Gazeteci Fehmi Koru, bugün yayımlanan “Filistin’de yaşanan gelişmelerin arkasında sürekli göz ardı edilen bazı gerçekler var…” başlıklı yazısında, İsrail-Filistin arasında yaşanan savaşa değindi. Gazeteci Koru, Hamas’ın ilk andan itibaren global kamuoyu gözünde kaybeden taraf görüntüsünde olduğunu belirtti.

“Eylemi planlayanlar, yaptıklarının ne sonuca yol açacağını da, medyanın kendilerine savunma zemini sağlamayacağını da, vaktiyle kendileri için savaşmış ülkelerin bu kez ya İsrail yanında yer alacağını ya da tarafsızlığa bürüneceğini de biliyorlardır” ifadelerine yer veren Koru’nun yazısı şöyle:

"Yorumlarda çoğu kez önyargılar ön planda.

İsrail ve Filistin denildiğinde herkes bulunduğu ideolojik konuma göre tavır belirliyor.

Batı açısından genellikle İsrail lehine bir tavır bu. Bunun böyle olması da doğal. Filistin konusu hep sorun çıktığında gündeme geliyor. Filistin yanlısı insanlar dahi, Filistinlileri hep o sorunlar gölgesinde hatırlıyor.

Türkiye’de bile.

Buna karşılık İsrail hep daha geniş bir perspektiften ve olumlu olarak gündemde. Orada Netanyahu ve onun işbirliği yaparak iktidarını koruduğu daha sağdaki -kimi resmen faşist- politikacıların, İsrail’de demokrasiyi tehdit ettiğini pek kimse bilmiyor. Bilenler de ‘‘Orası da demokrasi, günümüzde demokrasilerde böyle şeyler moda’’ deyip geçiyor.

Tarihte ve günümüzde, Musevi bilim insanları, sanatçılar, mucitler hep o kimlikleriyle biliniyor; İsrailliler de yine genellikle o bilgiler ışığında değerlendiriliyor.

Filistinlilerin böyle değerlendirilme şansı yok.

Cumartesi günü, kendilerini bir tür açıkhava hapishanesinde yaşar hale getiren ablukayı, çitleri ve duvarları yıkarak sona erdirip eş zamanlı olarak önceden belirledikleri hedeflere yaşadıkları Gazze’den füzeler yağdıran ve bu arada önlerine çıkan İsraillileri rehin alan Filistinlilerin bu eylemleri sorgulanmaya açık.

Sivillere yönelik eylemleri kim savunabilir ki? Hele ölümler de olmuşsa…

Dünya medyası da o tür savunmalara kapalı.

Eylemleri planlayıp uygulamaya koyan Hamas zaten ülkelerin çoğu tarafından ‘terör örgütü’ olarak ilan edilmiş durumda.

Hamas’ı veya eylemlerini savunmak terörü savunmakla eşdeğer…

Konuya olumlu yaklaşmak isteyenlerin yorumlarında da, bakıyorum, Hamas ve eylemleri yadırganıyor…

Özetle durum şu: Hamas ilk andan itibaren global kamuoyu gözünde kaybeden taraf görüntüsünde…

Acaba bu durum hep böyle mi kalacak?

Benim bu konuda yazılarıma da yansıdığını sandığım kuşkularım var.

Cumartesi eylemlerini planlayanlar yaptıklarının böyle algılanacağını bilmiyor olamazlar. Filistin günümüzün en uzun süreli uluslararası sorunu ve bu sorunun en temel öznesi Filistinliler…

Diğer özne olan İsrail, yakınlarda 75. kuruluş yıldönümünü kutladı. İsrail’in devlet olarak tarihi Filistinlilerin kendi topraklarında özgür ve egemen olmadan yaşamaya başlamalarının da tarihi… 

Ülkelerine dönme izni verilmediği için 75 yıldır değişik ülkelerde ‘sığınmacı’ olarak yaşayan birkaç milyon Filistinli var.

Ortadoğu’yu ve Arapları tanıyanlar, diğer Arap ülkeleri halklarıyla mukayese edildiklerinde, Filistinlilerin en iyi eğitimli kadroya sahip olduğunu da bilirler.

Eylemi planlayanlar, yaptıklarının ne sonuca yol açacağını da, medyanın kendilerine savunma zemini sağlamayacağını da, vaktiyle kendileri için savaşmış ülkelerin bu kez ya İsrail yanında yer alacağını ya da tarafsızlığa bürüneceğini de biliyorlardır.

Bilmemeleri imkansız.

Peki, öyleyse neden böyle bir eylem yolunu tutmuş olabilirler?

Toprakları üzerindeki kutsal mekanlara -sözgelimi el-Aksa Mescidi’ne sıkça yapılan baskınlarla- son zamanlarda gösterilen saygısızlık bir sebep olabilir mi?

İsrail eylemler üzerine Gazze’yi yeniden muhasara altına aldı. Enerji hatlarını kapattı ve orada yaşayanları elektriksiz bıraktı. Sivil-militan ayırt etmeksizin tepelerine uçaklardan bombalar yağdırıyor. Askerleri önlerine çıkan Filistinlileri hapse atıyor, kimini oracıkta infaz ediyor. Gazze dışında -mesela Batı Şeria’da- hayatlarını sürdüren Filistinliler de daha sıkı tedbirlere muhatap edildiler. Acaba, zaten yıllardır maruz kaldıkları bu tür muamelelerin dünya kamuoyları tarafından da bilinmesini mi istedi Hamas?

Netanyahu’nun son iki başbakanlığı ve özellikle Trump’ın ABD başkanlığı dönemine kadar ‘iki devletli çözüm’ arayışında mesafe alınmıştı; oysa şimdilerde Filistin topraklarında tek egemen devlet olarak İsrail Arap ülkeleri tarafından da tanınıyor; işgal altında olduklarını hisseden Filistinlilere de, o devlete ucuz işgücü olma dışında bir seçenek bırakılmadı. Buna tepki için ve durumun bilinmesini sağlamak amacıyla mı yapıldı bu eylem?

Batı ülkeleri -özellikle de ABD ve AB-, topraklarının bir bölümü Putin’in Rusya’sı tarafından işgal edildi diye Ukrayna’ya her türlü desteği verirken, kendi topraklarını işgal altında bilen ve Batı’dan zerre anlayış göremeyen Filistinliler adına Hamas, bu değerlendirme çarpıklığını gözler önüne sermek mi istedi?

Daha pek çok soru aklıma geliyor ama bu kadarı bile olanı daha farklı bir gözlükle görmeme imkan sağlıyor.

Önlerine çıkanları -kadın/çocuk ayırt etmeden öldürmek ya da rehine olarak almak elbette verilmek istenen mesajları ve alınmak istenen sonucu ciddi biçimde gölgeleyecektir.

Gözler şu sırada bu yanlışlıktan başka bir şey görmüyor.

Bu yazıyla konuyla ilgili aslında göz ardı edilmemesi gereken başka gerçekler olduğunu hatırlatmak istedim."

Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.

Editör: Selim Ercan