Gazeteci Fehmi Koru bugünkü “İYİ Parti lideri Meral Akşener’den ‘mea culpa maxima’ hazırlığı” başlıklı yazısında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kaybettirdiği seçimleri taşıdı. Akşener’in seçim kaybettirmeyi kabul ettiği ama bir türlü özür dilemeyi kabul etmediğinin altını çizen Koru, “Tam tersine, son seçimin kazanılması için kendisinin zehir içmiş gibi olduğunu ileri sürüyor. Övünüyor bir bakıma. Bir de hatayı bir yıl boyunca her ay aynı masayı paylaştığı diğer liderlere de üleştiriyor” ifadelerini kullandı.
Fehmikoru.com adresinde yer alan yazının tamamı şöyle;
İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener hem illere gidip konuşuyor, hem de kendisini ekranlarda izliyoruz. Her yeni konuşmasında hep siyaset açısından hayati noktalarda benimsediği siyasi tavra değiniyor.
Ve, her seferinde biraz daha artan ifadelerle kendisini suçluyor.
Dün partisinin Trakya bölge istişare toplantısında da uzun konuşmuş Akşener; konuşmasının bir yerinde ağzından şu sözler çıkmış:
“Tek adam rejimi hepimizin hatalarıyla 3 dönem kazandı, onaylandı. Evet suçlu benim hay hay. Durumu değiştirmiyor.”
Okuduğum metinde bu cümleyle karşılaştığımda dilimin ucuna Batılı aydınların münasebetli münasebetsiz kullandıkları Latince ifade kalıplarından en yaygını geldi.
Mea culpa…
“Benim hatam” anlamına geliyor bu Latince ifade…
Yaygın kullanım Hıristiyan inancıyla ilgili. ‘Günah çıkarma’ adetinin bir uzantısı. Ancak, kullanıla kullanıla o kalıbın din ile irtibatı unutulmuş; hemen herkes, şimdi bizde Meral Akşener’in durumuna düşenleri anlatmak için, yeri geldiğinde ‘mea culpa’ kalıbına başvuruyor.
Batılı hatasını kabul ettiğinde özür diler, ancak İYİ Parti lideri, görüyorsunuz, ‘tek adam rejimi’ diye andığı AK Parti iktidarının devamındaki ve Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilebilmesindeki kendi rolünü sahiplenirken, hiç de öyle özür dileme havasına girmiyor.
Tam tersine, son seçimin kazanılması için kendisinin zehir içmiş gibi olduğunu ileri sürüyor.
Övünüyor bir bakıma.
Bir de hatayı bir yıl boyunca her ay aynı masayı paylaştığı diğer liderlere de üleştiriyor.
Oysa her cürümde suçlu ortaya çıkınca durum değişir. ‘Mea culpa’ sayesinde Akşener’in son seçimin ‘suçlusu’ olduğu kendi itirafıyla öğrenilmiş oldu; durumun değişmesini gerektiren yeni bir gelişme bu.
Ancak o cümlesinden Akşener’in gereğini yapmaya niyetli olmadığı anlaşılıyor.
‘Mea culpa’ türü açıklamasında, Akşener’in itiraf ettiği tek siyasi hatası değil bu; itirafta bulunduğu başka hataları da var aynı konuşmada.
Bir önceki -2018 yılında yapılan- cumhurbaşkanlığı seçiminde de hatalı davrandığını itiraf ediyor İYİ Parti lideri.
“Sonuç itibariyle sayın Erdoğan’ın kazandırılmasını ben sağladım” bizzat kendisinin cümlesi.
Akşener seçime katılabilmesi için partisine 15 milletvekilini ödünç veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na bu yardımına teşekküre gittiğinde, ondan cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday olarak 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü düşündüklerini öğrenmiş. “Ben de arkadaşlarımın beni aday ilan ettiğini ve Gül’ü kabul etmeyeceğimi söyledim” diyor..
O güne kadar kendisinin adaylığı ciddi biçimde düşündüğü bilinmiyordu. Gül’ün ismi telaffuz edildikten sonra “Ben de adayım” diye ortaya atıldığı duyuldu. Hatta “Ortak aday olarak Gül’ü düşünüyoruz” denildiğinde, ilk elde bu fikre olumlu baktığı da kulaklara gelmişti. Sonra nedense ‘ortak aday’ formülünü boşa çıkarttı Akşener…
Kazanacığı iddiasıyla…
Sonucu biliyoruz: Tayyip Erdoğan ilk turda ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi 2018 yılında.
Günah çıkarma amaçlı açıklamasında şu cümleler de var:
“Sonuç itibariyle sayın Erdoğan’ın kazandırılmasını ben sağladım. Birinin kafasına taş düşmesi benden biliniyor. Ben yoksam bir İYİ Partiliden biliniyor. Hala sayın Gül’ü çok seven gazeteci kılıklı arkadaşlar beni ve partimi biçiyor. Orada suçlu ben. Sayın İnce’nin kazanamamasının suçlusu ben. Yüzde 10 aldık.”
İYİ Parti -daha doğrusu Meral Akşener– birkaç ay sonra yapılacak yerel seçimden sonra da, partililerinin karşısına “Bu seçimi de ben kaybettirdim” demeye zihnen hazırlanıyorsa hiç şaşırmam.
Bir önceki yerel seçimde, büyükşehir belediye başkanlıklarında CHP’nin kazandığı yerlerde diğer muhalefet partileri aday çıkarmamışlardı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş o sayede İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazanabilmişti.
Önümüzdeki seçimde İYİ Parti’nin her yerde kendi adaylarını çıkaracağını genel başkanları söyleyip duruyor. AK Parti öyle çok parlak aday aramasına gerek bile kalmadan, İstanbul’da Binali Yıldırım’ı, Ankara’da Mehmet Özhaseki’yi yeniden aday göstersin, onların bile sandıktan kazanarak çıkması mümkün.
Günahlar çıkartılırken, bunu yapan iki kez ‘mea culpa’ dedikten sonra üçüncüde o kalıba ‘çok büyük’ anlamına ‘maxima’ sözcüğünü de eklermiş: “Mea culpa maxima” diyerek…
Üçüncü hata siyasette de işlenirse ona ‘çok büyük hata’ denilecektir.
Hazırlıklı olalım.