Dünya Bankası, güncellediği "Çin'in Ekonomik Görünümü" raporunda ülkede 2023'te ekonomik aktivitenin artış gösterdiği ancak süregelen deflasyon baskısı ve zayıf tüketici talebinin toparlanmayı kırılgan hale getirdiği açıklandı.
Gayrimenkul sektöründeki düşüş ve küresel talepteki cansızlığın dışında yükselen borçlanma oranları, yaşlanan nüfus ve verimlilik artışının yavaşlaması gibi yapısal sorunların büyüme beklentisini olumsuz etkilediğine dikkat çekilen raporda, 2023 yılında yüzde 5,2 olması beklenen büyüme oranının, 2024 yılında yüzde 4,5'e gerileyeceği beklentisine yer verildi.
Dünya Bankası Çin, Moğolistan ve Kore Ülke Direktörü Mara Warwick, makroekonomik politikalardaki rahatlatıcı adımların toparlanmayı ancak kısa vadede destekleyebildiğini belirterek, "Güvenin artırılması ve büyüme ivmesinin canlandırılması için borç yönetim çerçevesinin iyileştirilmesi ve özel sektöre olanak sağlayan bir iş ortamının oluşturulmasına yönelik tamamlayıcı yapısal reformlara ihtiyaç var" ifadesine yer verildi.
Raporda, ülkenin ekonomik ciddi risklerle karşı karşıya olduğu, gayrimenkul yatırımlarında 18 aydır devam eden düşüşün tüketici harcamalarının azalmasına neden olabileceği, bunun ise zincirleme etkiyle tedarikçiler, kreditörler ve yerel yönetim gelirleri üzerinde yaratacağı baskıyla kamu yatırımlarında düşüşe yol açabileceği uyarısında bulunuldu.
Çin ekonomisinin ayrıca küresel talepteki zayıflık ve artan jeo-ekonomik gerilimlerden etkilendiğine dikkatin çekildiği raporda, iklim değişikliği nedeniyle aşırı hava olaylarının sıklığının artması da büyümeyi etkileyebilecek bir risk faktörü olarak sayıldı.
Dünya Bankası Çin Baş Ekonomisti Elitza Mileva, Çin ekonomisinde bir "yapısal kaymanın" görüldüğü, büyük miktarda yatırımın gayrimenkul sektöründen daha yüksek getirili imalat sanayisine kaydırıldığına işaret ederek, "Adil ve rekabetçi bir piyasa düzeni ve öngörülebilir bir düzenleyici ortam, sermaye akışlarının en verimli sektör ve şirketlere yönelmesini sağlayacaktır" açıklamasında bulundu.
Raporda Çin'de sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanmasının tüketimin artmasına bağlı olduğu vurgulanarak sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi, hane kayıt sisteminin serbestleştirilmesi, daha kapsayıcı bir finans sisteminin oluşturulmasının hane halklarının daha az tasarruf ve daha fazla tüketime yönlendirebileceğine dikkat çekildi.