Dünya Sağlık Örgütü ortak kuruluşu olan Küresel Astım Girişimi (GINA) tarafından her yıl Mayıs ayının ilk Salı günü Dünya Astım Günü olarak kabul edilmektedir. Astım hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Kurtuluş Aksu, astım hastalarının dikkat etmesi gerekenleri de anlattı.
Astımın, dünyada en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından biri olduğunu belirten Aksu, “Astım; bronş dediğimiz akciğer içi hava yollarının müzmin iltihabi bir hastalığıdır. Bu iltihap alerjiye, sık geçirilen enfeksiyonlara, mesleki maruziyetler gibi çok sayıda bileşene bağlı gelişebilir” dedi. Astımın belirtilerinden bahseden Aksu, “En belirgin belirtileri nefes darlığı, öksürük, göğüste ıslık sesi ve göğüste tıkanıklık hissidir. Genellikle bu şikayetler bir aradadır. Nefes darlığı ataklar halinde gelebilir, özellikle geceleri uykudan hastayı uyandırabilir” ifadelerini kullandı.
“Astımda yanlış tanı alma ya da az tanı alma oranları fazla”
Doğru tanı için solunum fonksiyon testlerinin önemini vurgulayan Aksu, “Çünkü astımda yanlış tanı alma ya da az tanı alma oranları oldukça fazladır” dedi.
“Astım ölümlerinin yüzde 90'ından fazlası fakir ülkelerde gerçekleşmektedir”
Astımın, tüm dünyada 260 milyondan fazla insanı etkileyen, dünya çapında her yıl çoğu önlenebilir 450.000'den fazla ölümden sorumlu olan bir hastalık olduğunu aktaran Aksu, “Düşük-orta gelirli ülkelerde özellikle astım kontrolünü sağlayan inhaler tedavilere erişimin yetersiz olması nedeniyle astım ölümlerinin yüzde 90'ından fazlası bu fakir ülkelerde gerçekleşmektedir” diye konuştu.
“Astım yaygınlığı dünya genelinde artıyor”
Türkiye’deki astım oranlarına ilişkin bilgi veren Aksu, “Elimizdeki verilere göre ülkemizde astım sıklığı yüzde 4 ile yüzde 5 aralığındadır ve dünyadaki ortalama astım sıklığı ile benzerdir. Ülkemizde 3 ila 4 milyon civarında astım hastası bulunmaktadır. Ancak astım yaygınlığı dünya genelinde arttığı biliniyor. Çevresel faktörler, hava kirliliği, sigara kullanımı gibi birçok etkenin bu artıştan sorumlu olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Astım hastaları sigara dumanından uzak durmalı”
Sigara dumanının astım hastalarına olumsuz etkilerine dikkat çeken Aksu, “Astım hastaları sigaradan, sigara dumanından, mümkün olduğunca iç ve dış ortam hava kirliliğinden uzak durmalı, çok soğuk havalarda veya hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde; gerekmediği sürece dışarıda vakit geçirmemeli, ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmalı, pencerelerini kapalı tutmalıdır” şeklinde konuştu.
Aksu, bahar aylarının gelmesiyle birlikte yoğun bir şekilde görüşen polenlerin, astım hastalarını da etkileyebileceğini söyledi. Aksu, “Polen alerjisi astım hastalarının yakınmalarını tetikleyebilir. Bazı astım hastalarının şikayetleri yalnızca yılın belli dönemlerinde ortaya çıkar. Eğer bahar aylarında sabahları hırıltıyla uyanıyor ve nefes darlığı gibi sorunlar yaşıyorsanız, bu durum polenlere karşı bir duyarlılığınız olduğunun göstergesi olabilir” dedi.
“Kimseyi geride bırakmamak”
Dünya Astım Günü’nün toplumsal farkındalık oluşturulması açısından öneminin altını çizen Aksu, “Küresel Astım Girişimi (GINA), bu yıl son derece yaygın olan bu hastalığın neden olduğu hastalık ve ölümlerin önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekmek istiyor. GINA’nın bu seneki mesajı olan ‘kimseyi geride bırakmamak’ ilkesi doğrultusunda astımda etkin inhale ilaçların tüm ülkelerde ulaşılabilir olmasını sağlamak için de çabalarımızı artırmamız gerektiğini vurgulamaktadır” diye konuştu.
Yanlış teşhis, eksik ya da aşırı ilaç kullanımı
Aksu, astımın yetersiz veya yanlış teşhis edilmesi, astımın temel tedavisi olan ilaçların yetersiz veya aşırı kullanımı gibi faktörlerin astımla mücadele konusundaki temel yanlışlar olduğunu kaydetti. Aksu, sözlerine şöyle devam etti:
“Yine ileri uzman değerlendirmesi gereken astım hastalarının yeterince tanınmaması ve dolayısıyla ileri ve etkin tedavilerin başlanmasının gecikmesi de çok önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Astımın etkili yönetimine ilişkin yayınlanmış kanıtlar konusundaki sağlık çalışanlarının farkındalıklarını artırmaları ve böylece hastalarına güvenilir bilgi ve en uygun tedaviyi sağlayacak donanıma sahip olmaları istenmektedir.”