Van İl Seçim Kurulu, DEM Parti Abdullah Zeydan’ın seçilme yeterliliği olmadığına karar verdi. Seçim Kurulu, mazbatanın en yüksek ikinci oyu alan adaya verilmesine karar verdi. Yaşananların ardından YSK, Van mazbatasını tekrardan DEM Partili Abdullah Zeydan’a verdi.

Gazeteci Fatih Altaylı, “Vatandaş YSK’ya güvenmemekte sapına kadar haklıymış” başlıklı yazısında yerel seçimlere değindi. Van’da yaşananları da ele alan Altaylı’nın yazısından ilgili kısım şöyle:

“Seçim gecesi, Youtube’da “Teke Tek Seçim Özel” ile karşınızdaydık.

Sevgili Özlem Gürses ile beraber.

Yayının başında Yüksek Seçim Kurulu’nun güvenilirliği ile ilgili konuşurken, Özlem sosyal medya üzerinden bir anket yaptı.

“YSK’yı güvenilir buluyor musunuz?” diye sordu.

Dakikalar içinde, binlerce kişi ankete katıldı.

Katılanların yüzde 90’ı “Güvenmiyoruz” diye yanıt verdi.

Aslında güvenmeyenlerin oranı yüzde 91 idi de, izleyiciler benim “O kadar da değil” demem üzerine 1 puan daha ekleyip güvensizlik oyunu yüzde 90’a düşürdüler.

Ben bunun temel nedenini Kurul’un 2017 Anayasa Referandumu’nda aldığı “Mühürsüz oylar geçerlidir” kararına bağladım hep.

Tüm yasalara aykırı bir karar alabilen Yüksek Seçim Kurulu’nun bu kararlarına yargı yolunun kapalı olması, kritik bir anda Kurul’a kimsenin güvenememesi anlamına geliyordu.

Elbette ki, kurul tümden yanlış yapan bir yer olarak görülmüyordu ama güven ya 100’de yüz olurdu ya olmazdı.

Son seçimin üzerinden geçen 2 gün içinde “seçmenlerin” Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmemekte pek de haksız olmadığını ortaya koyan birçok gelişme oldu.

Mesela İstanbul’da iktidar partisi AKP’nin yaptığı itirazlar, İl Seçim Kurulu tarafından dikkate alınırken, muhalefet partilerinin yaptığı itirazlara doğru düzgün bir inceleme bile yapılmadan “ret” yanıtı verildi.

Şanlıurfa Hilvan’da DEM Partili adayın kazandığı seçimin yenilenmesine karar verildi ama karara gerekçe olan oyların yakılması görüntülerinin sorumlusunun AKP’li aday olduğu ortaya çıktı ancak karar değişmedi.

Bunlar eleştiri konusu olurken, turpun büyüğü heybeden çıktı.

Van’da, seçilen adayın seçilme yeterliliği olmadığı aday olmasından aylar sonra “anlaşıldı”.

Adayın adaylığına onay veren Seçim Kurulu, aday seçimi kazanınca “Senin aday olma yeterliliğin yokmuş” diye ortaya çıktı.

Peki bu adayın adaylığını ben mi onayladım, pusulaya adını ben mi koydum!

Tabii ki hayır.

DEM Parti adayı Abdullah Zeydan aylar önce aday olarak YSK’ya bildirildi.

YSK inceledi, adaylığında bir sakınca görmedi ve adı aday olarak açıklandı, YSK’nın bastırdığı pusulalara yazıldı.

Üstelik artık bu incelemeler çok kolay.

Yolda trafik polisi çevirince bile elindeki tabletten tüm sabıka kaydınızı görebiliyor.

YSK e- devlet üzerinden de, UYAP üzerinden de alayımızı inceleyebilir, hakkımızdaki tüm yargı kararlarını ve sürmekte olan davaları bile görebilir.

Kuşkusuz Abdullah Zeydan’ınkini de görmüş, incelemiş ve adaylığını ona göre onaylamıştır.

Ama şimdi seçim bitince “Aaaa, sen seçime girme hakkına sahip değilsin!”

Yok ya!

De ki değil, nasıl onayladın!

De ki, hata yaptın senin hatanın sonucuna niye on binlerce seçmen katlansın!

Ne demiştiniz mühürsüz pusulaları geçerli sayarken, “Seçmenin hakkının kullanımını bir hata yüzünden elinden alamazsınız.”

Peki şimdi yaptığınız ne!

Görevinizi yapmadığınız, beceremediğiniz, hatalı yaptığınız için seçmenin iradesini yok sayıyor, açık farkla ikinci sırada olanı seçmen iradesine aykırı biçimde başkan ilan ediyorsunuz.

Diyelim ki YSK adaylığını onaylamakla hata yaptı.

O zaman 2. sıradaki aday başkan ilan edilmez.

Seçim tekrarlanır.

Hele o seçimin masraflarını YSK üyelerinden tahsil edin.

Bakalım bir daha hata yapıyorlar mı!”

Kaynak: Haber Merkezi