Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Otel'de partisinin Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katılarak konuşma yaptı.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri’de Suriye uyruklu bir kişinin 5 yaşındaki çocuğu istismar etmesi olayına değindi. Muhalefete yüklenen Erdoğan, "Dün Kayseri'de küçük bir grubun yol açtığı müessif olayların sebeplerindne biri, muhalefetin bu zehirli söylemleridir. Kim olursa olsun insanların evlerini, akrabalarını yakmak, vandallık yapmak, sokakları ateşe vermek kabul edilemez" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"AK Parti belediyeciliği marka haline gelmiştir"

"Hepinizin bildiği gibi, AK Parti'nin hikayesi, yerelden genele ilerleyen bir başarı hikayesidir. Biz, başkaları gibi tepeden inme bir parti değiliz. Bundan tam 30 sene önce millete hizmet yolculuğumuza belediyelerden başladık. Mahalli idarelerdeki örnek karnemizle yeni hedeflere yürüdük. Yerel yönetimlerdeki başarılarımız önümüzde yeni kapıların ve yepyeni ufukların açılmasına vesile oldu.

Olaylı derbiye ilişkin Ali Koç’un savcılık ifadesi ortaya çıktı Olaylı derbiye ilişkin Ali Koç’un savcılık ifadesi ortaya çıktı

Politikalarımızı önce belediyelerdeki uygulamalarla ortaya koyduk. Milletimizin sorunlarına önce belediyelerde çözüm ürettik. Kendimizi, halkımıza önce belediyelerde ispat ettik. Mahalli idarelerdeki üstün hizmetlerimizin sonrasında 2002 yılında bu sefer ülkeyi yönetme sorumluluğunu AK Parti'li kadrolara tevdi etti. Şunu unutmayınız, 2002'de bize iktidar kapısını açan da, 22 yıl boyunda iktidarda tutan da hiç tartışmasız yerel yönetimlerdeki başarımızdır, gayretlerimizdir.

Bakınız burada şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim; AK Parti birikimiyle, vizyonuyla, referanslarıyla yerel yönetimlere sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın en yetkin, en donanımlı siyasi hareketidir.

AK Parti belediyeciliği bugün küresel ölçekte bir marka haline gelmiştir. Mahalli idareler alanında ülkemizde 30 yıldır standartları biz belirliyoruz. Öyle ki rakiplerimiz bile bzi taklit etmeye, bizden kopya çekmeye başladı. Pek çok başlıkta onların  da yol haritasını dolaylı olarak biz şekillendiriyor, bir nevi siyasi rakiplerimize koçluk yapıyoruz. Tüm bunları söylerken elbette mükemmel olduğumuz iddiasında değiliz. Dünya değişirken, Türkiye muazzam bir dönüşümden geçerken bizim de değişime daha hızlı adapte olmamız gereken kimi başlıklar vardır. 

"Hiçbir parti AK Partili kadrolarla yarışamaz"

Toplumun, özellikle gençlerin nabzını daha iyi tutmamız, beklentilerini daha iyi karşılamamız, belediye hizmetlerinde daha iyi yenilikçi uygulamalar gerçekleştirmemiz gereken konular mutlaka olabilir. Ama şehirlerimizin sorunlarını çözme, şehirlerimizi geleceğe hazırlama noktasında hiçbir parti, hiçbir belediye başkanı AK Partili kadrolarla yarışamaz, bizimle rekabet edemez.

Değerli kardeşlerim, 31 Mart seçimlerinden bu yana yaşananlar bu gerçeği çok net bir biçimde bir kez daha göstermiştir. Taşlar yerine oturdukça herkes daha sağlıklı ve objektif değerlendirmeler yapabiliyor. Son seçimlerde muhalefet hepimizin bildiği gibi tamamen ucuz popülizme dayanan bir kampanya yürüttü. Ekonomideki sıkıntıları da istismar ederek, kim ne veriyorsa benden beş katı anlayışıyla hiçbir temeli olmayan uçuk vaatlerde bulundular.

Deprem riski ve kentsel dönüşüm dahil, şehirlerimizin kanayan yaralarına dair maalesef ortaya hiçbir somut proje koymadılar. Hayat pahalılığının yükü altında ezilen insanlarımızın popülizmin dalgasına kapılmasına maalesef engel olamadık. Muhalefet ile yine ülkemize ve milletimize zarar verecek bir vaat yarışına girmeyi de açıkcası AK Parti'nin siyaset kodlarıyla bağdaştıramadık.

İnsanımızla aramızdaki güven duygusunu zedeleyerek, Türk ekonomisine ağır bedeller ödetecek her türlü popülizmden uzak durduk. Dünyanın ve Türkiye'nin gerçekleri temelinde hazırladığımız projelerimizi kamuoyumuzla paylaştık. 31 Mart günü milletimiz sandığa gitti, son sözü söyledi, iradesini oraya özgürce yansıttı. Biz de bu iradeyi öperek başımızın üstüne koyduk. YSK'nın açıkladığı kesin sonuçlara göre, Cumhur İttifakı 31 Mart seçimlerinde yüzde 40 buçuk oy oranına ulaşmıştır.

"Hatayı da kusuru da kendimizde arıyoruz"

Milletimiz, 12 büykşehir, 12 il, 347 ilçe ve 170 belde olmak üzere, toplam 541 belediyenin yönetimini AK Parti'ye emanet etmiştir. Cumhur İttifakı'ndaki müttefikimiz MHP ise 8 il, 114 ilçe ve 97 belde belediyesi kazandı. Böylece, Cumhur İttifakı 12'si büyükşehir, 20'si il, 461'i ilçe, 267'si belde olmak üzere toplam 760 belediyede ipi göğüslemiş oldu.

31 Mart'ta seçim yapılan bin 393 belediyenin yüzde 54,6'sını önümüzdeki beş yıl boyunca inşallah Cumhur İttifakı yönetecektir. Hatay’ın 10 yıllık fetret devrinin sona ermesinden ayrıca mutluluk duyduk bu vesileyle bir kez daha tercihini Cumhur İttifakı’nın gerçek belediyecilik vizyonundan yana kullanan tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Bir önceki yerel seçimlere kıyasla oy oranları ve belediye sayısından ortaya çıkan negatif sapmayı elbette göz ardı etmiyoruz. Her ne kadar ekonomideki zorluklar öne çıkmakla birlikte bunun haricinde sonuçlara etki eden başka faktörlerin de olduğunu görüyoruz. Milletimizin iradesini sorgulamadan seçmenin verdiği mesajların ışığında çok boyutlu olarak muhasebemizi yaptık, yapıyoruz. Hatayı da kusuru da kendimizde arıyoruz.

"Tüm kademelerle gereken adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz"

Muhalefetin son 21 yılda defalarca düştüğü halkı ve sandığı suçlama gafletine düşmeden, iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırıyoruz. İnşallah bu hassas süreci kendi takvimimiz çerçevesinde tam manasıyla bir bayrak değişimi havasında birlik ve kardeşliğimizden taviz vermeden bir kuyumcu titizliğiyle yürüteceğiz. Milletimizin AK Parti’den talepleri gerçekleşene kadar tüm kademelerle gereken adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

"Hesapsızca atıp tutanlar her şeye zam yapıyorlar"

Aziz kardeşlerim, seçimler bitince muhalefetin vaat yağmurunun da sonuna gelindi. Gençlere, kadınlara, esnafa, emekliye verilen sözlerin tamamı unutuldu. Düne kadar seçim kazanmak için hesapsızca atıp tutanlar, bakıyorsunuz bugün ekmekten suya ellerinin altındaki her şeye zam yapıyorlar.

'Ucuzlatacağız, fiyatını indireceğiz hatta bedava yapacağız' dedikleri hizmetlerin nerdeyse tamamında astronomik fiyat artışlarına gittiler. Kendi partilileri bile isyan etmeye başladı. İş üretmek, verdikleri sözlerin arkasında durmak, hizmet etmek yerine bütün enerjilerini artık bahane bulmaya harcıyorlar. Devraladıkları kimi belediyelerde eski başkanlarımıza iftira atacak kadar siyasi ahlaktan uzak durdular. Allah var bu süreçte sadece bir kesime verdikleri sözlere sadık kalıyorlar. Şahsi reklam ajansı olarak kullandıkları bazı medya mensuplarına Roma turu ile diyet borçlarını ödemekte hiçbir kusur etmiyorlar. 

"Belediye binalarını LGBT paçavralarıyla donatma dışında herhangi bir icraatleri olmadı"

Nepotizmin ne demek olduğunu üç ay içinde uygulamaları olarak milletimize gösterdiler. Eş, dost, akraba, tanıdık çiftliğine çevirdikleri belediyelerde kayırmacılığın adete kitabını yazıyorlar. Geride bıraktığımız üç aylık dönemde güya alkol tüketimini teşvik etmek, cinsiyetsizleştirme politikalarına aleni destek verme. Belediye binalarını LGBT paçavralarıyla donatma dışında herhangi bir icraatleri olmadı.

Makam odalarında vatandaş darp etmek, kadınların serbestçe hayata katılım alanlarını kısıtlamak, arapça tabelalara karşı savaş açmak, gençlerimize hizmet eden vakıflara, derneklere, gönüllü kuruluşlara baskı uygulamaktan başka hiçbir iş yapmadılar. İşçinin ekmeğiyle oynamayacağız dediler fakat göreve geldikleri birçok il ve ilçede emekçi kardeşlerimizi kapı dışarı ettiler. Buna benzer örnekleri çoğaltmamız mümkün.

"Muhalefet belediyelerinde vaat yağmurunun yerini zam yağmuru aldı"

Görüyoruz ki, muhalefet belediyelerinde 31 Mart'a kadar devam eden vaat yağmurunun yerini 1 Nisan sabahından itibaren zam yağmuru aldı, inşi kıyımı aldı, baskı, tehdit, yıldırma aldı. Kıymetli belediye başkanlarımız, bir defa şu gerçeği çok açık ve net söylemek durumundayım; muhalefetin siyaset anlayışında köklü bir değişim yaşanmazsa korkarım önümüzdeki 5 sene boyunca benzer hadiselere yine şahitlik edeceğiz. Biz böyle bir siyaset tarzını asla ve asla kabul etmiyoruz. Yerel yönetimlerde güç zehirlenmesine kapılarak vatandaşa hayat biçimi dayatılmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye, yakın geçmişte ideolojik fanatizimden çok çekti. Milyonlarca insanımız sadece inancına uygun hayat sürmek için ikinci sınıf insan muamelesi gördü. Çağdaşlık bahanesiyle bu ülkede insanımıza yıllarca eziyet edildi. Tepeden inmeci yönetim anlayışının ülkemize ve demokrasimize ağır faturaları olmuştur. Biz bu anlayışa 1994 yılında belediyelerde 2002 yılında da tüm Türkiye genelinde son verdik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kayseri'deki olaylara ilişkin açıklama

Kimsenin hayat tarzına, inancına, tercihlerine karışmadık. Siyasi rövanşizmden her zaman ve her şartta uzak durduk anca son dönemde özellikle el değiştiren belediyelerde eski hastalıklar tekrar nüksetmeye başladı. Muhalefet içindeki radikal unsurların da kışkırtması ile 28 Şubat dönemini anımsatan uygulamalar yeniden devreye alınmak isteniyor. Buna müsade edilmemeli. Türkiye'nin fay hatlarıyla oynamaktan herkes uzak durmalı. Muhalefetin aklı selim sahibi aktörlerinden eski Türkiye'nin kötü hatıralarını tekrar canlandıran sahnelerin önüne geçilmesi noktasında daha çok çaba bekliyoruz. Aynı şekilde birilerinin kendi beceriksizliğimim faturasını savaşlar ve terör sebebiyle evini, barkını, vatanını terk etmek zorunda kalmış sığınmacılara kesme kurnazlığına da göz yumulmamalıdır. Toplumda yabancı düşmanlığını ve sığınmacı düşmanlığını körükleyerek hiçbir yere varılamaz.

Dün Kayseri'de küçük bir grubun yol açtığı müessif olayların sebeplerinden biri, muhalefetin bu zehirli söylemleridir. Kim olursa olsun insanların evlerini, akrabalarını yakmak, vandallık yapmak, sokakları ateşe vermek kabul edilemez. Siyasi kazanım uğruna nefret siyasetine tevessül edilmesini acizlik olarak görüyoruz. Biz hiçbir zaman böyle olmadık inşallah bundan sonra da olmayacağız.

Ayrımcılık, ötekileştirme, nefret diliyle insanları düşmanlaştırma, AK Parti siyasetinde kendisine yer bulmamıştır. Asla ve asla yer bulamayacaktır.

Bizim siyasete bakış açımız bellidir. Muhalefetin 10 yıllardır yaptığı gibi siyaset beyaza siyah, siyaha beyaz demek değiltir. Siyaset, yanlışa engel olmak, doğruya güç vermek, hayırlı, faydalı, güzel işleri desteklemektir. Millete hizmet götürenlere engel çıkartmak, köstek olmak, elini kolunu bağlama mantığıyla hizmet etmek bize yakışmaz.

İstiyoruz ki milletimiz hizmet görsün, şehirlerimize hizmet götürülürsün. Şehirlerimizin kaynakları, o kaynakların asıl sahibi olanların refahı için kullanılsın. İstiyoruz ki günlük siyasi çıkarlar uğruna milletimizin birliği ve bütünlüğü bozulmasın.

Bizde ayrım olmaz. Bundan sonra da olmaz. Seçim bitmiştir ve oy versin vermesin tüm şehir sakinleri artık bizim hemşehrimizdir, kardeşimizidir.

Aziz kardeşlerim, bizi 22 yıldır milletimizin göz bebeği yapan vasfımız mütevazi ve amatör ruhumuzdur."

Muhabir: Şevval Dalgıç