Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 8. Aile Şurası'nda konuştu. Şuranın başarılı geçmesini temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailenin mukaddes bir müessese olduğunu söyledi.

Türkiye ve Türk milletinin küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, “Cumhur İttifakında LGBT diye bir anlayış yoktur. Bizde aile kutsal bir yapı ve bu kutlu yapıyı biz lekeleyemeyiz” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik devam eden saldırılarına sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği Komisyonu dün çıkmış 'Henüz ateşkes çağrısı yapamayız.' diyor. Daha ne kadar insan ölmesi lazım, çocuk ölmesi lazım. Sizin hesabınız ne?” diye sordu.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Aile toplumun özü ve güç kaynağıdır"

"Biz de aileye dair politikalarımızı şekillendirirken şura kararlarını rehber edindik. Bunların başında münhasıran aileyle ilgilenecek bir bakanlığın kurulması fikri vardı. Şurada gündeme getirilen bu öneriyi, 2011'de hayata geçirdik. Böylece aile meselesinin tek bir çatı altında, tüm boyutlarıyla yönetilmesini temin ettik. Cumhuriyet'imizin 100'üncü yılını kutladığımız bir döneme tekabül eden 8'inci Aile Şurası'nın da hem kapsamlı bir muhasebe imkanı sunacağı, hem de geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine katkı sağlayacağı açıktır. Şuraya iştirak eden tüm katılımcılardan, bugün ve yarın gerçekleştirilecek komisyon çalışmalarına bu zaviyeden bakmalarını rica ediyorum.

Nesilden nesile aktarılan milli kültür ve değerlerimizin vasatı, aynı şekilde aile kurumudur. Dil ailede öğrenilir, ahlak ailede kuşanılır, inanç ailede yerleşir. Milli şuur ailede kazanılır, merhamet, şefkat, hürmet, sevgi ailede edinilir. Karakter burada şekillenir, kimlik ailede inşa olur. Kişi aile çatısı altında toplumun sorumlu bir ferdi haline dönüşür. Çocukları çağın marazlarından koruyan kalkan yine ailedir. Okuldan önce, ilk ve en önemli eğitim kurumu aynı şekilde ailedir. Beşeri, sosyal ve devlet hayatımızda yeri doldurulmaz olan aileye sahip çıkmak, insana, topluma, devlete ve milletin istikbaline sahip çıkmak demektir. Aileye gerekli önemi vermeyen hiçbir toplum, ekonomik açıdan ne kadar müreffeh olursa olsun, geleceğine güvenle bakamaz.

"Cumhur ittifakında LGBT diye bir anlayış yoktur"

İşte Batı'nın çıkmazı burada. Çünkü güçlü bir toplum olmanın yolu, sadece maddi imkanlardan değil, her şeyden önce güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer. Aile meselesine bakarken anne-baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan ziyade, çok daha geniş bir perspektiften yaklaşmalıyız. Meseleyi basitleştirmek ve sıradanlaştırmak yerine aile kurumunun toplum hayatımızdaki yerini iyi, doğru ve isabetli bir şekilde tayin etmeliyiz. Müslüman-Türk milletinin alametifarikası olan güçlü aile yapımızı zayıflatacak her türlü girişim karşısında teyakkuz halinde olmalıyız. Gerek devlet, gerekse şahsi olarak meseleye yaklaşımımız bu yöndedir. Bunun için tüm seçim kampanyasında da ifade ettiğim gibi Cumhur İttifakı'nda LGBT diye bir anlayış yoktur. Varsın LGBT, illet ittifakının malzemesi olsun, tepe tepe kullansınlar ama bizde bu yok. Niye? Çünkü bizde aile, kutsal bir yapı ve bu kutlu bir yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz.

"Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeteri değil"

Şurası tartışmasız bir hakikattir ki modern birey daha yalnız, hayatın zorlukları karşısında daha korunaksız, çok daha zayıftır. Gelişen iletişim ve ulaşım imkanları modern bireyin yalnızlığına ne yazık ki çare olamamıştır. Hatta ekran ve sosyal medya bağımlılığı başta olmak üzere insan daha fazla içine kapanmış, toplumdan daha fazla kopmuştur. Bunun olumsuz etkilerini çok geniş bir alanda hep beraber görüyoruz. Evlenme yaşı kendi toplumumuz dahi sürekli yükseliyor. Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor. Ortalama çocuk sayısı ise günden güne düşüyor. Boşuna, 'en az üç çocuk' demiyoruz. Çünkü bu toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada giremem ama bizim şu anda Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdit, küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarıdır.

"Aile ve Gençlik Bankası'nın kuruluşunu inşallah yakında gerçekleştiriyoruz"

Aile ve Gençlik Bankasının kuruluşunu yakında gerçekleştireceğiz. Meclisin onayını aldıktan sonra projeyi ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Böylece 6 Şubat'ta asrın felaketini yaşamış ve hemen her şeyini kaybetmiş gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız.

Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor. Boşuna 3 çocuk demiyoruz. Çünkü bu toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada şuan giremem. Ama Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla nüfusa ihtiyacımız var.

"İsrail acımasız bir katliam gerçekleştiriyor"

Küresel vicdanın harekete geçmesi gereken bir diğer alan da herkesin yüreğini parçalayan Gazze’dir. 7 Ekim'den bu yana İsrail yönetimi, yaşadığı şoku bahane ederek Filistinlilere yönelik acımasız bir katliam yaptı. Bu sabah da Katolik camiasına Papa vasıtasıyla seslendim. Camiler, kiliseler, okullar, pazar yerleri, hatta hastaneler, İsrail güçleri tarafından bombalanmaktadır. Bugüne kadar İsrail'in Gazze ve Ramallah'a yönelik saldırıları neticesinde, çoğu çocuk ve kadın 6 binin üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Yine kahir ekseriyeti kadın ve çocuk olan 17 bin kişi yaralandı. Etrafı tamamen kuşatılmış 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşama tutunma mücadelesi veren 2,3 milyon insanın tepesine, şu ana kadar tespit edilen, 12 bin tondan fazla bomba yağdırıldı. Amerika orada, Avrupa orada, bütün imkanlarıyla orada ve tek tek gelip ziyarette bulunuyorlar. Gazze'deki konutların neredeyse yarısı ya yıkıldı, ya zarar gördü, ya kullanılmaz hale geldi. BM rakamlarına göre 600 bin Gazzeli yerlerinden edildi. Şu anda BM ekipleri her an orayı terk etmeyi planlıyorlar, onun hesabını yapıyorlar.

"Daha ne kadar insan ölmesi lazım, çocuk ölmesi lazım. Sizin hesabınız ne?"

AB Komisyonundan dün, ‘Henüz ateşkes çağrısı yapamayız’ şeklinde açıklama yapıldı. Daha ne kadar insan ölmesi lazım? Ne kadar çocuk ölmesi lazım? Sizin hesabınız ne, neye göre yapıyorsunuz bunu? Bunu bir açıklayın. Ateşkes ne zaman yapılır ne zaman yapılmaz? Eğer siz siyaset yapıyorsanız, bu siyaseti biz de yapıyoruz, 40 yıldır siyasetin içindeyim ama hiçbir zaman sizin gibi bu tür vahşetlere seyirci kalmadık ve kalamayız. Ağız birliği etmişçesine tüm Batılı ülkeler İsrail yönetimini aklıselime davet etmek yerine, saldırılara koşulsuz destek veriyor.

Ne oldu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Siz bu beyannameye hiç bakmıyor musunuz? Yok. İşlerine gelirse bakarlar. İşlerine gelmediği için bakmazlar, niye? Akan kan Müslüman kanı da onun için. Yardım gemisi göndermek yerine uçak gemisi, savaş gemisi göndererek hangi lobilere hizmet ettiklerini açıkça ortaya koydular, ortaya koyuyorlar. Sizi daha iyi tanıdık, daha da iyi tanıyacağız. Bunun adı ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, ateşe benzin dökmektir. Buradan soruyorum, Avrupa Birliği Komisyonunun ateşkes çağrısı yapabilmesi için sayıyı versinler, daha kaç çocuk ölmelidir? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin harekete geçmesi için daha kaç ton bombanın Gazze'ye düşmesi gerekir? Batılı kuruluşların katliama 'dur' demeleri için daha ne kadar kadın, sivil, yaşlı hayatını kaybetmelidir? Uluslararası basın organlarının gerçekleri yazması, söylemesi, anlatması için daha kaç tane meslektaşları bombaların hedefi olmalıdır? Bölgemizi yangın yerine çeviren bu krizi sona erdirmek için daha ne kadar beklenmelidir?

"Sivil yardım gemimizi şartlar oluşursa bölgeye göndereceğiz, gemimiz hazır"

7 Ekim’den bu yana diplomatik temaslarımızı sürdürürken Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması için gayret gösterdik. 10 uçak malzemesi ve jeneratörleri gönderdi. Mısır’a gönderdiğimiz yardım malzemeleri 200 tonu aşıyor. Sahra hastanelerinin kurulmasına kadar her türlü insani yardım yapmaya hazırız. Sivil yardım gemimizi şartlar oluşursa bölgeye göndereceğiz, gemimiz hazır."

Editör: Selim Ercan