Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 7. Olağan Kongresi'ne katıldı.
"Biz kısa mesafe koşucusu değiliz"
Burada konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Biz kısa mesafe koşucusu değiliz, biz pazara kadar yol arkadaşlığı yapan insanlardan da değiliz.
Her birimiz sonunda hakkın rızası ve halkın duası olan uzun ve yorucu bir maratonun koşucularıyız.
İnşallah bu yolda da enerjimizi, sabrımızı, heyecanımızı ve direncimizi asla kaybetmeden ipi göğüsleyene kadar durmadan koşacağız.
Şunu lütfen unutmayınız; millete hizmet yolunda kırılmak, darılmak, küsmek, yarıştan kopmak gibi bir lükse şahsım dahil hiçbirimiz sahip değiliz.
Bugüne kadar böyle yanlış bir anlayışı kapımıza yaklaştırmadık, inşallah bundan sonra da bu tür marazları bünyemize sirayet ettiremeyeceğiz.
Kişisel ihtiraslarını, şahsi çıkar ve menfaatlerini, siyasetlerinin merkezine yerleştirenler gibi olmadık ve olmayacağız. Ben değil biz demeye, enaniyetten uzak durmaya ısrarla devam edeceğiz.
"Bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu"
Unutmayın biz yola çıkarken kadınlar için siyaset değil, kadınlarla siyaset dedik.
Birileri bilmeseler veya bilseler dahi kabul etmek istemeseler de bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu. Kadınlar çoğu zaman siyasette bir vitrin malzemesi olarak görülüyordu.
"Üniversitelerin kapısında ikna odalarını kuranlar sizdiniz"
Kılık kıyafetlerinden dolayı seçilme hakları gasp ediliyordu, başörtülerinden ötürü okuma, üniversite eğitimi görme, kamuda ve özel sektörde çalışma hakları kısıtlanıyordu. Ey CHP unutma üniversitelerin kapısında ikna odalarını kuranlar sizdiniz, siz!
Şimdi çıkmış bunlar bize kadın haklarından bahsediyor. Siz kadın haklarını yakalamak için daha çok fırın ekmek yersiniz. Eline kına yakıp dualarla ve gözyaşlarıyla asker eyledikleri evlatlarının yemin törenini tel örgüler arkasında seyretmek zorunda kalan kadınlar bu ülkenin çok acı bir gerçeğiydi.
Üniversite kapılarının önlerinde kurulan o ikna odalarında psikolojik işkenceye maruz kalan o genç kızlar, bu ülkenin vahim bir gerçeğiydi.
Üniversitesini birincilikle bitirdiği halde mezuniyet törenine alınmayan öğrenciler bu ülkenin bir gerçeğiydi. Sırf başörtülü diye milletin meclisinden zorla çıkarılan, gazi meclisin kürsüsünden tehdit edilen kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi.
Yokluk, yoksulluk ve yasakları tüm yükünü açık söylüyorum bu ülkede senelerce kadınlar çekmiş, en büyük bedeli kadınlar ödemişti.
Eski Türkiye’nin kahırla, acıyla, zorluklarla ve sıkıntılarla geçen karanlık ikliminde uzun yıllar belki en fazla horlanan kadınlar olmuştu. Ey CHP siz değil miydiniz hemen, çarşaflı bir bayanı alıp yakasına partinizin rozetini takmak suretiyle ‘işte biz bak kadınların yanındayız’ diyen sahte cambazlar değil miydiniz?
"Ey Özgür Bey biz buraya durup dururken gelmedik"
2004 yılında anayasaya kadın ve erkek eşitliğini güvence altına alan düzenlemeyi ekleyerek yeni bir dönemi başlattık.
Ey Özgür Bey biz buraya durup dururken gelmedik, ter döktük, yüreğimizi koyduk!
Muhalefetin engelleyici tutumuna ve yasakları savunan faşizan tavrına rağmen bunları başardık. Geldiğimiz noktada kadınlar artık her alanda kendilerini göstermekte, karar mekanizmalarında çok güçlü bir şekilde yerlerini almaktadır.
"Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir"
Meclisteki kadın milletvekili oranını yüzde 4.1’den yüzde 20’ye biz taşıdık Özgür Bey!
Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir!
2012’de yürürlüğe giren 6284 sayılı kanunla başka hiçbir sözleşmeye, belgeye veya dışarıdan müdahaleye ihtiyaç duyulmadan bir kapsayıcılıkta kadınların korunmasını temin ettik.
KADES elektronik kelepçe gibi uygulamalardan aile içi şiddetin re’sen takip edilen suçlar arasına alınmasına kadar birçok başlıkta muhalefetin gündeminde bile olmayan devrim niteliğinde adımlar attık.
Kadınların karşılaştığı zorlukları elbette biliyoruz. Bilhassa son seçimlerde muhalefete geçen bazı mahalli idarelerden ciddi şikayetler alıyor, medyada son derece vahim haberlerle karşılaşıyoruz.
"28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor"
Özellikle muhalefetin yönettiği kimi belediyelerde 28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor.
Daha önceki dönemlerde olduğu gibi hedefe yine kadınlar konuyor. Buram buram rövanşizm kokan marjinal bir siyasetin muhalefet eliyle ilk etapta yerel yönetimler üzerinden hortlatılmaya çalışılması, ülkemiz demokrasisi adına utanç ve endişe vericidir.
Bunların hepsi yakın takibimizdedir.
İdeolojik bağnazlıklarla, insanımızın yaşam tarzına, inanç ve kültür değerlerine müdahale edilmesine asla izin veremeyiz.
Bilhassa kadınların uzun yıllara sari çetin mücadeleler neticesinde elde ettikleri kazanımların ister yerel yönetimler olsun, ister özel sektör olsun 3-5 faşist tarafından gasp edilmesine tolerans göstermeyiz.
Türkiye, vesayet virüsünü içlerinden atamayan kifayetsiz muhterislere boyun eğmez.
Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları eski Türkiye’de kalmıştır.
"Kırmızı kartla bazı şeyler yapmayı denediler ama onu da her işleri gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırdılar"
Bırakın dünyayı, bölgemizde olup bitenlerden dahi haberleri yok. Küresel gelişmeleri, krizleri ve hadiseleri zaten takip etmiyorlar. Koltuk kavgasına, parti içi iktidar mücadelesine kendilerini öyle kaptırdılar ki üçüncü cihan harbi patlak verse umurlarında olmaz.
Bir ara kırmızı kartla bazı şeyler yapmayı denediler ama onu da her işleri gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Daha sonra anladık ki aslında kartları birbirine gösteriyorlarmış. A şehrinin belediye başkanı, B şehrinin belediye başkanına, eski genel başkan yeni genel başkana, bunların holiganları ise medyada ve sosyal medyada birbirlerine sürekli kart gösteriyor.
Elinde askerin, polisin, bir sürü milliperver vatanperverin kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganıyla kendilerini avutuyorlar.
Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partiyi döndüler dolaştılar marjinal sol yapıların maskotu haline getirdiler.
23 Nisan müsameresi gibi meclis kürsüsünden slogan atıyorlar. Kart devrimciler misali birbirleriyle sloganla buluşuyorlar.
Ortalıkta ne kadar başıboş gezen küfürbaz, marjinal ve tembel varsa hepsini paratoner gibi kendisine çekiyor.