Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, "Bize bühtan eden CHP ve yandaşlarına tavsiyem, diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar" ifadelerini kullandı.
"İnsan hakları günümüzde siyasallaştırılmış bir kavramdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 1948 yılında kabul edildi. Bu tarih aynı zamanda İsrail'in Filistin'de terör estirmeye başlamasının da miladı olmuştur.
O günden beri İsrail, Filistin halkının topraklarını gasp etmeye, bu toprakların asıl sahibini sürgün etmeye devam ediyor. Bölücü örgütün terör eylemlerinde çoğu sivil, binlerce vatan evladını şehit verdik. Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için işkenceyle katledilen nice insanımız oldu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altını en fazla oyanlar dünyada güya bunun savunuculuğunu üstlenenlerdir.
İnsan hakları günümüzde siyasallaştırılmış bir kavramdır. Geldiğimiz noktada insan hakları sadece dünyanın belirli bir bölgesine uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor. Beyaz adam beyannamede kayıtlı tüm hakları kullanmada alabildiğine özgürken, insanlığın geri kalanı ancak belirli haklardan istifade edebiliyor.
"Türkiye’ye sığınana sen beyaz mısın, siyah mısın? Diye sormadık"
Millet olarak tarih boyunca dünyanın neresinde bir zülüm varsa kimseden çekinmeden sesimizi yükselttik, tavrımızı ortaya koyduk. Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş, müşfik ve merhametli bir ülkedir. Kapımıza gelene, Türk müsün? Arap mısın? Kürt müsün? Diye sormadık. Türkiye’ye sığınana sen beyaz mısın, siyah mısın? Diye sormadık.
86 bin tonluk insani yardım miktarıyla Filistin’e en fazla destek sağlayan ülkelerdeniz. Ticari işlemleri durdurmak suretiyle İsrail hükümetine en net tepkiyi veren ülke yine Türkiye’dir.
"Mesele Suriyeli muhacirler olunca duymadılar, görmediler, konuşmadılar"
Bir muhacir neyi yapıyorsa işte biz bunu yapmaya mecburuz dedik. Ne zaman dedik? Sizi kovacağız diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Elbette bu süreci zehirlemek isteyenler de oldu. CHP’nin Eski Genel Başkanı nazivari ırkçı nefret söylemleriyle milletimizi galeyana getirmeye gayret ederken, evlerini vatanlarını, kimi zaman ailelerini bir gecede terk etmek zorunda bırakan mazlumlara vicdansızca, insafsızca saldırdılar.
Bu garibanları hedef haline getirmekten utanmadılar! Sırf seçimde 3-5 oy daha fazla alabilmek adına ne bize, ne milletimize ne de inancımıza yakışmayan yollara tevessül ettiler.
İşin daha üzücü yanı da şudur; Birileri maalesef buna sırf menfaatlerini koruma adına sessiz kalmıştır. Haktan, hukuktan, adaletten, özgürlükten bahsedenlerin çoğu haftalarca süren bu ırkçı nefret furyası karşısında iki kelam etmedi.
Mesele Suriyeli muhacirler olunca duymadılar, görmediler, konuşmadılar. Peki sonuçta ne oldu? Vicdan kazandı vicdan! İnsanlık kazandı. Merhamet kazandı, dayanışma kazandı. Yüce gönüllü olmak kazandı!
Hepimizi derinden sarsan herhalde bugünlerde televizyonlarda izlediniz Sednaya Hapishanesi gibi işkence ve ölüm merkezlerine baktığımızda nasıl vahim bir felaketin eşiğinden dönüldüğü bugün çok daha iyi anlaşılıyor.
14-28 Mayıs seçimlerinde Anadolu irfanının galip gelmesi milletimizin tarihine yeni bir utanç lekesi bulaştırılmasının önüne geçmiştir.
Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesi ile birlikte inşallah Suriye’de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye’de barış ortamı kök saldıkça inanıyorum ki gönüllü geri dönüşlerin sayısı da zamanla artacaktır.
"CHP'ye diktatör göndermesi"
Şimdi, CHP’nin ve bazı faşist grupların bu olumlu iklimi de sabote etmeye çalıştığını görüyoruz. Yaptıklarından dolayı biraz olsun mahcubiyet duyması gereken CHP’nin Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısı ile mülteci düşmanlığını köpürtmesi bu siyasi parti adına bir utanç vesikasıdır.
Yıllarca şahsımıza “diktatör” iftirası attılar. Sadece bize değil, Türk demokrasisine de gölge düşürmek istediler. Hatta ülke ülke dolaşarak Türkiye’yi yabancılara şikayet ettiler.
Diktatörün ne olduğunu gerçekten öğrenmek istiyorlarsa gitsinler yere göğe sığdıramadıkları Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın. Biz gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yürüteceğiz.
"Nefret suçları kavramını ceza mevzuatımıza biz ekledik"
Yargı reformu yasa paketleriyle, insan hakları eylem planlarıyla, yargı reformu strateji belgeleriyle, yargı ve adalet sistemimizi tahkim ettik, varsa eksiklerimizi giderdik güç ve güven tazeledik. Türkiye’de işkenceye biz son verdik.
Nefret suçları kavramını ceza mevzuatımıza biz ekledik. Etrafımızda yaşanan gelişmeler Cumhur İttifakı olarak bir süredir kamuoyumuza ve siyaset kurumuna yaptığımız çağrıların ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir. İş cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin özellikle arkasında Türkiye’yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır. Unutmayalım ki bir olursak iri oluruz, diri oluruz, saldırılar karşısında yıkılmaz bir kale oluruz!