere mahkumiyet ve beraat hükmü aldıkları ifade edildi.

Kararda, "aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı" ilkesi gereğince 21 sanığın aynı suçlamalarla ikinci kez yargılandıkları davanın reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilip hüküm kurulduğu aktarıldı.

Sanıklardan 2'si hakkında yeterli inceleme yapılmadan hüküm verildiğine kanaat getiren Yargıtay, kararında toplam 23 sanık yönünden bozma hükmü kurdu. Dava, yeniden yargılama için gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor.

Daire, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "25 Aralık kumpas" davasıyla ilgili temyiz başvurularını inceledikten sonra 39 sanık hakkındaki mahkumiyet ve beraat hükümlerinin bozulması gerektiğini belirterek, dosyayı mahkemesine gönderdi. Sanıkların yargılamasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.

FETÖ elebaşı öldü

ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki bir malikanede yaşamını sürdüren ve buradan örgüt mensuplarını yönlendiren örgüt elebaşı, 17-25 Aralık gibi yüzlerce davanın bir numaralı sanığı olmasına rağmen Türkiye'ye dönmedi.

Türkiye'ye iade edilmesi ve yargı karşısına çıkarak hesap vermesi beklenen FETÖ elebaşı Gülen'in 20 Ekim'de ABD'de öldüğü duyuruldu.

Gülen'in ölümünün ardından hükümet ve siyasi parti temsilcilerinden örgütle mücadeleye kararlılıkla devam edileceği açıklamaları yapıldı.

Ölüm haberine en çok sevinenler ise FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde en yakınlarını kaybeden şehit aileleri ile gaziler oldu.

AA mikrofonlarına Gülen'in ölümünü değerlendiren bazı şehit yakını ve gaziler "Şehitlerin kanı yerde kalmadı" ve "Şimdi Allah'a hesap verecek." açıklamalarında bulunurken, bazıları ise "İdam edilseydi belki içimiz soğurdu ama hesap bitmedi. Buranın bir de öbür dünyası var." yorumunda bulundu.

Kaynak: AA