Elips TV’de yayınlanan Arka Plan programının konuğu olan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici Türkiye gündemi ve sorunlarına yönelik açıklamalarda bulundu. RTÜK ile siyasi iktidarın çelişki içerisinde olduğunu belirten Bildirici, RTÜK’ün gündüz kuşaklarının insanlara zarar verdiğini düşünürken gereğini yapmak yerine önünü açıp desteklediklerini söyledi.
“Siyasi iktidar ve RTÜK bu konuda çelişki içerisinde”
Faruk Bildirici’nin Elips TV’de yaptığı konuşmadan ara başlıklar şöyle;
Ebubekir Bey sadece ceza vermediklerini televizyon yöneticileriyle görüşüp onları yanlışlardan kurtardıklarını söylüyordu nerede? Sözünü ettiğiniz yayınlar yıllardır yapılıyor. RTÜK ve bu ülkeyi yöneten iktidarlar sürekli aile değerlerinden genel ahlaktan bahsediyor. Şimdi Allah aşkına o programın bu ülkenin genel ahlakına mı uyuyor? Bu programların hangisi aile değerlerinin korunmasına hizmet ediyor? Bunlar yıllardır sürüyor. Geçen sene yine böyle bir tartışma alevlendi. Bir iki ceza verir gibi oldular ama yine aynı şey devam etti. Siyasi iktidar ve RTÜK bu konuda çelişki içerisinde. Bu programların ülke insanına zarar verdiğini düşünüyorsa gereğini yapmalılar ama gereğini yapmıyorlar önünü açıp destekliyor. Müge anlı o programı sunan insanlardan birisi. Onun yer aldığı kamu spotlarına devletin kamu spotlarına koydular RTÜK izin verdi yayınlanmasına böyle şeylerde yapıyorlar. O programlar sadece ahlaki değerler değil; aile şiddet kıyma makinası konusu mesela, şiddete örnek ayrıca insanlara aile içinde bazı şeylerin ilişkiler, şiddet, kötü davranışlar konusunda da örnekler oluşturuyor. Bazı şeylerin yapılacağını gösteriyor. Kaç defa eleştirdim gazetelerde, televizyonlarda bir cinayetin ya da cinsel istismarın nasıl yapılacağının ayrıntılarını yazıyorlar. Biz gazeteciler şunları düşünmeliyiz; okurların hepsi normal insanlar değil. Psikolojik sorunları olanlar, cinsel istismara eğilimli insanlarda olabilir. Onlara örnek oluşturmamalıyız, göstermemeliyiz.
“Narin cinayetinde maalesef reyting, tıklanma kaygıları kamu yararının önüne geçti”
Narin cinayetinde maalesef reyting, tıklanma kaygıları kamu yararının önüne geçti. Bir köyde yaşanan travma cinayet vardı. Biz bütün ülkeye yaydık. Bütün ülkelerin annelerine, babalarına çocuklarına yaydık. 40 güne yaklaşıyor bir cinayeti çözmeye çalışıyoruz hep beraber. Polis değiliz ama herkes şu mu katil? bu mu katil? Diye çözmeye çalışıyor. Bu hale getirdiler. Buradan ne kazandık biz hala cinayet çözülemedi. Bunları yapacağımıza nasıl oluyor da küçük köyde yaşanan bir cinayeti polis nasıl çözemedi hala bunu sormamız gerekiyor. Şimdi öyle bir yere geldi ki köyde herkesin herkesle ilişkisi var bütün kadınların erkeklerle ilişkisi var cinayete birlikte katılmışlar gibi bir tablodayız. Peki, şöyle düşünsek o insanlar nasıl yaşayacak masum olanlar? Üç gün sonra bizim suçladığımız insanlar değil de hiç suçlamadığı biri katil çıkarsa ne yapacağız?
‘Şeyda Yılmaz’ın katilinin çöp poşeti ile getirilmesi’
Oradaki kadın polisin davranışını anlıyorum. Hak vermiyorum, polisler ne olursa olsun yasal sınırlar içerisinde davranmak durumundalar. Polisler kızgınlıklarını yatıştırmak istediler. ama bu ülkeye yönetenlerin ne de biz gazetecilerin buna onay vermemesi itiraz etmemiz lazımdı. Bugün onu poşet içerisinde çıkaran insan yarın öbür gün patakladığı kaşını gözünü yarmış biçimde de çıkarabilir ne diyeceğiz bunuda mı onaylayacağız? İçişleri bakanı onayladı bu durumu ama bir zamanlar 10-15 sene önce işkenceye sıfır tolerans yöneten Türkiye şimdi ondan söz etmiyor bile. Bunun vahim sonuçları olabilir. Gözaltına alınan muhaliflere davranışlar farklı olabilir.