İnsanın sağlığına dikkat etmesi ve belirli risklere kaşı önlemler alması son derece önemlidir. Sağlık sorunlarının yaşanması halinde de çoğu kişiler maddi ve manevi büyük kayıplar hatta psikolojik çöküntüler yaşayabiliyor. Son dönemlerde en sık rastlanan hastalıkların başında yer alan migren rahatsızlığı ise çoğu kişileri çaresiz ve büyük ağrılara maruz bırakıyor. Bu sebeple de migrenin erken teşhisle büyümesi ve kontrol altına alınması son derece önemlidir. Sıradan bir baş ağrısı olmayıp, nörolojik bir hastalık olan migren, doktora en fazla başvuru nedenleri arasındadır. Peki, migren nedir, neden olur? Migrenin belirtileri nelerdir? Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Emir Ruşen, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.
Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Emir Ruşen
“Baş ağrısı iki tipe ayrılır”
İnsanlarda baş ağrısının iki tipe ayrıldığını söyleyen Dr. Ruşen, “Direkt olarak baş ağrısı ile ortaya çıkan, bir başka hastalık ile bağlantısı olmayan baş ağrıları; primer (birincil) baş ağrılarıdır ve tüm baş ağrısı şikayetlerinin yüzde 90'ını oluşturur. Yüzde 10'luk dilimde kalan sekonder (ikincil) baş ağrıları ise nedeni bilinen farklı bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan baş ağrılarıdır” dedi.
“Nörolojik bir hastalıktır”
“Migren, sinir sinyallerini geçici olarak etkileyen anormal beyin aktivitesi sonucu başın bir tarafında veya her iki tarafında zonklayıcı bir ağrıyla ortaya çıkan şiddetli bir baş ağrısına neden olan nörolojik bir hastalıktır” diyen Dr. Ruşen, “Genel olarak zonklar tarzında bir ağrıdan bahsediyoruz ama bazen hastalarda çok şiddetli bir sızı veyahut basınç tarzında da bir ağrı ortaya çıkabilir. Başın değişik yerlerinde ortaya çıkabilir. Başın ön tarafında, şakak bölgesinde başlayıp göz ve yüze yayılabilir. Ya da başın arka tarafına doğru tek taraflı yayılım gösterebilir” diye konuştu.
“Genetik faktörler ve tetikleyici faktörler migreni tetikliyor”
Beyindeki sinirlerin kan damarlarının anormal bir beyin aktivitesi sonucu geçici olarak etkilendiğine dikkat çeken Dr. Ruşen, “Bu etkilenmeden kaynaklı migren tarzı baş ağrıları ortaya çıkıyor. Beyindeki bu anormal aktiviteye neden olan faktörde kesin olarak bilinmiyor. Ama genetik faktörler ve tetikleyici faktörler nedeniyle migren ataklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Çoğu zaman migrenli kişilerin çekirdek ailesinde ya da birinci derece akrabalarda bu tarz migren tipi ağrıları görmekteyiz” diyen Dr. Ruşen sözlerini şöyle sürdürdü;
Tabi genetik faktörlerin yanı sıra tetikleyici faktörlerde çok önemlidir. Bu tetikleyici faktörler bizim güncel yaşamlarımızı etkileyen faktörlerdir. Örneğin iş ortamımız, çalışma saatlerimiz, stresli ortam uzun süre kapalı ortamda çalışmak, uzun süre bilgisayar karşısında çalışmak ve uzun süre güneş ışığından yoksun kalmak, bunlar tetikleyici faktörlerdir. Aynı zamanda kişiye özel tetikleyici faktörlerde vardır. Uyku düzeni çok önemlidir. Erişkin bir kişinin ortalama uyku süresi 7 ila 8 saattir. Az veya uzun süre uyursa mutlaka bu migreni tetikleyen faktör olarak bilinmektedir. Hafta sonudur çalışmıyorum saat 9-10’a kadar uyuyayım diyenler var ise mutlaka hafta sonunu ağrı ile geçirirler. Tabi ki kalitesiz uykuda tetikleyen faktörler arasında. Uykuya geç dalmak, uyku bölünmesi, özellikle vardiyalı çalışan kişilerde bu tarz atakları daha sık görmekteyiz. Bununla birlikte bu kişilerin mutlaka öğünlerine dikkat etmeleri, öğün atlamamaları gerekir. Kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği hatta arada ara öğün de yemekle açlıklarını gidermeleri gerekir”
“Kadınlar erkeklere göre 2-3 kat daha fazla etkilenmektedir”
Vakaların 3’te 2’sinin aile içerisinde görüldüğünü dikkat çeken Dr. Ruşen, “Değişen hormon düzeyi burada rol almaktadır. Ergenlik öncesi yaşlarda erkekleri kızlara göre biraz daha fazla etkiler ama kadınlar erkeklere göre 2-3 kat daha fazla etkilenmektedir. Migren eğilimi gebelik esnasında azalır ama lohusalık döneminde ciddi bir artış görürüz” değerlendirmesinde bulundu.
“Hastalığın tanısı için öykü almamız gerekir”
Hastalığın tanısı için nörolojik muayenenin çok önemli olduğunu savunan Dr. Ruşen, “Hastanın öyküsü çok önemlidir. Çok dikkatli bir şekilde öykü almamız gerekir. Ağrı ne zamandan beri var, ne sıklıkla oluyor? Ne zaman başlar? Genellikle migren ağrıları gündüz başlar ama gerilim tip ağrılar öğleden sonra başlayıp akşama doğru artar. Dolayısıyla baş ağrısının başlama saatleri bizim için çok önemlidir. Başın neresinden başlar? Genellikle migren tip ağrılar başın belli bir yerinde görülür ve genellikle orada sabitlenir. Zaman zaman yer değiştirebilir. Dolayısıyla ağrının tipi, karakteri, sıklığı, şiddeti, başlama yeri ve saati bizim için ayırt edici faktörlerden birisidir. Ağrıyla birlikte diğer bulgularda vardır. Özellikle hastalarda zaman zaman bulantı ve kusma hissi, ışık ve sese karşı duyarlılık görülür” ifadelerini kullandı.
“Sakin bir loş ortam atakları azaltıyor”
Sakin, loş ışıklı bir ortama geçip yarım saat dinlenmenin ağrıyı ortalama yüzde 100’e yakın azatlığını dile getiren Dr. Ruşen, “Hastalık bazen ağrı kesiciye cevap verir. Bazen ağrı kesici almalarına rağmen ağrı devam eder. Bu hastalar genellikle uyumayı tercih ederler. Eğer ağrı şiddetliyse bazen uykuda bile devam edebidir. Bu hastalar çoğu zaman hastanelerin acil servislerine giderler. Ağrı kesici serum yoluyla verilerek ağrıların giderilmesini sağlarlar”
“İlk önce tetikleyici faktörleri ortadan kaldırmak gerekiyor”
“Migren tedavisinde tanı konulduktan sonra ilk önce tetikleyici faktörleri belirleyip o faktörleri uzaklaştırmak gerekir. İkincisi ise tıbbı tedavidir” ifadelerini kullanan Dr. Ruşen sözlerini şöyle tamamladı;
“Tıbbı tedavide migreni ikiye ayırırız, kronik migren veya yeni başlayan akut migren türüdür. Kronik migren yeni başlayan migrenlere göre daha şiddetli seyreder ve beyni daha çok etkiler. Dolayısıyla biz o grup hastalara daha farklı bir gözle bakarız. Özelikle ayda 5-6’dan fazla atak geçiren hastalara botoks yapıyoruz. Hastalar botokstan sonra yüzde 80’e yakın ciddi bir fayda görüyorlar. Tabi botoks tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte tetikleyici faktörlerin uzaklaştırılması gerekiyor. Egzersize gelince düzenli fiziksel aktiviteler, her gün yarım saat yürüyüş yeterlidir ya da yoga meditasyon bu tür işlemlerde baş ağrılarının azaltılmasında ve seyrilmesinde ciddi etkileri vardır. Mutlaka öneriyoruz. Aynı zamanda ağır sporlar ve çok yorucu, yıpratıcı sporlardan uzak kalmalarını tavsiye ediyoruz”