Meclis'te oturma düzeni değişiyor: İki parti yer değiştirecek Meclis'te oturma düzeni değişiyor: İki parti yer değiştirecek

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki 26. Dönem Adli Yargı ve 16. Dönem İdari Yargı Kura Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Kobani Davasından yargının verdiği cezaları savunan Erdoğan, 6-8 Ekim olaylarının isyan girişimi olduğunu savundu. 

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Bugün, komşumuz ve kardeş ülke İran'dan üzüntü verici bir haber aldık. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Reisi'nin ve beraberindeki heyetin helikopter kazasında vefat ettiklerini öğrendik. Merhum Reisi'ye ve kazada hayatını kaybeden İran Dışişleri Bakanı ile diğer yetkililere Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bu elim kazadan duyduğumuz derin teesürü buradan ifade etmek istiyorum. İran halkına baş sağlığı diliyorum.

Kaza haberini aldıktan sonra süratle İran makamları irtibata geçerek tüm imkanlarımızla arama kurtarma çalışmalarına katkı vermeye hazır olduğumuzu ilan ettik. Akıncı insansız hava aracımız ile gece görüş kabiliyeti olan helikopteri bölgeye sevk ettik. Arama kurtarma ekiplerimiz de İranlı akrdeşlerimize yardımcı olmak üzere bölgeye intikal etmek suretiyle hemen yola çıktılar.

Merhum Reisi'yi Ocak ayının 24'ünde Ankara'da resmi ziyaret kapsamında ziyaret etmiş, bunun dışında farklı vesilelerle biraraya gelmiştik. Gerek ikili ilişkilerimizi, gerekse bölgemizi ilgilendiren konularda Sayın Reisi ile çok yakın diyaloglar içinde olmuştuk. 

İranlı kardeşlerimizin bu süreci kadim ve güçlü devlet geleneklerine uygun şekilde yöneteceklerine yürekten inanıyorum. Türkiye olarak biz de her zaman olduğu gibi bu zor günlerinde dost ve kardeş İran halkının yanında olacağız. 

"Mahkeme sayısı ve personel sayımızı artırdık"

Kıymetli misafirler, bugün 26. Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savıcı adaylarının kura töreni vesilesiyle bir aradayız. 26. Dönem yanında farklı dönem adli ve idari yargı adaylarımızın da bir kısmının kurasını çekeceğiz. Böylece bugünkü kura törenimizle bin 44 hakim ve Cumhuriyet savcımızı ülkemizin dört bir yanındaki görev yerlerine yolcu edeceğiz.

Hakim ve savcılarımızdan 81 vilayetiyle 85 milyon vatandaşıyla bu ülkeyi çok sevmelerini, bu devlete en güzel şekilde hizmet etmelerini istiyorum. Hepsi birbirinden başarılı, gayretli ve donanımlı bu genç kardeşlerimizin inşallah gittikleri yerlerde adalet sancağını yücelteceklerine inanıyorum. İnşallah biz de 21 yıldır olduğu gibi ülkeye ve millete karşı mesuliyetlerini hakkıyla irfa etmeye çalışan herkese destek vereceğiz.

Bugünkü kura töreniyle birlikte hakim ve savcı sayımızı 25 bine yaklaştırmış oluyoruz. Kaliteli insan kaynağı, kamu ve özel sektör fark etmeksizin hayatın her alanında sistemin başarısının temel unsudur. Adalet sisteminin kusursuz işlemesinin öncelikli şartı nitelikli, yetişmiş ve yeterli personeldir. Bu analyışla adalet hizmetlerinin standartını yükseltme yolunda bugüne dek attığımız adımların en başında personel sayımızın artırılması vardır. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hakim savcı sayısını iki buçuk kattan fazla artırmak suretiyle mahkemelerimizin yükünü hafiflettik. Yardımcı personel sayımız 26 bin 274'ten 96 bin 650'ye, ceza infaz kurumlarındaki görevli sayısı ise 25 bin 407'den 83 bin'e çıktı. 

Adalet teşkilatımızın personel sayısı 2002 yılında 61 bin iken bugün bu rakam 204 bini buldu. Personelin yanı sıra mahkeme sayısı, bina, teknoloji ve diğer alanlarda da adalet camiamıza güçlü destek verdik. Yanı merdiven altı sistemden bugünkü fiziki koşullara ulaştık. Mahkeme sayısı adli sayısı yüzde 99, idari yargıda yüzde 51 oranında arttı. Mahkeme kararlarındaki hataları en aza indirme ve temyizdeki yığılmayı önleme amacıyla istinaf mahkemelerini kurduk. 

Adalet kurumlarının modern ve fonksiyonel mekanlara sahip olmasına özen gösterdik. İnşa ettiğimiz 284 adalet binasıyla hakimlerimize, savcı ve avukatlarıma modern çalışma imkanları sunduk. Bina ve kadro haricinde hayata geçirdiğimiz kanuni düzenlemelerle hukuk devletini güçlendirdik. Yargının tarafsız ve bağımsız hareket edebilmesinin yasal ve anayasal alt yapısını oluşturduk. Hukuk sistemimize sirayet etmiş, adaletin tecellisi önünde engel teşkil eden vesayet araçlarını tek tek ortadan kaldırdık.

"Adalet suçlunun hapiste, masumun dışarıda olmasıdır"

Yargıda çift başlılığa son verilmesinden, bireysel başvuru hakkında, hedef süreden, elektronik devlet uygulamalarına, tutukluluk şartlarından ifade özgürlüğünün genişletilmesine hasılı çok geniş bir yelpazede adalete erişimi kolaylaştıran tarihi reformlara imza attık. Güven veren ve erişilebilir bir adalet hedefiyle bu alandaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. 

Kıymetli misafirler, medeniyetimizin temel direği adalettir. Anadolunun manevi mimarlarından mütevekkir ve mürşit Hz. Mevlana Hazretleri adalet mefrumuna büyük önem vermiştir. Mesnevi'nin özünü adalet, hukuk ve zulüm kavramları oluşturur desek hatalı bir genelleme yapmış olmayız. Hz. Mevlana, adaleti şöyle tarif etmektedir, "Adalet, her şeyi yerli yerine koymak demektir." Her şey yerinde güzeldir. Ormanda fakat zincire vurulmuş bir aslan, kum üzerinde çırpınan bir balık, mahmur bir halde ötemeyen bir bülbül tabi özelliklerini kaybetmiştir.

Mağdur ve masum ile, zalim ve mücrimi olması gereken yerlere koymanın adı adalettir. Halkımızın tabiriyle adalet suçlunun hapiste, masumun dışarıda olmasıdır. Suçun cezasız kalmadığı duygusunu toplumda yerleştirdiğimiz ölçüde adaleti tesis etmiş, yani hakkı yerine koymuş oluruz. İnsanlar arasında cezasızlık algısının yaygınlaşması ise adalete güveni sarsacak, toplumsal barışı dinamikleyecektir. Bu bakımdan, güvenilir ve seri bir şekilde tecelli eden adalet millet olarak birliğimizin, beraberliğimizin ve huzurumuzun güvencesidir.

Şunu çok net ifade etmek isterim; her mahkeme kararı sonrasında hak yerini buldu anlayışı ne kadar güçlenirse toplum da kendini o derece emniyette hisseder. 

"Milli iradenin egemenliğine kim kast ederse karşısında yine bizi bulacak yargımızı bulacak"

Milli iradeyi güçlendirme mücadelemizde ülkemizdeki darbe geleneğiyle de hesaplaştık. Anayasayı değiştirerek darbecilerin yargılanmasını sağladık. İktidarlarımız döneminde Cumhuriyet tarihinde ilk defa milli iradeye kast eden darbeciler yargılandı, geç de olsa hak ettikleri cezaları aldılar. 27 Mayıs mağdurlarının zararlarını darbeden 60 sene sonra kurduğumuz bir komisyon vasıtasıyla tazmin ettik.

12 Eylül ve 28 Şubat'ta demokrasiye darbe yapanlar, milletin vicdanıyla birlikte bağımsız Türk mahkemeleri tarafından da mahku edildi. Darbe suçunun asla cezasız kalmayacağı böylece anlaşılmış oldu. Aynı durum 15 Temmuz darbe girişimi için de geçerlidir. 253 insanımızı şehit edenler Allah'ın izniyle gün yüzü göremeyecekler. Yurt dışına kaçan alçakların da peşini asla ve asla bırakmayacağız. 

Son FETÖ'cü hain de yargıya hesap verene kadar enselerinde olacağız. Milletin kendilerine vermediği yetkiyi silah gücüyle, fezlekelerle gasp etmeye yeltenenler, bundan sonra da adaletin pençesinden kurtulamayacaklar. Vatanımızın bekasına, devletimizin bütünlüğüne, milli iradenin egemenliğine kim kast ederse dün olduğu gibi karşısında yine bizi bulacak yargımızı bulacaktır. 

Demokrasimize uzanan elleri kırmaktan çekinmedik, yine çekinmeyeceğiz. Milletin muazzez iradesine kimsenin gölge düşürmesine müsade etmeyeceğiz. Görevi, huzuru sağlamak olanların darbe şartlarının olgunlaşmasını beklediği ve tereyağından kıl çeker gibi darbe yapmakla övündüğü günler artık geride kalmış, eski Türkiye'de kalmıştır.

"Kobani davasında verilen cezalarla ilgili açıklama"

Anti- demokratik ve gayrimeşru yollara tevessül edenleri Türkiye'de varacağı tek yer mahkeme salonlarında hukuka hesap vermek olacaktır. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili birkaç gün evvel açıklanan mahkeme kararlarını da bu zaviyeden değerlendiriyoruz. 6-8 Ekim hadisesi, asla bir protesto gösterisi değil, 37 insanımızın vahşide öldürüldüğü bir terör kalkışmasıdır. Suriye'deki gelişmeleri bahane eden bölücü örgüt unsurları doğrudan devletimizin bekasını hedef alan bir isyan girişiminde bulunmuştur. Bu girişimde 38 insanımız şehir eşkiyaları tarafından katledilmiştir. Ülkemizin 35 ili, 96 ilçesi ve 131 yerleşim biriminde sokaklar, dükkanlar, okullar ateşe verilmiş masumların kanı akıtılmıştır. 

Bölücü canilerin katlettiği insanlar arasında ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşları da vardır. Hukuk elbette bunlardan hesap sormak zorundadır. Siyasi dava denilerek terör kalkışmasının aklanmaya çalışılması her şeyden önce hukuka ve demokrasiye hakarettir. 6-8 Ekim olaylarını kimse meşru gösteremez. Mahkeme kararı ile ilgili haddi aşan yorumları tasvip etmiyoruz. Karar kayıplarının acısıyla son 10 yıldır kerbelaya dönmüş yüreklere su serpmiştir. 

İsyan girişiminden 10 yıl sonra geç de olsa, hakkın yerini bulduğunu görüyor. Bundan da mağdurlar ve demokrasimiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sokakları kan gölüne çevirerek bu ülkede siyaset yapılmayacağını artık herkesin anlamasını ümit ediyoruz. Kıymetli misafirler, hukuk devleti ilkesinin yaşatılabilmesi için yargının her türlü taassuptan, hizipleşmeden azade olması şart. Siyasi ve ideolojik kamplaşmaların adalet sisteminde yol açtığı tahribatlar özellikle tecrübelerimizle çok iyi biliyoruz. Bunların tekrarına izin vermeyeceğiz.

"Adalete güveni ne kadar sağlam tesis edersek ekonomi ve demokrasi de o derece hızlı mesafe alır"

Şunu bir kere daha kabul etmemiz lazım. Adalete güveni ne kadar sağlam tesis edersek ekonomi ve demokrasi de o derece hızlı mesafe alır. Türkiye Yüzyılına giden yolun diğer alanlarla birlikte adaletin işleyişindeki eksikliklerin giderilmesi olduğunun farkındayız. Ülkemizi aydınlık yarınlara ancak adalet sistemimizin kusursuz işleyici, hukukun eksiksik tecellisi, yargıya güvenin pekiştirilmesiyle mümkündür. Bu hususlarda yaşanan ve yaşanacak sıkıntıların bizi yavaşlatacağını asla göz ardı etmiyoruz. Adalet ve hukuk alanındaki reform iradesinin güçlü olmasını bu bakımdan kritik önemde görüyoruz.

Adalet sistemimizin şeffalaştırılması, hesap verebilirliğin artırılması, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının tahkim edilmesi için bundan sonra da yeni adımlar atmasını sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu düşüncelerle mesleğe kabul edilen ve kura töreniyle görev yerleri belli olacak hakim ve savcılarımıza başarılar diliyorum. Buradaki her bir genç arkadaşımın meslek hayatı boyunca üzerindeki cübbenin vatandaşın adalete ve hukuk devletine olan itimatını temsil ettiğinin şuuruyla hareket edeceğine yürekten inanıyorum. Ülkemize ve milletimize yapacağınız hizmetlerden dolayı şimdiden sizlere teşekkür ediyorum. 

Muhabir: Oğulcan Balcı