Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen, Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreninde konuştu.

HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun 'Anayasanın 4. madddesi değişmeli' sözlerine yanıt veren Erdoğan, ilk dört madde ile ilgili tartılmanın olmadığını söyledi. Erdoğan, "Anayasanın ilk 4 maddesi ile ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Özellikle Cumhur İttifakı'nın böyle bir sıkıntısı da yoktur. Partimizin bu konudaki duruşu gayet açıktır" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Gelir sıralamasına göre ilk 8 ülkeden biriyiz"

Türkiye'nin en güçlü olduğu alanların başında müteahhitlik sektörü geliyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhiti listesinde ülkemiz, 43 firmayla temsil ediliyor. Dünyanın 255 teknik müşavirleri listesinde 8 firmamız bulunuyor. Firma sayımız itibariyle Çin Halk Cumhuriyeti'nden sonra ikinci sıradayız. 

Gelir sıralamasına göre ilk 8 ülkeden biriyiz. Bu sene proje gelirlerinden firmalarımızın aldığı payda, kısmi bir düşüş oldu. Bu düşüşü gelecek yıllarda süratle telafi edeceğimize inanıyorum. Ülkemizin büyüklüğüne, uluslararası konumuna ve saygınlığına yaraşır şekilde bizleri temsil eden müteahhitlerimiz ve müşavirlik firmalarımızla iftihar ediyoruz. 

Sektörün dünyadaki başarısı, Türk ekonomisi ve insan kaynağının uluslararası alanda ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Bu başarının mevcut ekonomik konjektürde gelmesi daha da anlamlıdır.

Kovid salgını ile beraber global ekonomide bozulan dengelerin hala yerli yerine oturmadığını görüyoruz. Afrika'dan Asya'ya, dünyanın farklı coğrafyalarında hemen her gün yeni bir istikrarsızlıkla karşılaşıyoruz. 

"Müteahhitlik sektörüne karşı düşmanlık derecesine varan bir zihniyetle karşı karşıyayız"

Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan inşaat sektörümüz, maalesef ülkemizdeki ideolojik çevrelerin haksız eleştirlere maruz kaldı, kalıyor. Neredeyse düşmanlık derecesine varan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Müteahhitlik firmalarımızın, özellikle yurtdışında yazdığı başarı hikayesi özellikle görmezden gelindi, yok sayıldı.

Ülkemizde 6 milyon insan doğrudan veya dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor.

Bakan Fidan: UCM'nin Netanyahu ve Gallant kararı umut verici Bakan Fidan: UCM'nin Netanyahu ve Gallant kararı umut verici

Türk inşaat sektörü, yurtdışı faaliyetlerine 1972 yılında başladı. Aradan geçen 52 yıllık sürede firmalarımız 137 ülkede, 515 milyar dolar değerinde, 12 bin 277 proje üstlendi. 

2005 yılında toplam üstlenilen proje bedelinde ilk defa 10 milyar doları aştık. 2012-2013 ve 2021 yıllarında 30-32 milyar dolarlık proje tutarlarıyla bu alanda rekor kırdık.

2023 yılında ise Rusya-Ukrayna çatışması gibi tüm dünyayı etkileyen sorunlara rağmen, yıllık proje büyüklüğü 28 milyar dolar olarak gerçekleşti.

200'li yılların başında ortalama proje bedeli 21 milyon dolar iken, 2023 yılında bu rakam 65 milyon dolara ulaştı. Yılmadan, yorulmadan, engellere aldırmadan, çalışarak bugünlere geldik.

Son 22 yılda ekonomiden, dış politikaya geniş bir yelpazede devrim niteliğinde adımlar attık, atıyoruz. 

2002 yılında, ihracatımız 36 milyar dolardı, biz bunu 7 kat artışla 256 milyar dolara çıkardık. Nereden nereye.

Son 20 yılda ekonomimiz ortalama yüzde 5,4 büyüdü.

Neredeydik, bakın şimdi neredeyiz!

Her kıta ile hemen her ülkeyle ekonomik ilişkilerimizde kat ve kat artış yaşandı. 

22 yıllık mücadele ve başarılarla dolu sürecin sonunda artık şu gerçeği çok net bir biçimde görebiliyoruz; 2024 Türkiye'sini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek, ülkemize yapılacak büyük bir haksızlıktır.

Türkiye'yi bölgesel ve küresel bir ağırlık merkezi haline getirmek için her imkanı değerlendiriyoruz. 

Türkiye'nin ekseni de, rotası da bellidir. Üyesi olduğumu ittifaklar da bellidir. Türkiye olarak yüzümüz batıya dönüktür ancak bu doğuya sırtımızı döneceğimiz anlamına gelmez.

Kazan kazan temelinde, dengeli bir işbirliğimizi tüm ülkelerle geliştirmeyi arzu ediyoruz.

"Anayasanın ilk 4 maddesi ile ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur"

Türkiye'nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedeflerine ulaşabilmesi için yeni anayasa ihtiyacını sık sık dile getiriyoruz. Siviller eliyle yapılmış, tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa, 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur.

Darbe mahsulü mevcut anayasanın yapılan tüm değişikliklere rağmen Türk demokrasisine yakışmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. 

AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, milletimizi; yeni, sivil ve kuşatıcı bir anayasa ile buluşturma irademizi farklı vesileler ile çok net biçimde ortaya koyduk.

Yeni anayasadan neyi murad ettiğimizi, kırmızı çizgilerimizin neler olduğunu da şüpheye mahal bırakmayacak şekilde defalarca izah ettik.

Demokratik siyasette düşüncenin ifade edilmesine elbette engel olunamaz. Şiddeti teşvik etmediği, terörü övmediği, hakarete varmadığı sürece katılmasak ve doğru bulmasak dahi farklı fikirlere müsemaa ile yaklaşmak zorundayız.

Maksimalist söylemlerin anayasa tartışmalarına katkı sunmak yerine, bilakis ket vuracağını düşünüyoruz. Anayasanın ilk 4 maddesi ile ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Özellikle Cumhur İttifakı'nın böyle bir sıkıntısı da yoktur. Partimizin bu konudaki duruşu gayet açıktır. 

Biz, mümkün olan en geniş toplumsla mütebakat ile yeni anayasa sürecini yönetmek ve başarıyla neticelendirmek amacındayız. Biz, milletimizi darbe anayasasından bir an önce kurtarmak, Türkiye'nin önünü açmak istiyoruz. 

Muhabir: Şevval Dalgıç