İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, Türkiye'nin dört bir yanından bayrak aşkı ve milli birlik ruhunun yükseldiğini belirterek, "Çünkü görüyorum ki, bazı çevreler bu değerleri unutmuş ve hatta unutturmak istemektedir. Ancak biz biliyoruz ki bu millet, atalarından miras aldığı değerlere sahip çıkacak bir iradeye ve kararlılığa sahiptir. Ülkemizi tehdit eden büyük bir tehlike var. Bu tehlike, milletimizin birliğini ve beraberliğini hedef alıyor. Ancak bütünü gören ve derinlerdeki sarsıntıyı hisseden çok az kişi var. Adeta bir yıkım orkestrası kurulmuş, milletimizin huzurunu bozmaya yönelik bir kıyamet senfonisi çalıyor. Bu orkestranın şefi sarayın propaganda başkanı Fahrettin Altun. Enstrümanları ise toplumu ayrıştıran söylemlerin, milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyen hamlelerin sahipleri, üflemeli çalgılarda Cumhur İttifakı’nın bileşenleri, vurmalı çalgılarda ise Numan Kurtulmuş var" ifadelerini kullandı.
"Kurtulmuş, bu aziz meclisin gerçek başkanı olmadığını gösterdi"
Dervişoğlu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, 'Anayasa'da yer alan, 'Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütündür' tabiri değiştirmelidir' sözlerini hatırlatarak, "Numan Kurtulmuş, siyaseten taktığı maskesini, bir üniversite kürsüsünde çıkartarak yaptığı konuşması ile çıkarmış, bu aziz Meclisin gerçekte başkanı olmadığını, millet egemenliğinin tecelligahı olan bu yapı yerine, çetelerin, dolandırıcıların, ihale ve rant şebekelerinin yüz sürdüğü kapıya dönüşmüş olan, Beştepe’deki sarayın atanmış ve zavallı bir memuru olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir meclis devleti olarak kurulmuştur. Onlar gibi aklının zincirlerinden ve Türk olma bilincinden kurtulmuşlarla değil, düşman işgalinden ve içerideki işbirlikçilerden kurtularak kurulmuştur. Aklının zincirlerinden kurtulmuş, Sayın Kurtulmuş ve onun gibi habis çocukluk rüyaları görenlere sesleniyorum. Sizin devlet zannettiğinizle bizimkisi aynı değildir. Sizin millet addettiğinizle bizimkisi aynı değildir. Şüphesiz ki, Türk devletinin sahibi Türk milletidir ve kimsenin kölesi değildir. Sizin kötü tahayyüllerinizin tecessüm ettiği bu süreç, 2011’de, 'çözüm' adı altında başlayan ihanet süreci, 2015’te, 'rafa kaldırdık' sözü ile uyutuldu, 2017’de İYİ Parti kuruldu, 2018'de rahatsız olanlar Cumhur İttifakını oluşturdu, ardından Hüda-Par ile genişleyen Cumhur İttifakı, şimdi DEM Parti ile el sıkışıyor. Bunun adı kapsayıcılık değil, toplumun farklı kesimlerini kendi siyasi emellerine alet etme çabasıdır. Rafa kaldırılan ihanet sürecinin yürürlüğe konulmasıdır. Milletçe biz bu filmi seyrettik. Senaryo, yönetmen, yapımcı hepsi aynı, sadece oyunculara yenileri eklenmiş bir devam filmi. Her adımınızı biliyor ve yakından takip ediyorum. Ben Müsavat Dervişoğlu, gücümü bu büyük milletin mensubiyetinden alıyorum. Yetkiyi de Türkiye Cumhuriyeti devleti yurttaşlığımdan. Bu filmi bir daha çekemeyeceksiniz, bu millete de bir daha seyrettiremeyeceksiniz. Milletimizin birliğini ve beraberliğini zedeleyecek söylemlerden kaçınacaksınız" dedi.
"Muhalefetin, yeni bir ehlileştirme oyununun içerisindeyiz"
Dervişoğlu, partisinin yeni anayasa tartışmalarında yer almayacağını ve Türkiye'nin anayasa yerine yeni bir hükümete ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Dervişoğlu, Türkiye'nin yakıcı sorunları olduğunu söyleyerek, "Bu gündemde bize yeni anayasa gündemi dayatıyorlar. Bakınız biz bu noktaya, tıpkı sözde çözüm sürecinde olduğu gibi normalleşmekten, yumuşamaktan, demokratikleşme laflarından geldik. Statükoculukla, değişime ayak uydurmamakla, eski kafalılıkla suçlanan muhalefetin, yeni bir ehlileştirilme oyununun içerisindeyiz. Yargı kararlarının saraydan rica edildiği, hakların 'lütuf' diye 'cülus' misali dağıtıldığı, bu ricaların karşılığındaysa, ömür boyu saray rejimine, ömür boyu Erdoğan iktidarına, 'evet' dedirtilmek istenen bir oyun planı var" değerlendirmesinde bulundu.
"Terör örgütünü tasfiye edecek olan, devlettir"
Türkiye devletinin terörle mücadele etmesi gerektiğini belirten Dervişoğlu, "Ülkenin çocukları açken, gençler işsizken, onlara uzanmayan ellerin 10 milyon kaçağa, sığınmacıya uzandığını görüyoruz. Bugün görüyoruz ki, gedikli teröristlerin emeklilik ve salıverilme planına uzanmaktadır. Daha acınası olanı, Meclis kürsüsünden bebek katili bölücü başına seslenenler var. Şunu açıkça ifade edelim; terör örgütünü tasfiye edecek olan, devlettir. Terörün sona erdiğini ilan edecek olan da devlettir. Terörist başından çözüm bekleyen bir anlayış, devlet ciddiyetinden uzaktır ve ancak gaflet ve dalaletle açıklanabilir. Geçmişte terör örgütüyle masaya oturanlar, bugün çıkıp terörle mücadelede kararlı olduklarını söylüyorlar. Ancak milletimiz bu geçmişi unutmadı. Terörle mücadele, kararlılık ve ciddiyet ister. Bizim savunduğumuz çözüm, halkımızın iradesine dayalı, terörle pazarlık yapılmadan sürdürülecek bir mücadeledir" değerlendirmesinde bulundu.