Cumhurbaşkanı ve AK Parfti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti öncesi Atatürk Havaalanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
'Suriye ile temas konusunda hangi aşamadayız?' sorusunu yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi;
"Özellikle Türkevi bu defe çok farklı görüşmelere, ilişkilere vesile olacaktır. Bunun için Türkevinde yapacağım görüşmeler ve Türkevinde yapılacak bütün değişik ülkelerden liderlerle görüşmeler inşallah bunların adımlarını attığımız bir merkez haline evimizi dönüştürecektir. Suriye’deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere, İsrail’in bir devlet terörü estirdiğini çok açık ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değil, devlet terörüdür. Bunu bugüne kadar çok kez tekrar ettik, söyledik ama bazıları hala özellikle batılı ülkeler, bunu anlamamakta ısrar ediyor. Biz de söylemekte ısrar edeceğiz. Bunu özellikle BM’deki konuşmamda ifade edeceğim. Bu gerginliğin sona ermesi, Suriye topraklarının tamamında huzur ve istikrarın sağlanması için Türkiye ve Suriye’nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetimini, muhaliflerin bir süredir Suriye’de çatışmasızlığın sağladığını görüyoruz. Bu durum kalıcı çözüm için etkin bir kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Suriye dışında milyonlarca insan vatanlarına dönmek için bekliyor. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Buna hazırız."
"Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim"
Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği 130’dan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etmesi bekleniyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak. Bu yıl Genel Kurul’un en dikkat çekici etkinliği, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde tertiplenecek ‘Geleceğin Zirvesi’dir. 23 Eylül günü gerçekleştirilecek zirvede, çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedefleniyor. Zirveye hitabımda BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Türkiye’nin bu yöndeki çabalara dair katkı ve desteğini beyan edeceğim. Bu yılki genel kurul görüşmeleri, hiç kimseyi geride bırakmamak teması altında yapılıyor. Görüşmelerin ilk gününde, 24 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu’na hitap edeceğim. İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim. Yaklaşan kış mevsimi, Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı zorlukları daha da zorlaşacaktır. Açlık, susuzluk ve temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliği sahadaki durumu giderek kötüleşiyor. İsrail Hükümeti, bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor. Neredeyse bir yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya, özellikle BM’ye önemli görevler düşüyor. Biliyorsunuz ilk günden beri İsrail’in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı.