BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici tüm bu soruların takibini yaptı. 1989’a kadar köy olan Esenyurt’ta neler yaşanıyor? Detaylar, Hamsici’nin haberinde;

Esenyurt’ta geceleri her yer ışıl ışıl.

Göz alabildiğince yan yana uzanan rezidans tipi binaların bazıları 50 katı buluyor.

Bazı binaların üstünde yanıp sönen, hareketli, renkli ışıklandırmalar var.

Buraya takılan ‘Esencılıs’ lakabının nedeni de bu.

İlk bakışta çok göz alıcı gözükse de, birçok toplumsal problemin nedenini de içinde barındırıyor.

Sabah Esenyurt’ta kalabalıklar erkenden işe gitmek için yola koyulurken, kimileri ise erken saatlerde, yakınlardaki Büyükçekmece Adliyesi’ne sevk ediliyor.

Çeşitli suçlamalarla gece gözaltına alınmışlar ve erkenden adliyeye getirilmişler.

Yıllardır Esenyurt’ta yaşayan avukat Oktay Kılıç, bu adliyenin sabah saatlerinde aşırı yoğun olduğunu anlatıyor ve bunun semte dair önemli bir fikir verdiğini söylüyor.

Son olarak Tekel bayisi cinayetiyle gündeme gelen Esenyurt, şiddet ve suç haberleriyle gündemde.

Peki bu sorun nasıl ortaya çıktı?

Kılıç ilçede yaşananları kanser hastalığına benzetip "Nasıl kanser hızlı büyüyen hücrelerle ilgiliyse, Esenyurt’taki sorunların kaynağında da hızlı büyüme var" diyor.

1989’a kadar köydü

Esenyurt, İstanbul’un çeperinde yer alan, özellikle 1980’lerden sonra göçle büyüyen yerleşim bölgelerinden.

Burası şehir merkezine epey uzak. Taksim Meydanı’na yaklaşık 40 kilometre mesafede.

Uzun yıllar boyunca Büyükçekmece’ye bağlı bir köy olan Esenyurt, 1989’da belde oldu ve aynı yıl yapılan seçimlerde Sosyal Demokrat Halkçı Partili (SHP) Gürbüz Çapan belediye başkanı seçildi.

2004’te belediye Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) geçti, 2008’de de Esenyurt ilçe oldu.

2010'larda hızlı inşaat sürecine girdi

Özellikle 2010’lu yıllarda çok hızlı bir inşaat süreci başladı.

Bir yandan eski evler yeni apartmanlara dönüşürken bir yandan da yüksek katlı, içinde küçük dairelerin de bulunduğu bloklar dikildi.

Bugün ilçede inşaat, zincirleme olarak en yukarıdaki şirketlerden en aşağıdakilerine kadar ‘çok yüksek kâr’ vadeden bir alan.

İlçede, zamanında küçük bir esnaf olup şimdi devasa inşaat şirketi sahiplerine dönüşmüş iş insanları var.

Bu kadar çok konut arzı olunca, fiyatlar diğer ilçelere göre daha uygun hale gelmiş ve büyük bir göç hareketi başlamış.

2000 yılında yaklaşık 150 bin olan nüfus, 2022 verilerine göre 1 milyon 127 bine çıktı.

Bugün Esenyurt hem Türkiye’nin en kalabalık ilçesi hem de onlarca kentten daha fazla nüfusa sahip.

Bu değişim içinde, ilçeye hem kayıtlı hem kayıtsız önemli bir göçmen nüfusu da gelmiş.

Ancak bu hızlı büyüme çok sayıda toplumsal problemi de ortaya çıkarttı.

İlçenin sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapan Esenyurt Kent Konseyi'nin Başkanı Hanifi Kaya da bütün problemlerin temelinde bu kontrolsüz ve hızlı büyümenin olduğunu söylüyor.

Kaya, belde belediyesiyken 500 bin nüfusa göre planlanan Esenyurt'un nüfusunun bugün bunun iki katının üzerine çıktığını, bu nedenle eğitimden sağlığa kadar birçok kamu hizmetinin yetersiz kaldığını söylüyor. Kaya'ya göre şu anda yaşanan birçok toplumsal sorun da bu durumun sonucu.

Örneğin, Barbaros Hayrettin Paşa Mahallesi Muhtarı Gülşah Güler, 30 bin nüfusun yaşadığı mahallede, ortaokul ve sağlık ocaklarının olmadığını söylüyor.

Rezidans 'sorunu'

Bazı siteler ve mahallerde özellikle bazı topluluklar yoğunlaşmış durumda.

İnşaat mühendisi Ali Caner Mengüloğul, “Mesela bazı yerlerde Suriyeliler bazı yerlerde siyahlar var. Bu da ister istemez bir gettolaşmaya neden oluyor” diyor.

Mengüloğul, büyük binalarda kimsenin kimseyi tanımadığı, girenin çıkanın bilinmediği bir ortam olduğunu anlatıyor.

Bu da hem sosyal ilişkilerin azalmasına neden olmuş hem de yasa dışı işler için de elverişli bir zemin hazırlamış.

‘Gayrimeşru’ cevabı

İlçe sakinlerinin bir kısmı, hem ilçedeki hem de çevre yerleşimlerdeki sanayi siteleri ve tekstil fabrikaları gibi emek yoğun iş alanlarında çalışıyor.

Gençler arasında ise yasa dışı işlerden hızlı para kazanma kültürünün git gide yayıldığı anlatılıyor.

Esenyurt sakinleri, bu faaliyetlere girişen gençlerin, “Ne iş yapıyorsun?” sorusuna “Gayrimeşru” yanıtını verdiğini aktarıyor.

Kent Konseyi Gençlik Merkezi Başkanı psikolog Polat Berkay Bozkurt sorunun popüler kültür ve diziler boyutuna dikkat çekiyor;

“Hem Esenyurt hem de diğer ilçelerde gençler ‘Çukur', 'Sıfır Bir', 'Kıyma', 'Sokağın Çocukları' gibi dizilerden çok etkileniyor, bu dizilerde adam vurmak basitleştiriliyor. Dizilerdeki jargonun sokağa yansıyor."

Bozkurt, son dönemde sanal kumarın da gençler arasında çok yaygınlaştığını söylüyor ve ekliyor: "Ama bütün bunlara rağmen ilçemizde tam anlamıyla bir gençlik merkezi yok."

'Tarlabaşı'nda, Dolapdere'de olanlar buraya taşındı'

Kent Konseyi Yönetim Kurulu üyesi, bağımlılık konusunda çalışmalar yapan Esat Gezer, uyuşturucunun Esenyurt’ta yaygın olduğunu anlatıyor ve burada maddi duruma paralel olarak her tür uyuşturucunun kullanıldığını söylüyor.

Esrardan kokaine birçok madde sıralıyor ve son dönemde ise metamfetaminin çok revaçta olduğunu aktarıyor.

"Geçmişte Tarlabaşı, Dolapdere, Beyoğlu’nun arka sokaklarında olanlar şimdi buraya taşındı” diyor.

Gezer, bağımlı gençlerle yaptıkları görüşmelerde, gençlerin "Esenyurt’un sadece uyuşturucu kullanımı için değil, uyuşturucunun İstanbul çapındaki dağıtımı açısından da kritik bir yer olduğunu" anlattıklarını aktarıyor.

Bunun da kendisinde "Esenyurt’un birileri tarafından bilinçli olarak seçildiği şüphesini doğurduğunu" söylüyor.

‘Mafya site yönetimlerine de girdi’ iddiası

Esenyurt’ta ‘mafya söylentileri’ her yerde.

İrili ufaklı birçok şebekeden bahsediliyor.

En büyük gruplardan, mahalle aralarındaki suç örgütlerine kadar çeşitli yapılanmaların ismini duyduklarını söyleyen Gezer, son dönemde bu tür örgütlerin site yönetimlerini de ele geçirmeye başladığını, sitelerde bu şekilde hakimiyetlerini artırdıklarını öne sürüyor.

Bireysel silahlanma da buradaki önemli sorunlardan.

Avukat Oktay Kılıç’a göre hem Esenyurt hem de benzer ilçelerde bireysel silahlanmanın iki nedeni var:

“İnsanlar ya suç işlemek ya da kendini korumak amacıyla silahlanır. Birinci gruptaki insanlar silahtan dolayı ceza alacaklarını düşünseler silahtan kaçınırlar. Ya da ikinci gruptakiler güvende olduklarını düşünseler silahlanmazlar.”

Kılıç, suçun nüfusa oranına bakıldığında Esenyurt’un en kötü yer olmadığını, ancak burada nüfusun fazla olması nedeniyle adli olayların çok olduğunu söylüyor.

Şüpheli kadın ölümleri

Esenyurt son dönemde kadına şiddet ve şüpheli kadın ölümleriyle de gündemde.

Son yıllarda, özellikle yüksek katlı binalardan düşerek ölen kadınlara ilişkin haberler dikkat çekiyor.

Konsey bünyesindeki Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Çınar, “Esenyurt’ta nedense sadece kadınlar intihar ederek ölümü seçiyor ve nedense her intihar eden kadının yanında bir erkek var. Bu intiharların üstü kapatılıyor. Hepsini takip etmeye çalışıyoruz. Çoğunluğu günlük kiralanan evlerde oluyor” diyor.

Bu günlük kiralık evlerin yaygın olmasının da birçok sorun yarattığı kanısında Çınar.

Çınar ilçede zorla fuhuş iddialarından bahsederken de “Güzel kızları belirliyorlar. Önce onları uyuşturucuya alıştırıyorlar. Sonra para için fuhuşa yönlendiriyorlar.”

Çınar, fuhuşun bazı parklarda da yapıldığını söylüyor:

“Çoğu insan parkları kullanmıyor. Bir parka gittiğiniz zaman parkın neresinde fuhuş yapılığını size gösterebilirler”.

‘Küçük Şam’

Esenyurt, yoğun bir göçmen nüfusunu da ağırlıyor.

İlçenin meydanında Çevik Kuvvet polis araçlarının yanında Göç İdaresi’ne ait bir aracın da işlemler için beklediğini görüyoruz.

Meydanın hemen altında ise halk arasında 'Küçük Şam' ya da 'Küçük Halep' denilen bir çarşı var.

Bu bölgede dükkanların çoğunu Suriyeliler işletiyor. Müşterilerin de çoğu Suriyeli.

Nargile dükkanlarından falafel lokantalarına kadar farklı işletmeler var.

‘Mezarlıklarlar göçmenlerle büyüyor’

Göçmenlerle ilgili en önemli sorun başlıklarından biri de ilçede kaç göçmen olduğunun bilinmemesi.

Göç konusunda çalışmalar yürüten Birgül Çay, farklı kurumların farklı veriler sunduğunu, kayıt dışılığın da yaygın olduğunu söylüyor.

"Esenyurt’ta mezarlıklar artık yabancı isimlerle büyüyor” diyen Çay, burada yetkililere göre yaklaşık 100 dilin konuşulduğunu aktarıyor.

Çay, tüm göçmen topluluklarının içe kapanık yaşadığını, hem kendi aralarındaki hem de yerli halkla göçmenler arasındaki iletişimin sınırlı olduğunu söylüyor.

Çay'ın dikkat çektiği noktalardan biri de ucuz iş gücü piyasasının oluşması:

“Burada işçi pazarında akşam altıdan sonra göçmenleri görürsünüz. Örneğin Özbekler ve Türkmenler daha çok hamallık gibi işlerde çalışıyor. Suriyeliler tekstil, Afganlar ve Pakistanlılar daha çok inşaat işlerine çalışıyor. İranlılar ve Iraklılar daha çok ticaret yapar. Siyahlarda 'kargoculuk' denilen iş yaygındır.”

Afrikalılar neden Esenyurt’u tercih ediyor?

Esenyurt’taki göçmen topluluklar arasında Afrikalılar da var. Sokaklarda kadın, erkek, çocuk Afrikalılara rastlamak mümkün.

Kendisini James olarak tanıtan bir Nijeryalı ile konuşuyoruz.

Nijerya’dan, memleketi Biafra bölgesinde yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik sorunları nedeniyle ayrıldığını anlatıyor.

2019’da Türkiye’ye ilk geldiğinde Mecidiyeköy’de kalırken sonra "evlerin ucuz ve kaliteli olması nedeniyle" Esenyurt’a taşınmış.

Türkiye’de çalışma izni yok. Afrikalıların çoğunlukla ya tekstil sektöründe çalıştığını ya da bavul ticareti olarak da tanımlanabilecek ‘kargoculuk’ işini yaptığını söylüyor.

Eşi, Türk bir ailenin çocuklarına bakıyormuş. Evin temizlikçisi işten ayrılınca, temizlik işini de eşi yapmaya başlamış ama bunun için ek ödeme alamamış.

James, Afrikalıların birkaç aile aynı evde kaldıklarını, kendilerinin kaldığı dairede her oda ve salonda başka kişilerin yaşadığını söylüyor.

Göçmenlerin Türkiye’ye çok para getirdiği ya da suça karıştıkları iddialarını doğru bulmadığını söylüyor.

Çalışma şartlarının da zor olduğunu anlatıyor:

“Çoğumuzun çalışma izni yok. Genelde günlük 300-400 TL’ye çalışıyoruz. Tekstilde çok insan var. Herkes çok çalışıyor. Patronlar sürekli ‘Haydi haydi, çabuk çabuk’ diye bağırıyor. Geçen Ugandalı bir arkadaşım parmağını makinaya kaptırdı, patron hiç yardımcı olmadı.”

James, eşinin de kendisinin de sürekli polis korkusuyla yaşadıklarını anlatıyor.

Türk vatandaşlarıyla ilişkisi olup olmadıkları sorusuna ise “Hayır kimseyi tanımıyorum, herkes kendi ülkesinden gelenlerle zaman geçiriyor” yanıtını veriyor.

Medyaya eleştiri

Esenyurt’ta medyaya da tepki var. Kimileri, ilçede yaşananlar medyada anlatılırken, olayların kendisinden çok, bu ilçede yaşanmasının öne çıkartıldığını düşünüyor.

Örneğin Tekel bayii saldırısı görüntüsünün paylaşılmasının çok yanlış olduğundan ve insanları kaygılandırdığından şikayet ediyorlar.

Bu tip eleştirileri siyasete bağlayanlar da var.

2019 yerel seçimlerinde Esenyurt Belediye Başkanlığı, ilçede yaklaşık yüzde 20 oranında oy potansiyeli bulunan HDP’nin de desteğiyle yıllar sonra CHP’ye geçmişti.

Şimdi Esenyurt’ta kimileri “Basının burayı bu kadar öne çıkarması bilinçli. Burası siyasi olarak yıpratılmak isteniyor” diyor.

Esat Gezer ise geçmişten günümüze bu noktaya gelinirken, her şeyin herkes tarafından bilindiğini, yaşananların herkesin gözünün önünde cereyan ettiğini savunuyor.

Kaynak: BBC

Editör: Kadir Gürhan