Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sakarya İl Kongresi'nde gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ diyenleri eleştiren Erdoğan, “Şimdi gördün mü niçin bizim oralarda olduğumuzu? Şimdi gördünüz mü bizim niçin Suriye’de olduğumuzu? Ne oldu şimdi, Suriye’nin başındaki nerede? Şu anda Suriye’den gelen kardeşlerimiz şimdi neredeler? “Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz” diyorlar” ifadelerini kullandı.
Geçici sancıları geride bırakacağız, sabır ve destek istiyoruz
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle;
Bu vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızın her safhası, kanla alın terinin birbirine karıştığı çetin bir mücadeleyle geçmiştir. Birinci dünya savaşı sonrasında lime lime edilip adeta tarih sahnesinden kazınmam istenen milletimiz gücünü, imanından ve tarihinden alan bir şahlanışla yeniden ayağa kalkmıştır.
Cumhuriyetimizin ilk bir asrı da kendi içinde çok önemli dönüm noktalarının yaşandığı bir süreç olarak hafızalarıma nakşoldu. Şimdi dünyadaki ve bölgemizdeki kırılmaların eşliğinde yeni bir dönemin arifesindeyiz. Elbette her şey güllük gülistanlık değil, hala çözmemiz gereken sıkıntılar, aşmamız gereken engeller var ama sadece bunlara bakarsak, bunlara takılıp kalırsak olmaz. Bir yandan mevcut sıkıntıları çözmekle uğraşırken, diğer yandan ülkemizin ve milletimizin önündeki yeni fırsatları değerlendireceğimiz bir irade ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Biz, bu iradeye sahibiz.
Şundan her bir insanımız emin olsun; Türkiye Cumhuriyetinin ikinci asrıyla birlikte önüne açılan yeni kapıları, yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektedir. Türkiye Yüzyılı diye ifade ettiğimiz bu yeni dönemin geçici sancılarını geride bıraktığımızda inşallah çok büyük imkânlar yakalayacağız. Bunun için vatandaşlarımızdan biraz daha sabır, biraz daha metanet, biraz daha cesaret ve elbette biraz daha destek istiyoruz.
"Türkiye’nin Suriye’de ne işi var? Sorusu cahillikten soruluyor"
Kardeşlerim, unutmayınız rabbimiz bize ancak çalıştığımız kadarının karşılığını alacağımızı buyuruyor. Atalarımızın “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz” deyimini kulağımıza küfe yapmaz, yarınlar için çalışma perspektifini kaybedersek çocuklarıma mahcup oluruz.
Birilerinin sürekli milletimizi umutsuzluk batağına sürükleme gayretinin arkasında bugünümüzle geleceğimiz arasındaki irtibatı kopartma niyeti vardır. Biz sabrettik, “Men sabera zafera” dedik ve sabredenler zafere ulaştılar.
Birileri çıkıyor, “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” Bunu diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenleri kültür ve medeniyet değerlerimizden yoksun olanları görüyoruz. Kimi bu soruyu cahilliğinden mevcut CHP yönetimi gibi olanları çoğu da tamamen ideolojik fanatizmden soruyor.
Şimdi gördün mü niçin bizim oralarda olduğumuzu? Şimdi gördünüz mü bizim niçin Suriye’de olduğumuzu? Ne oldu şimdi, Suriye’nin başındaki nerede? Şu anda Suriye’den gelen kardeşlerimiz şimdi neredeler? “Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz” diyorlar.
"Dünya yıkılsa, üçüncü cihan harbi çıksa CHP yönetiminin umurunda olmaz"
Parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldırıp, iki satır tarih okuyacak bir iki makale karıştıracak vakitleri dahi yok. Türkiye’nin hemen dibinde kritik gelişmeler yaşanıyor ama bunlar ne olup bittiğini takip bile etmiyor. Öyle ki dünya yıkılsa, üçüncü cihan harbi çıksa CHP yönetiminin umurunda olmaz.
Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı, 61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi düşerken, Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı.
Suriye’de evi, işyeri, arazisi, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. Suriye’deki devrime şaşı bakanlara, Esad dönemini yüceltenlere, meseleyi başka güçlerin tezgahı seviyesine indirenlere, en güzel cevap Şam’daki yeraltı hapishaneleridir. Bunları televizyonlarda izlediniz değil mi? O hapishanelerin halini gördünüz değil mi? Esad bu insanlara nasıl zulmetmiş.
"Esad’ı ziyaret edecekti ya, Özgür Bey ne oldu, niye gitmedin ya?"
Ülkemizdeki Suriyelilerin yıllarca neden vatanlarına dönemediklerinin cevabı da o hapishanede ele geçirilen işkence, ölüm ve imha aletleridir. Esad’ın af çağrısına kanıp, rejimin kontrol ettiği şehirlere dönense maalesef cezaevi denilen ölümhanelerde türlü işkenceye uğradıktan sonra katledilmiştir. Televizyonlara, gazetelere, sosyal medya mecralarına yansıyan vahşet hikayelerini dinlemeye insanın yüreği dayanmıyor.
Ancak CHP Genel Başkanı, Esad’ın kendisine bile inanmadığı af ilanına prim vererek son ana kadar bunun reklamını yapmıştır. Oraya gidecekti ya, Esad’ı ziyaret edecekti ya, Özgür Bey ne oldu, niye gitmedin ya? O ziyareti gerçekleştirseydin ya.
Yıllarca sadece ve sadece Suriyeli, Afgan ve diğer yabancılara düşmanlık üzerinden güya siyaset yapanların artık varlık sebepleri ortadan kalktığına göre bundan sonra millete ne diyeceklerini merak ediyoruz.
Azıcık ahlakları, azıcık utanma duyguları, azıcık insani duyarlılıkları varsa partilerin tabelalarını indirir, siyasete tövbe eder, siyaset öncesi işlerine geri dönerler. Ama biliyoruz ki bunların derdi herhangi bir meseleyi sahiplenmek, herhangi bir davayı savunmak değil.