Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. Kongre süreci hakkında da konuşan Erdoğan değişim mesajı verdi: "Yorulan, motivasyonunu yitiren arkadaşlarımızı kardeşlik hukukumuzu koruyarak dinlenmeye alacağız; yeni, heyecanlı arkadaşlarımızla kadromuzı güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz."

Erdoğan, "FETÖ’ya diyet borcunu ödemek isteyenler asla boş durmuyorlar. İnsanları ayırarak olanların nereye varmaya çalıştığının farkındayız. Kuklayı da kutlayıcıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz" ifadelerini kullandı. 

'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi 'Yenidoğan çetesi' davasının duruşması yarına ertelendi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Dün genişletilmiş il başkanları toplantımızı yine coşku ve heyecan dolu bir atmosferde icra ettik. Bizi örselemeye çalışanlara inat üstad Necip Fazıl’ın o veciz ifadesiyle yolumuza pekleşe pekleşe devam ediyoruz. AK Parti’nin ayırıcı vasfı, istişareye önem vermesi, attığı her adımı istişare ile atmasıdır. Partimizin kuruluşundan itibaren daima ortak akılla hareket ettik inşallah bunu güçlendirerek sürdüreceğiz. Son 1 yılımıza damga vuran seçimler dolayısıyla gelenekselleştirilmiş istişare kamplarımızı yapamamıştık. İstişare toplantılarımızı önümüzdeki haftalarda gerçekleştiriyoruz.

Milletvekillerimiz ile 7-8 Haziran tarihlerinde, belediye başkanlarımızla da 1-2 Temmuz’da bir araya geleceğiz. Önümüzdeki döneme dair yol haritamızın da şekilleneceği bu toplantıların şimdiden partimiz ve davamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

"Diplomaside olduğu gibi iç siyasette de yoğun gayret içerisindeyiz"

AK Parti’nin siyaset tasavvurunda görev ve sorumluluk almak kadar, gerektiğinde tüm rütbelerden azade bir şekilde bu partinin bir eri olarak çalışmak da büyük bir şereftir. Her kongre sürecini kadrolarımız arasındaki bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. Kurulduğumuz günden beri yenilenerek, tazelenerek geliyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide hareket edeceğiz. Aziz kardeşlerim, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan genel seçimin üzerinden dün itibariyle 1 yıl geçti. TBMM bu bir yıl içerisinde yine gece gündüz demeden çalıştı ve milletimizin beklentilerini karşılayacak yasaları çıkardı. Aynı süreçte hükümetimiz de başta şahsım olmak üzere tüm kabine üyelerimiz de ülkemizin kalkınması ve refahı için ter döktük, döküyoruz.

Diplomaside olduğu gibi iç siyasette de yoğun gayret içerisindeyiz. Meclisimizin gündeminde adaletten ticarete, ekonomiden güvenliğe ve eğitime geniş bir yelpazede kanunlaşma sürecinde olan teklifler var. Gerek hayat pahalılığı ve fırsatçılık gerekse son dönemde sıkça basında yer alan öğretmenlerimize yönelik şiddetle mücadelede yasal zeminin güçlendirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. AK Parti grubumuzun Cumhur İttifakı'ndaki ortağımı MHP ile işbirliği ve eşgüdüm içerisinde bu konuları çok iyi takip etmesini bekliyorum.

"Milletin AK Parti'den ya da Cumhur İttifakı'ndan desteğini çektiğini zannedenler fena halde yanılırlar"

Meclis tatile girmeden yasal düzenlemeleri çıkarmamız gerekiyor. Yeni ve sivil anayasa meselesinde meclis başkanımızın çalışmalarına destek vermemiz önemlidir. Cumhuriyet'in ilk asrını darbe anayasası ile karşılamış ve geçirmiş olmanın mahcubiyeti içerisindeyiz. Toplumsal temsil kabiliyeti en yüksek meclislerden olan 27. dönemin milletimize, demokrasimize ve gelecek nesillere yapacakları iyiliklerin zirvesinde Türkiye'nin 64 yıllık sivil anayasa hasretini dindirmek olacaktır.

Sivil anayasa iradesinin günlük siyasetin geçici tartışmalarına kurban edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Aceleye getirmeden ama çok da fazla uzatmadan istişari temasları bitirip somut adımlar atılmasında fayda görüyoruz. Biz sonuna kadar yapıcı ve uzlaşmacı tutumumuzu koruyacağız.

Önümüzde inşallah kesintisiz bir 4 sene daha var. Bu dört yılın her gününü ilk günkü heyecanla, ilkgünkü aşkla dolu dolu geçirecek, Allah'ın izniyle ülkemize her alanda yeni seviyelerle, yeni rekorlarla buluşturacağız. 

Türkiye'nin son 21 yılına mührünü vurmuş bir kadro olarak, gelecek asra da eserlerimizle ve projelerimizle de biz istikamet çizeceğiz. 14 Mayıs seçimlerinde aziz milletimiz iktidar olma yetkisini bizlere tevdi etmiş, 10 ay sonrasında 31 Mart yerel seçimlerinde ise bizlere bir ikazda bulunmuştur. 31 Mart seçimleri bir güven oylaması değildir. Seçmenin ülkenin idaresine ilişkin tercihlerinde bir kırılma, bir değişiklik olmamıştır. Önce 14 Mayıs'ta iki hafta sonra 28 Mayıs'ta seçmen kararlı bir şekilde, hükümeti Cumhur İttifakı'na emanet etmiş, yerel seçimde tercihini sandığa farklı şekilde yansıtmıştır.

Bu ikisini birbirinden ayrımak durumundayız. Elbette 31 Mart'ta milletin verdiği mesajı duymazdan gelecek değiliz. Gereğini de yapmaya başladık. Ancak milletin AK Parti'den ya da Cumhur İttifakı'ndan desteğini çektiğini zannedenler fena halde yanılırlar. Bu yanılgıya özellikle sizler düşmeyeceksiniz. Bakanlarımız, milletvekillerimiz, bütünüyle teşkilatımız. Milletimizin bize 14 Mayıs'ta yüklediği emanetin idrakinde olacağız. Bu emanetin bize 5 yılda yüklendiğinin farkında olacağız. 

 "Bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz"

Hiç sağa sola bakmadan işimize, hedeflerimize kilitlenecek, milletimizimn yüklediği emanetin hakkını vereceğiz. Bu noktada içimizde eğer yanlış değerlendirmeler yapanlar varsa atanete veya tembelliğe tevessül edenler olursa onlarla hiç tereddüt etmeden yollarımızı ayırırız. 

AK Parti'nin çalışma usulü bellidir. Hemen yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklıyız. Hemen yarın milletimiz tarafından hesaba çekilecekmiş gibi çok çalışırız. Aynı zamanda biz hiç seçim olmayacakmış gibi süreye bakmadan, tarihe bakmadan, kendimizi seçim tarihleriyle kısıtlamadan çalışan bir kadroyuz. Ne teşkilatımızda ne de bürokrasi kadrolarımızda rehavete, gevşemeye, gönülsüzlüğe asla ve asla tahammülümüz olamaz. 

Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucu gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Son dönemde gündeme gelen her hadiseyi takip ediyoruz. Kanunun dışına çıkan, hatası olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz. 

"Biz buradayız, dimdik, sapasağlam ayaktayız"

Ülke ve millete karşı vasivesini yapmamanın hiçbir bahanesi olmaz. Bizim için her bir saniye milletimizin emanetidir. O her saniyeyi milletimiz için sarfetmek boynumuzun borcudur. Son 22 yılda AK Parti ile ilgili de hükümetlerimiz ile ilgili de bize karamsar, kötümser senaryolar yazanlar oldu. Bize süre biçenler oldu, bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. Bu iş bitti deyip yolunu değiştirenler oldu. Bu davaya ihanet edenler oldu. Korkanlar, ürkenler, hırslarına yenilenler oldu. Onlar şimdi yoklar esameleri okunmuyor. Yok olup gittiler. 

Ama Allah'a hamdolsun, biz buradayız. Dimdik, sapasağlam ayaktayız. Dava burada ve inşallah yarın da burada olacak. Mevla ömür, milletimiz de yetki verdikçe burada olmaya devam edeceğiz. Değerli kardeşlerim, önceki haft CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i AK Parti Genel Merkezi'nde kabul ettik ve kendisiyle 1 buçuk saati aşkın verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye'de siyasetin bir yumuşamaya ihtiyacı var ve biz bu konuda üzerimize düşeni yapacağız, yapcağız. Biz hiçbir zaman kutuplaşmanın tarafı olmadık, olmayacağız.

"FETÖ’ya diyet borcunu ödemek isteyenler asla boş durmuyorlar"

Türkiye'yi bir gördük, beraber gördük, hiçbir ayrım yapmadan 85 milyonun tamamını kucakladık. Milletimizin her bir ferdini Türkiye ortak paydasında buluşturmak için gerçekten büyük mücadeleler verdik. Siyasetimizi gerilim ve kutuplaşma üzerinde değil, hizmet üzerine, hedefler ve projeler üzerine inşaa ettik. Haksızlık, adaletsizlik karşısında elbettte öfkelendik ancak milletimizle irtibatımızda her zaman kucaklayıcı, kuşatıcı olduk. Temennimiz odur ki önümüzdeki dört yıl gerilimle değil karşılıklı hoşgörü ile geçsin. İstiyoruz ki muhalefet kırıcı değil, yapıcı olsun.

Biz milletimizin de takdir ve talep ettiği bu iklimin Türk siyasetinin normali haline gelmesini ümid ediyoruz. Siyaseti yüksek gerilim hattına hapsetmek isteyenler her zaman olacaktır ama olmasını istemiyoruz. FETÖ’ya diyet borcunu ödemek isteyenler asla boş durmuyorlar. İnsanları ayırarak olanların nereye varmaya çalıştığının farkındayız. Kuklayı da kutlayıcıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz.

Ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsinler, biz o tuzağa düşmeyeceğiz. Bize yakışan tevazudur, bize yakışan hoşgörüdür. Başkaları ne yaparsa yapsın, biz kucaklayıcı ve kuşatıcı olacağız. Bu noktada şu hususun da altını çizmek isterim. Partimizin kapıları, ilkeleri, bizim ilkelerimizde örtüşen herkese açıktır. Biz milletimizin, devletimizin çıkarları için kin tutarız ama siyasette kin kavramını asla kabul etmeyiz. İhanete varmayan her dostluk bizim için bakidir. Yeter ki samimiyet olsun, ülkeye ve millete hizmet derdi olsun. Diğer her şey bir şekilde hal yoluna konulur. Tabi siyasette yumuşama iklimini kara kışa çevirmeye çalışanlar olduğunu, Cumhur İttifakı surlarında gedik açmaya çalışanlar olduğunu biliyoruz, görüyoruz. 

Netanyahu'yu Hitler'e benzetti

Fitne ve nifak odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek saflarını sıklaştırarak, dayanışmasını artırarak yola devam edecek. Türkiye Yüzyılının inşaası için omuz omuza çalışmayı her zamankinden daha adanmış bir şekilde sürdüreceğiz.

Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün 15 Mayıs dünya genelindeki tüm Filistinliler için onlarla birlikte bizim için de son derece anlamlı bir gün. Bugün Nekbe'nin 76. yıldönümü. Yüz binlerce Filsitinli, yanlarına sadece evlerinin anahtarlarını alarak Lübnan'da, Ürdün'e, Suriye'ye gitti ve mülteci kamplarında onbinlerce yıl sürecek zor bir hayata başladılar. 

Kalanların durumu gidenlerden daha kötüydü. 14 Mayıs 1948'de İsrail devleti kuruldu ve işgal, soykırım politikaları artık bir devlet politikası olarak sürdürüldü. Filistinliler, İsrail devletinin kurulmasının hemen ertesi günü yani 15 Mayıs'ı Nekbe olarak ilan ettiler ve her yıl 15 Mayıs'ta evlerine, bağımsızlıklarına kavuşma umudunu tazeliyorlar. Tüm Filistinli kardeşlerimize kalpten selamlarımızı gönderiyorum. Er ya da geç Filistinliler evlerine dönecekler. 

Kıymetli yol arkadaşlarım bugün burada bazı gerçekleri açık açık konuşmak durumundayım. Hitler, yahudi soykırımını yaparken unutmayın ki yalnız değildi. Avrupa'daki birçok ülke hitleri destekliyordu. Hitler, acımasızca soykırım yaparken kendisini çok güçlü, yenilmez hissediyordu. Ne oldu? Kafasına bir kurşun sıktı, yanmış cesedi Almanya'da harabeye dönmüş bir sığınakta bulundu. 

Er ya da geç Gazze kasabı Netenyahu'yu ve onunla birlikte Gazze'de soykırıma ortak olanları da unutmayın aynı akıbet bekliyor. Göreceksiniz, döktükleri her damla kanın hesabını mutlaka verecekler, vahşice katlettikleri 35 bin Filistinlinin ahı bunların peşini asla bırakmayacak. Biz de soykırımcıların, hukuka hesap vermesi için enselerinde olacağız. 

Artık tüm dünyanın bir hakikati kabullenmesi lazım. Gazze soykırımının hesabını sormadan dünya huzura kavuşamaz. Kimse bizden susmamızı, sözümüzü yumuşatmamızı beklemesin. Bunlar cani oldukları kadar küstahlar. Bombalarla, mermilerle en ölümcül silahlarla insan öldürdüler. Hastaneleri, ambulansları vurdular. İnsanları evlerinden çıkarıp güya güvenli bölgelere yönlendirdiler. Güvenli bölgelerde sivil katlettiler. Tarihte bunun örneği yok. Hitler bile, tarihe kara bir leke olarak geçen o holokostu yaparken bu kadar aleni yapmadı, bu kadar cüretkar değildi.

Bunlar, o kadar pervasız ki, kameralar önünde canlı yayınlarda gazetecileri, doktorları, sivilleri daha kundaktaki bebekleri katlettiler. Camileri, okulları, kiliseleri bombaladılar. Bundan kaçamadılar, kaçamazlar.

Bakın şimdi uluslararası mahkemeyi baskı altına almaya çalışıyorlar. BM kürsüsünden BM şartını parçalayarak, dünyaya meydan okuyorlar. Nesin sen ya? Orada un ufak kağıt makinesinin içerisinde bu işten yırtacağını mı sanıyorsunuz? Bunun bedelini ödeyeceksiniz.

Filistine destek veren profesörleri, öğrencileri açıkca tehdit ediyorlar. Ellerindeki devasa medya ve lobi gücünü kullanarak herkesi susturmaya teşebbüs ediyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, insanlık bu katillerin yakasını bırakmayacak. Biz bu katillerin, bu soykırımcıların peşini bırakmayacağız. 

Kardeşlerim, şimdi Hamas'ı destekliyoruz diye Hamas'a sahip çıkıyoruz diye dışarıda ve içeride bizi eleştiriyolar. Sizde hiç mi vcdan yok? Gazze'de açlıktan ölmek üzere olan mazlumlara tahammül edemeyenleri savunacak kadar mı ruhunuzu, kimliğinizi, kişiliğinizi kaybettiniz? Sanmayın ki İsrail Gazze'de duracak, bu terör devleti eğer durdurulmazsa gözünü er ya da geç Anadolu'ya dikecekler. 

Hamas, Gazze'de Anadolu'nun ileri hat savunmasını yapıyor. Bunu göremeyecek kadar kör müsünüz? Bunu anlamayacak kadar mı idrakınız kapandı? Ben Hamas'ı Kuvay-i Milliye'ye benzetinde rahatsız olanlar var. Neden rahatsız oldunuz? Bugün Hamas'a terör örgütü diyenler 100 yıl önce olsa Kuvay-i Milliye'de terör örgütü diyeceklerdi. 

Bu millet her zaman mazlumun  yanında durmuştur. Bu millet her zaman garibin, gurabanın yanında durmuştur. Bu millet özellikle de istiklali için, özgürlüğü için mücadele edenlerin yanında durmuştur. 

Ruhunu, aklını ve vicdanını siyonist katillere kiraya verenlere asla itibar etmeyeceğiz. Anneler gününde 81 ilde Filsitinli anneler için "Susmayacağız" diyerek örnek bir duruş sergileyen AK Parti Kadın Kollarını takdir ediyorum. 

İnsani değerleri ve adaleti merkeze alan politikaları ile Türkiye, bunların yüzyıllardır devam ettirdikleri somürge düzenine unutmayın çomak sokmuştur. Dünya 5'ten büyüktür tespitimizin ne kada doğru olduğu yaşanan her krizde bir kez daha ortaya çıkıyor. Türkiye, giderek bir cazibe, bir çekim merkezi haline gelmektedir. Ülkemize yönelik propagandaların artmasındaki sebeplerden bir tanesi de işte budur. Bunlara, bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da geri adım atmayacağız. 

Hak bildiğimiz, inandığımız kutlu yolda azimle ve sabırla yürüyeceğiz. Şunun bilinmesini isterim Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam da Filsitinli, Suriyeli, Sudanlı mazlumların hakkını savunmaya devam edeceğim.

Kardeşlerim, siyonist katillerin ve piyonlarının bizi hedefe koyması ürkecek, çekinilecek bir şey değil göğsümüzde gururla taşıyacağımız bir şeref madalyasıdır. Her zaman söylüyorum, korkaklar zaman anıtı dikemez. 

Muhabir: Şevval Dalgıç