Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nine katıldı. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halktan ve sokaktan kopuk idareci profiline tahammüllerinin olmadığını söyledi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Resmi plakalı araçlara binmek bir yöneticiyi devlet adamı yapmaz"
Koltuğa oturmak, resmi plakalı araçlara binmek, bir yöneticiyi, bir mülki idare amirini saygıdeğer bir devlet adamı yapmaz. Milletin adamı olunmadan, milletin gönlüne girilmeden, milletin takdirini almadan hakiki manada devlet adamı olunmaz.
Biz millet olarak tarih boyunca nice büyük devletler kurduk. Asya bozkırlarından, Afrika'nın kızgın çöllerine, Akdeniz'in bir ucundan Hint Okyanusu'na kadar milyonlarca kilometre karelik alanı atlarımızın nal sesleriyle inlettik. Sınırları bir dönem Afrika'dan Avrupa'nın ve Asya'nın ücra köşelerine uzanan devletlerimizde, himayemiz altında yaşayan farklı inançlardan milyonlarca insanı barış, huzur ve esenlik içinde yönettik.
"Anadil açıklaması"
Tarihte kurduğumuz devletlerin iki taşıyıcı sütunu oldu. Bunlardan ilki; mülkün temeli olan adalet, diğeri de merhametti. Aynı durum bugün de geçerlidir. Türkiye bir hukuk devletidir. Medeniyetimizde bir merhamet medeniyetidir. Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltir, merhamet ile muamele ettiğimiz ölçüde insanımızla devletimiz arasındaki bağı sağlamlaştırırız.
Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa o zaman da kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz her iki tecrübeyi de yakın tarihinde yaşamış bir ülkeyiz. Bakınız devlet ve millet arasında duvarlar ören, devlet ve milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin ülkemize çok büyük zararları oldu.
İrticacı, takunyalı, tarikatcı, cemaatci, laik-antilaik, ilerici-gerici diyerek insanlarımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi. Bunun bedelini ise demokrasimiz ödedi. Devletimiz ve milletimiz ödedi.
"Vatandaşına üstten bakan bürokratik oligarşinin devlet tasavvufumuzda yeri yoktur"
Vatandaşına üstten bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören bürokratik oligarşinin devlet tasavvufumuzda yeri yoktur. Devlet, milletinin hizmetindedir. Kamu görevlisi de milletin hizmetkarıdır. Devlet yönetiminde bizim rehberimiz ve pusulamız, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesidir.
Devletimizin taşıyıcı kolonu olan bu ilkeden en küçük bir sapmaya izin veremeyiz. 22 yıldaki tüm çabalarımıza rağmen görev yapacağınız yerlerde halen buna mugayir uygulama varsa değiştirmek, milletle devleti yakınlaştırmak sizlerin öncelikli vasifesidir.
Bizim yönetim anlayışımıza göre mevcutu korumak, gerilemek demektir. Dünyada yaşanan hızlı gelişme ve baş döndürücü dönüşüm her alanda eskiye göre çok daha hızlı olmamızı, çok daha çalışmamızı, kaybedilen onlarca seneyi telafi etmemizi kaçınılmaz kılıyor. Türkiye'nin her alanda girdiği atılım sürecine en büyük destek yerinden kalkınma çabalarının başarıya ulaşmasından gelecektir."