Kayseri’de Suriyeli bir kişinin küçük bir çocuğa yönelik istismar saldırısıyla beraber Suriye ve Suriyelilerle ilgili konu oldukça farklı bir boyuta dönüştü. Olayın duyulduğu gece Kayseri’de Suriyelilerin ev, araç ve dükkanlarına yönelik saldırılar yapıldı. Farklı bazı şehirlerde de benzeri saldırı girişimlerinde bulunulurken emniyet güçleri olayları büyümeden kontrol altına aldı. Fakat bu kez Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde provokatif saldırılar yapılmaya başlandı.

Kararlı adımlar atılması önemli hale geldi

Gerek Türkiye’de gerek Suriye’deki yaşanan son gelişmeler, bize sürecin ne kadar kırılgan ve provokasyonlara açık olduğunu bir kez daha gösterdi. Dolayısıyla Suriye’deki operasyon bölgelerinde ve Türkiye’de sürecin kontrol dışına çıkmasına fırsat verilmemesi ve etkili politikalar üretilerek kararlı adımlar atılması önemli hale geldi.

Erdoğan Hakan Fidan’a talimat verdi

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dönüş yolunda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yapacağı görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Esad ile yapacağı görüşme için, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a talimat verdiğini ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılabileceği mesajını da verdi.

Şam normalleşme için 2 şartını yineledi

Erdoğan’ın Esad ile ilişkileri normalleştirmek için yaptığı açıklamalara Suriye’deki resmî makamlardan ilk kez yanıt verildi. Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ilişkilerin normalleşmesinin 2011 öncesindeki durumun geri dönüşüne dayandığı vurgulandı ve “İlişkileri düzeltme iki ülkenin ve iki halkın ortak çıkarı” denildi. Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan aktardığı bilgi notunda, ülkelerin çıkarlarının çatışma veya düşmanlığa değil, aralarındaki sağlam ilişkiye dayandığına dikkat çekildi. Hükümet ile halkın birbirinden ayrı tutulması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada Şam, normalleşme için 2 şartı da yineledi: Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi ve Türkiye’nin silahlı gruplara verdiği desteğin kesilmesi.

Doç. Dr. Bekir Gündoğmuş, Suriye’deki krizin geleceği ve Türkiye- Suriye normalleşme sürecine ilişkin Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.

“Bundan sonra atılacak adımlar stratejik öneme sahip”

Suriye ile Türkiye arasında 13 yıl önce başlayan bir süreç olduğunu fakat bundan sonraki sürecin hem Türkiye'nin geleceği açısından hem bölgenin geleceği açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gündoğmuş,  “Bizim şunu görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin geleceği birbirine bağlı. Bu dört ülke birbirine bağlı. Bu dört ülkenin liderleri birbirleriyle doğrudan temas halinde olmaları gerekirken medya üzerinden veya benzeri kanallar üzerinden birbirlerine mesajlar göndermesi aslında ciddi anlamda suiistimale açık kapı ortaya çıkartıyor” dedi.

“Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacak şekilde bir süreç yürütmemiz lazım”

Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerde ciddi anlamda aşınmalar söz konusu olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gündoğmuş, “Önce buradan bir defa kurtarmak gerekir. Bizim bunun için başta bilmemiz gereken bir hadise var; o da şu Türkiye'nin istikbali, Türkiye'nin geleceği Suriye’nin bütünlüğüne bağlı.  Ülkemizin yarını, olası tehditlere karşı daha güçlü durması bölge ülkelerinin bir bütün halinde durmasıyla mümkün hale gelecek. Onun için bizim Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayacak şekilde bir süreç yürütmemiz lazım” diye konuştu.

Türkiye Suriye 1

“Kendi ulusal güvenliğimiz açısından önem arz ediyor”

“Biz aslında şöyle bandı 13 yıl öncesine sarsak, Suriye bir bütün halindeyken Suriye Arap Cumhuriyeti diye bir ülke olarak, bir ulus devleti olarak karşımızdayken bizim sınırlarımız daha güvenlikliydi” diyen Doç. Dr. Gündoğmuş, “Bugün bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de denetimi altında tuttuğu, güvenliğini sağladığı bölge başta olmak üzere ülkemizi tehdit eden terör unsurlarına karşı Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanılması elbette bizim kendi ulusal güvenliğimiz açısından da önem arz eder. Suriye'nin tekrar bir bütün haline gelmesi ancak ve ancak Türkiye'nin işine yarar. Bizim öne süreceğimiz şartlar, olmasını arzu ettiğimiz şeylerde ancak bu olmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Suriye’de yaşanan olaylar görüşmelerin başlamasına sebep oldu”

Erdoğan-Esad görüşmesinin 13 yıl boyunca gündeme gelmesinin çok acı bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Gündoğmuş sözlerini şöyle sürdürdü;

“Görüşmenin gündeme gelmesi için bu kadar canın yanması mı gerekirdi? Ülkemize milyonlarca göçmenin akın etmesi mi gerekirdi? Aslında sorulacak soru çok fazla. O dönemin idarecileri bu anlamda daha feraset sahibi olsaydı da bu durumun içerisine düşülmeseydi. Bugün Türkiye'yle Suriye'nin arasında görüşmelerinin başlamasına iten en önemli sebep;  şu anda Suriye'de yaşanan hadiselerin Türkiye'nin toprak bütünlüğü, Türkiye'nin istikbali açısından ne kadar büyük öneme haiz olduğu ortaya çıkmış oldu.  Ülkemize gelen milyonlarca göçmen olmasaydı, bu etkileri doğrudan yaşamasaydık farkına varamayacaktık”

“Can ve mal güvenliği sağlandığında tersine göç yaşanacaktır”

“Bütün hükümetlerin göçmenlerle alakalı adımlar atması gerekiyor” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Gündoğmuş,  “Türkiye’de göç konusunun gündemimize Suriye'yle birlikte girdiğini görüyoruz. Dolayısıyla biz tekrar bunu nasıl çözeceğimizi düşünüyoruz. Suriyelilerin en azından önemli bir kısmının yeniden Suriye'ye dönebilmeleri için uluslararası hukuk çerçevesinde de düşünüldüğünde Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması şarttır. İnsanların can ve mal güvenliğinin garanti altına alındığı bir ülkede ancak tekrar tersine göç yaşanacaktır. Bu anlamda Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması Suriye açısından olduğu kadar bizim açımızdan da önemli bir hedeftir” değerlendirmesinde bulundu.

Türkye Suriye

“Bölgesel iş birliğine ihtiyaç var”

Esad ve Erdoğan görüşmesine Rusya ve İran'ın menfi etkisinin olmaması için Türkiye ile Suriye arasında aracısız doğrudan iletişim kurulması gerekir” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Gündoğmuş, “Nitekim Erdoğan'ın son günlerde basına yansıyan demeçlerinde bu niyeti gözlemliyorum. İki ülkenin bölgesel gelişmelerde yaşadığı tehditler büyük ölçüde ortak. PYD/PKK terör yapılanması başta olmak üzere bölgesel barışa zarar veren tüm unsurların bertaraf edilmesi ve ırkçı emperyalist siyonist hedeflerin engellenmesi için bölgesel iş birliğine ihtiyaç var” diye konuştu.

“Siyasi partilerin inisiyatif almaya çalışması siyaseten beklenen bir hamle”

Dış politikadaki gelişmelerin iç politikayı da doğrudan etkilediğini kaydeden Doç. Dr. Gündoğmuş, “Yaşadığımız dönemde, dış politikanın iç politikayı çok daha fazla şekillendirdiğini hep beraber görüyoruz. Hatta öyle ki bazı seçim süreçleri sadece dış politika üzerinden dahi şekillenebiliyor. Seçmenlerin doğrudan tercihlerini şekillendirebiliyor. Siyasi partilerin, dış politikada bu kadar önem arz eden Suriye konusunda düşündüğümüzde göçmen konusu üzerinden iç politikayı da doğrudan ilgilendiren, etkileyen bir konu olması münasebetiyle bu konuda bir inisiyatif almaya çalışması siyaseten beklenen bir hamle” dedi.

“Suriye konusu siyasetin istismar edeceği bir konu değildir”

“İktidarın en azından 13 yıl sonra meseleyi ciddiyetle ele almasında kesinlikle zaruret var” diyen Doç. Dr. Gündoğmuş sözlerine şöyle devam etti;

“13 yıl önce yapılan hatalar bize çok büyük bedellere mal oldu. 13 yıl önce hükümete Suriye ile ilgili atacağı adımlar konusunda yön verenler eğer bugünde tersine hamleler yaptırttırıyorsa ülke olarak başka bir tehlikenin içerisine giriyoruz demektir.  Türkiye'nin kendi milli politikası, kendi ulusal bütünlüğü açısından yapması gereken hamleleri yine kendi politikaları çerçevesinde yapması gerekir. Suriye konusu siyasetin kullanacağı, istismar edeceği bir konu değildir. Hem iktidarın hem de muhalefetin üzerinde ciddiyetle durması gereken Kurtuluş Savaşı kadar, İstiklal Savaşı kadar arz eden bir konudur. Suriye'nin toprak bütünlüğü, Irak'ın toprak bütünlüğü ve İran'ın toprak bütünlüğü bizim yarınımız açısından önemlidir. Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Doğrudan güvenliğimizi ilgilendiren bir konudur. Bu anlamda hem iktidara hem de muhalefete düşen husus bunun istismarını asla müsaade etmemektir.”

Türkiye Suriye normalleşir mi?

Normalleşmekten başka seçeneğin olmadığını dile getiren Doç. Dr. Gündoğmuş sözlerini şöyle tamamladı;

“Suriye'nin toprak bütünlüğüne kavuşması Türkiye'nin sınır güvenliği ve göç konularında sorunlarından kurtulmasına zemin oluşturacaktır. Esad açısından da durum aynıdır. Ülkesinde ameliyat yapmayan kalmamışken yeni maceralara girmek gibi bir lüksü bulunmuyor. Türkiye ve Suriye'nin yan yana gelmesi demek bölgede gizli ajandası olan emperyalistlerin yalnızlaşması demektir. Bu nedenle diyorum ki, elbette normalleşir ve zaten normalleşmek zorundadır.

Selma Ateş'e saldıran kişi Ankara'da ev hapsindeyken iki cinayet işledi Selma Ateş'e saldıran kişi Ankara'da ev hapsindeyken iki cinayet işledi

Muhabir: Sümeyye Aksu