Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, yeni anayasa gündemiyle yaptığı görüşmede TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a içinde uyulmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları, İstanbul Sözleşmesi ile hak ihlallerini içeren 4 klasör sunduğunu söyledi. Baş, "AKP ile yeni bir anayasa yapılamaz dolayısıyla Meclis Başkanı ile yapılan görüşme bir yeni anayasa görüşmesi olarak değerlendirilemez. TİP Meclis Başkanı'na hak ihlallerini hatırlattı ve herkesi anayasaya uymaya davet etti. Bize göre AKP ve Genel Başkanı’nın bu ülkeye tek hayrı bir an önce iktidar koltuğundan kalkmak olur" dedi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM'de bugün düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Baş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile bugün yeni anayasa gündemiyle yaptıkları görüşmeye ilişkin şunları söyledi:

Fesih Zeki Mert, Ali Babacan’ın İletişim Başdanışmanı oldu Fesih Zeki Mert, Ali Babacan’ın İletişim Başdanışmanı oldu

"Bu görüşmelere grubu bulunmayan siyasi partilerin dahil edilmesi değerli. Yanı sıra toplumsal muhalefet güçlerini kapsaması gerektiğini ifade etmek isterim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ilk ortaya çıktığı günden beri Meclis'in çalışmasının çabasını sarf ediyoruz. TBMM'nin, TBMM Başkanı'nın da çalışıyor olması kıymetli. Aynı saygıyı o makamdaki kişilerden ve tüm siyasi partilerden bekliyoruz. İktidarın siyasi kampanya haline getireceği, sıkıştığı dönemlerde sık sık dile getirildiği yeni anayasa söylemine aracılık etmek TBMM Başkanlığı'nın görevi değil.

"Seçilmiş bir belediye başkanın görevinden alınarak yerine kayyım atanması siyasi bir darbedir"

Türkiye'nin gerçek gündemi dün haksız biçimde Hakkari'ye kayyım atanmasıdır, Gebze'deki işçilerin uzun çalışma saatlerine, açlığa, yoksulluğa mahkum edilmesi, emeklilerin yaşayamayacakları ücrete mahkum edilmesidir. Eğitim sisteminde her gün çocuklarımızın hayatının karartılmasıdır. Siyasi tutuklamalarda haksız hukuksuz yere cezaevinde tutulan arkadaşlarımızdır. Seçilmiş bir belediye başkanın görevinden alınarak yerine kayyım atanması siyasi bir darbedir. Seçilmiş bir milletvekilinin hapiste tutulması siyasi bir darbedir. Emekçilerin günden güne yoksullaşması, emeklilerin, kiracıların açlığa mahkum edilmesi, haklarını aramak istediklerinde polis copuyla, gazıyla mağdur edilmesi bu ülkenin gerçek gündemidir. Sürekli olarak yeni müfredatların ülkenin geleceğini tehdit etmesi bu ülkenin gündemidir. Bu gündemlerin hepsinin arkasına baktığımızda patronlarla, tarikatlarla devleti ele geçirmiş bir azınlığın yönetimini temsil eden tek adam rejimini görüyoruz. Anayasayı da Türkiye'nin anayasal geleneğini de fiilen delik deşik etmiş durumdalar. Biz bu hukuksuzlukların muhatabıyız, tarafıyız.

"Türkiye'nin anayasa ile ilgili ilk sorunu anayasaya bizzat iktidar tarafından uyulmamasıdır"

TBMM Başkanı'ndan davet gelirken yapılan davette şöyle bir ifade var, 'milletvekillerinizle gelebilirsiniz' denmiş. Bizim seçilmiş milletvekilimiz Silivri Cezaevi'nde esir tutuluyor. Kendisi bu ziyarete katılmak istese bile katılamayacak durumda. Maç oynanırken kuralları tanımıyor şimdi de kendi kurallarına anayasal bir çerçeve sunmak istiyor. Anayasa’ya açıkça uymayan bir iktidarla yeni bir anayasa yapılabilir mi? TİP açısından meselenin tek cümle ile özeti şudur; Türkiye'nin anayasa ile ilgili ilk sorunu anayasaya bizzat iktidar tarafından uyulmamasıdır. Biz bu iktidardan toplumu ileri götürecek bir tek inandırıcı cümle görmemişiz. Sivil anayasa diyenler darbenin çocuğu. Bunlar anayasaya darbe yapan bir iktidar. Sivil lafını illa kullanacaklarsa sivil darbe olarak kullanabilirler.

"Numan Bey'e 4 klasör teslim ettik, ricamız incelemesi"

Birlikte sokağa çıkalım soralım tek bir vatandaşımız anayasa söyleminden heyecan duyuyor mu? Yoksa daha fazla açlığı, yoksulluğu mu dert ediniyor. Bu halk elbette kendi anayasasını yapacak. Ama o anayasa 12 Eylül'ün öz çocuklarından, yargıya darbe yapanlardan hesap sormak için yapılacak. Memleketin ihtiyaçlarının AKP tarafından zaman kazanma oyununun parçası haline getirilmesine izin vermeyelim. Bu halkın normali AKP'nin zaman kazanması değildir. En başta adalettir. Bu yaklaşımı bugün Numan Bey'e ilettik. Kendisine 4 klasör teslim ettik. İçerisinde uygulanmayan AİHM'den kararlarından örnekler vardı. Uygulanmayan AYM kararlarından örneklerle dolu bir klasör... İstanbul Sözleşmesi klasörü ve hak ihlalleri klasörümüz vardı. Kendisinden ricamız incelemesi.

"AKP ve Genel Başkanı’nın bu ülkeye tek hayrı bir an önce iktidar koltuğundan kalkmak olur"

AKP ile yeni bir anayasa yapılamaz dolayısıyla Meclis Başkanı ile yapılan görüşme bir yeni anayasa görüşmesi olarak değerlendirilemez. TİP Meclis Başkanı'na hak ihlallerini hatırlattı ve herkesi anayasaya uymaya davet etti. Umuyoruz Meclis Başkanı da görevi ve sorumluluğu olan hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için gereken çabayı göstersin. Yumuşama, normalleşme adı altında AKP'ye can suyu olacak her türlü girişimin karşısında olacağımızı ifade etmek istiyorum. Bize göre AKP ve Genel Başkanı’nın bu ülkeye tek hayrı bir an önce iktidar koltuğundan kalkmak olur.

"Tıpış tıpış o zammı yapacaklar"

Açlık sınırı 18 bin 969 lira. Açlık sınırı asgari ücretlinin aldığı maaşın üstüne çıkmış durumda. İktidar diyor ki bize yıllarca çalış, aylık aç kalmaman için gereken paranın yarısına tamah et. Üstüne çıkmışlar bu sene asgari ücrete ara zam olmayacak gibi laflar ediyorlar. Tıpış tıpış o zammı yapacaklar. Bu memleketin yüzde 99'unu ilgilendiren meselesidir. Bu iktidar zenginlere çalışan bir iktidar bu tercihi görmemiz gerekiyor. Asgari ücrete enflasyon oranında 3 ayda bir zam yapılmalıdır. Vergi oranları düşürülmelidir. Türkiye'deki yıllık büyüme oranına göre asgari ücrete refah payı eklenmelidir. İşçi sınıfının örgütlenme özgürlüğünü kullanmasının önündeki bütün engellerin kaldırılması gerekiyor. İşçi düşmanı köhnemiş yasayı mutlaka değiştireceğiz. Özel sektör öğretmenleri en ağır sömürüye maruz kalan sektörlerden bir tanesi. 3 kuruşa, sıfır zamma mahkum edilmek istemiyorlar."

Kaynak: Haber Merkezi